Pazartesi, Mayıs 14, 2012

TÖRPÜ YALAYAN AÇ KÖPEK, DOYMAZ!...

Siyah zeminde beyaz, beyaz zeminde siyah lekedir! İkisi de göze batar, her ikisi de rahatsız eder!
Kara çalma, kara atma diye lekeleme anlatımlarında nedense hep kara gelir akla! "Alnım açık, yüzüm ak" diye övünürüz! "Sakın yüzümü kara çıkartma!" diye uyarı yaparız ama siyâhi, kara tenli bir insanın; alın açıklığının, yüzaklığının nasıl olacağını hiç düşünmeyiz bile!...
İnsanlığın yüz karası savaşları, insanlığın yüzakı barışla yok etmek, insanlığın yüzünü aklamak için siyâhi Kofi Annan'ın kara başında oluşan akla müracaat ederiz -bırakın yüzümüzün kara çıkmasını- ve hiçkimsenin yüzü, kızarmaz bile!
Kara işlerin, "ak"lı sloganlarla propagandası yapıla yapıla "Adâlet ve Kalkınma" açılımlı AKP, bir kara bulut gibi çöktü üstümüze! Bir kaos oldu, bir belâ oldu milletin başına!
Zıt kutuplarının çekme özelliği ile bilinen mıknatısın, aynı kutuplarının birbirini itmesini başardı! Daha sonra kaça bölüneceğini düşünmek bile istemediğimiz millet, ikiye bölünüp benzerler birbirini itmeğe başladı!
Menfaat paylaşımı ile bütün gibi duran % 48'lik bir grup, "ak" maske sıfatıyla ma'şerî vicdânda kararırken; % 52'lik öteki grup, 52 parça haliyle balıkçı zokasına yem görüntüsünde!
Bu hâle, demokrasi sâyesinde geldik, getirildik! Artık ak sıfatlı kara vicdânlıları demokrasi de kesmiyor, "İleri Demokrasi" için; "Durmak yoook! Yola devâaam!" hırsındalar!...
Biliriz ki herşey zıddı ile kâimdir. Çirkin olmasa güzelin, acı olmasa tatlının, eğri olmasa doğrunun, mazlûm olmasa zâlimin farkında olunmaz! Müslümân Türk Milletinin sıkıntısı; mazlûm ile zâlim zıt kavramlarını mukayese edemeyişinde saklı! Çünkü Türk'ten mazlûm çıkmaz, çünkü Müslümân Türk zâlime baş eğmez, baş eğdirir!
Anadolu'da; "Törpü yalayan it, kendi kanını içerek sonunu hazırlarken törpüyü yediğini zanneder!" derler...
Ak sloganlı, kara vicdânlılar, milletle ve millî değerlerle zıtlaşan gayr-ı millî, gayr-ı islâmî davranışlarla Haçlı ile işbirliğini demokrasi diye dayatıp Haçlı'ya vekâleten Suriye'ye vurmaya hazırlananlar, törpü yalarken kendi kanlarını içtiklerini fark ettiklerinde iş-işten geçmiş olacak!
Zaman hızlı, ömür kısa!
Tarih denilen insanlığın akıl defteri veya günlüğü de, iz bırakan kısa ömürlülerin, tesbîh gibi zaman ipine dizilmesiyle oluşur! Deryâ içre olan mâhinin deryayı bilmediği gibi, Zamânın Sahîbi Tesbîhçi'nin iz bırakan ömürleri, zaman ipine dizişini seyrediyoruz ve farkında değiliz!
Son otuz yılda olanları hatırlarsak, bizden sonraki neslin tarih diye okuyacağı, nelere tanıklık ettiğimizi farkederiz!
SSCB denilen dev Komünist İmparatorluk çöktü! Haçlı dünyası Avrupa'da Çavuşesku'nun, Müslümân dünyasında Kaddâfi'nin aynı uyuşturucu ile sarhoş edilen toplum tarafından linç edilişini izledik! Demokrasi denen bu uyuşturucu; Müslümanda da, Hristiyanda da aynı tahrîki yaptı, farkedilmedi! Gözler açıkken kurulan demokratik hayâller, gözler kapandığı anda karabasan rüyalar oldu!
Onar yıllık demokratik hayâllerin, meyhâneci tarafından uygulanmasıyla yüzlerce yıl İslâm adına Haçlı Seferleri'ni göğüsleyen Türk Milleti'nin hükümetleri, Haçlı ile birlikte Müslümanlara vurdu! Daha güçlü bir uyuşturucu "İleri Demokrasi" ile de; "Lider atlarsa peşinden uçuruma atlamak töredir." tarifiyle koyunluğa heveslenen âcizler var! "Dokunmak bile ibâdettendir." tanımlı, sürübaşının uçuruma atlamasını bekleyen demokrat koyun fıtratlılar; tepede dikkatle olanları izleyen Kurt'un farkında değiller!
Farkında olduklarında hem sürübaşının peşinden uçuruma atlamalar, hem de kurt görmüş koyun sürüsü gibi panik ve dağılmalar başlayacak!...
İşte o gün; akla kara belli olacak! Ak zemindeki kara, kara zemindeki ak leke, yeniden kanla yıkanarak pâklanacak! Çünkü aç köpek, çelik törpüyü yalıyor, kurt seyrediyor!...
Kurtun pusu sükûnetini, ikrâr zanneden demokrat sarhoşlar uyandıklarında, gerçekle yüzleşecek; Sâhibi-i Zamân'ın tarih tesbîhinde, bir iz bırakana daha tanık olacaklar!
Onlar ve biz tanıklık edeceğiz, bizden sonraki nesîl de bu ihtişâmı okuyacak, yazacak vesselâm...
TÜRK TÜRK'Ü KORUMAZSA TANRI TÜRK'Ü KORUMAZ...
Selâm, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: