Çarşamba, Aralık 26, 2007

ARTIK OLUR...

"Nush ile uslanmayanı etmeli tekdir
Tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir." Ziya Paşa

Artık olur!...
Artık; pişmanlık yasasından faydalandırsak ta, eve dönüş yasasından faydalandırsak ta, suçluları cürümleri kadar cezalandırdıktan sonra evlerine göndersek te olur!
Bu saatten sonra gelenin adı, teslim olandır.
Teslim olan, korkandır. Korktuğu için aman dileyendir. Aman dileyene kılıç vurmamak ta Türk'ün muhteşem şanındandır.
"Yapmayın! Bize gücünüz yetmez, size yazıktır. Sizi bize karşı kullananlar, yarın Türk'ün kabaran öfkesi karşısında sizi yalnız bırakır, o zaman kaçıp saklanabilecek yer de bulamazsınız. Tarihte defalarca bu şekilde kullanıldınız ve defalarca cezalandırıldınız. Artık yeter, kullanılmayın." Dedik yıllarca.
"Etle tırnak arasına girip canımızı acıtan dikenlere uymayın." dedik.
Milletvekilliğinize, seçme-seçilme haklarınıza, başbakan veya cumhurbaşkanı olmanıza hiç itirazımız olmadı. Hatta İmralı Mahkûmu'nun direktifleriyle ve belirlemeleriyle bağımsız olarak seçimlere katılmanızı da görmezden, bilmezden geldik anlamadınız!...
Sizin yüzünüzden, sizin için, size destek verdiklerini söyleyerek sizleri ateşin ortasına iten yerli işbirlikçilerimizle, sahte aydıncılık oynayanlarımızla, sahte halkçılarımızla kavgalar ettik.
Sizinle tokalaşan basiretsiz milliyetçilere, İmralı Mahkûmû'nun "İlkesizlik!" diye öfkelenişini görmezden, duymazdan geldik.
Siz ise, bizim yaptığımız bu samimi ve vakur uyarılarımızdansa kendilerini sizlere yutturan, sizleri uyutarak ateş çemberine sokan sahte demokratlara, dönek solculara, değişen-gelişen takıyyecilere, toplumsal dayanışmanın siyasal izdüşümcülerine inandınız!...
Canımızı acıttınız! Kanımızı akıttınız! Emeklerimizi inkâr ederek Kürtlerimiz'e götürdüğümüz hizmet eserlerimizi yaktınız, yıktınız! Kürtlerimiz'e hizmet versinler diye gönderdiğimiz öğretmenlerimizi, hemşirelerimizi, doktorlarımızı, polislerimizi, mühendislerimizi, askerlerimizi şehit ettiniz! Yetmemiş gibi çoluk-çocuk demeden, bebek-ihtiyar demeden binlerce, onbinlerce Kürdümüz'ü katlettiniz.
Sabrımızı taşırdınız!...
Sabrımız taşınca da 200 noktaya kesin tespitle vuruşlar yaptık. Genel Kurmay Başkanlığımız, 150-175 kadar teröristin etkisiz hale getirildiğini açıkladı. Biliyorum ki; biz de, siz de sayı saymak biliyoruz. Bombaladığımız her yerde sadece iki kişi olsa 400 terörist eder, üç kişi olsa 600... Mağaralardaki, enkazlar altındaki ve son saldırılardaki ölümler, bu sayıların dışında... Türk'ün müthiş öfkesinin size neye mal olduğunu artık biliyorum ki anladınız!
Artık olur!
Artık gelerek teslim olanlar, Türk'ün müthiş öfkesinden, Türk'ün muhteşem merhametine kaçanlardır. Artık söz, kamu vicdanından yasalarımıza geçmiştir.
Şehit ailelerinin nereleri acıyorsa Allah(c.c.) şahidimdir ki benim de oralarım acıyor. Teslim olanlardan birini görecek olsam yüzüne tüküreceğim balgamımın kirlenmesinden korkarım ama teslim olmuştur.
Aman dilemiştir. Aman dileyene kılıç vurmamak ta atalarımızdan mirasımızdır. Bu muhteşem mirasa sahip çıkmamız ve dünyaya bir daha insanlık dersi vermeğe mecburuz.
Çünkü biz, Elhamdülillah Müslüman ve şükürler olsun ki Türk'üz...
Yüzbin kişilik Haçlı ordusuyla geçtiği yerleri yakıp yıkarak Sultan Alparslan'ın yirmibin kişilik ordusuna saldıran, zalim ve korkakların mukadder akıbetinden kaçamayan Romen Diyogen'i hatırladım. Diyogen'le birlikte Sultan Alparslan'ı hatırladım şükranla, minnetle, gururla. Zafer dönüşü karşılama töreni hazırlamak isteyen görevlilere; "Eğlence tertiplemeyin. yanımda yenik ve esir bir kral var. Onu incitmek zalimlik olur!" diyerek tarihe, 'İnsanlığın yüz akı' olarak yazılan ecdadımızı hatırladım.
Son yüzyılın dehasını, Muhteşem Türk Atatürk'ü hatırladım bir daha gururlanarak. Şımarık düşmanı denize döktükten sonra gönderden indirilen düşman bayrağını; "Bu, bir milletin onurudur." diyerek yerden kaldırttığını hatırladım.
Hem Sultan Alparslan'ın, hem de Başbuğ Atatürk'ün, yendikleri düşman kral ve komutanlarını affedişlerini hatırladım. Aman dileyene nasıl aman verdiğimizi hatırladım.
Devlet olmak kolay değil, biliriz. Devlet kalmak, daha zordur onu da biliriz. Devlet olmanın da, devlet kalmanın da tek bedelinin can olduğunu da biliriz. Hem bilir, hem de binlerce yıldır bu bedeli ödeyerek dünyaya öğretiriz.
Çünkü şükürler olsun Türk'üz, Elhamdülillah Müslümanız.
Müslüman Türklüğümüz neyi gerektiriyorsa onu yaparız, yapacağız biliriz.
Mademki varız, mademki Türkçe Öfkemiz'i dünyaya ve hakim güçlerin zavallı taşeronlarına gösterdik; mademki aptal taşeronlarımız öfkemizden kaçarak merhametimize sığınıyorlar, biz de Türkçe davranırız.
"İnsanı yaşat ki devlet yaşasın." öğüdünü, "Hata yapanı affet kusurdur. Hatasını tekrarlarsa kellesini al çünkü hatayı tekrar suçtur. Suç, ceza gerektirir." öğretisini asla unutamayız.
Devletlik, devletlilik neyi gerektiriyorsa bizim devletimiz, onu yapar biliriz.
Artık olur!...
"TÜRK'ÜM. BU AD HER ÜNVANDAN ÜSTÜNDÜR."
TEVEKKELTÜ TEAL'ALLAH
Selam, sevgi, dua
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: