Pazartesi, Nisan 22, 2013

AL SANCAK'TA AL SANCAK...

İzmir Türk yüreğini, Alsancak'ta açmıştı,
Sahil boyu dünyaya Ay Yıldız'ı saçmıştı...

İçmeden sarhoştum ben, esrikdim başım bir hoş,
Kalbim dolup taşmıştı, gönlümün yarısı boş!...

Fersâh fersâh yol gelip uzağı yakın eden
Dostları kaybedince kalabalık loş, neden?...

Telefonla yoklanıp yoklamayı geçmiştik,
Yüzler yüzden utanmış, meydanda gizlenmiştik!...

Saf sık değildi sanki, kol kola girilmemiş,
Amaç sefer değilse neye yarar bu geliş?

Tamam çeriler bağlı onbaşıya, çavuşa
Ama onlar bağlı mı komut gelen koğuşa?

Bu düzen can sıkmıştı, oturmak külfet bize,
Başsızlık âr gelmişti, çömelmiştik diz dize!

Aman Tanrı'm! Bu millet bırakılmaz düzensiz
Sana ma'lûm, uğruna ölmez miyiz kefensiz?

Bir ömür birbirine can emânet edenler,
Kalabalığa dalıp kendinden gizlenenler;

Uzaktan gördüğünü oğluna gösteriyor
Falan cenkte yoldaşım, bak işte şuydu diyor!

Al'a boyanmış meydan coşar iken utandı
Coşkunun şavkı ile göz, yaşından saklandı!

Sebepten bu hesâbı, Sen sor Yüce Allah'ım,
Bu hasretim biztmezse, olmaz benim sabâhım!

Hasret sevgiyi besler, biliriz hasreti biz,
Benleşir isek tek tek, ben'de kayboluruz biz!

Arpacık'ım namlumdan ayrı kalmıştı sanki,
Yürek Ağrı'm içime saplanıp kaldı sanki!

Alsancak'ta Nûr-u'llah zûlmeti aydınlattı,
İzmir'den Türk Efeler, feleğe kemend attı!

Felek artık zor döner Türklüğün kemendiyle
Türk'ün hesâbı başlar hâiniyle, kendiyle...

Bendini çiğner artık, aşar bu kükremiş sel
Ödül; tek tek şehâdet, bilinmez burda Nobel!...

Çapulu meşrû kılan çapul başı korkuyla
"Üç beş çapulcu" dedi şirretliğin farkıyla!

"Üç beş" doğruydu ama milyonları eksikti
Üç beş milyon meydanda tek yumruktu, bilekti...

Bu yumruğu yiyenler Vallahi iflâh olmaz
Tarih de yazar elbet hâinler felâh bulmaz...

Tanrı'm dilerse eğer elbet Türk'ü Türk korur
Tanrı Türk'ü korursa Türk te dünyayı korur...

Ulusun Türk Milleti, fıtratınla ulusun
Dünya kalsın, Türk dursun, Tanrı Türk'ü korusun...

20 Nisan 2013 Cumartesi
Alsancak/ İzmir...

Selâm, sevgi, duâ...
Mustafa ASLAN

Perşembe, Nisan 18, 2013

KIRIK İŞARET PARMAĞIMIZ...

"Nûn! yemîn olsun kaleme ve yazanların satır satır yazdıklarına" (Kalem-1)
"Göklerin ve yerin yaratılmasıyla dillerinizin ve renklerinizin farklı olması da O'nun ayetlerindendir." ( Rûm-22)
Şükr'eder, hamd'ederim ki Türk yaratılıp Türkçe ile donatılıp dünyaya salınmışız! Yetmemiş, bir de İslâm'la tâçlandırılan Müslüman Türkleriz el-hamd ü lillâh! Allah'ın lütfu ile Türkçe düşünür, rüya görür, Türkçe konuşur, Türkçe yazarız. Her Müslüman bir kere hamd eder, şükr'derken biz; Türk yaratılışımıza, Türkçe lisan ile donatılışımıza ve İslâmla tâçlandırılışımıza üç kere şükr'der, hamd ederiz; diyerek Es selam ü aleykûm...
Temel, doktora gider.
Durumu âcildir. İnlemekte acı içinde kıvranmaktadır.
Hemen sedyeye alırlar. Âcil olarak yapılması gereken bütün tetkikleri yaparlar. Kan tahlilleri, tansiyon ölçümleri, kalp grafikleri v.s. her şey yapılır. Ama hayret ki; yapılan bütün tetkiklerden temel sağlam çıkmaktadır! Temeli inleten, bağırtan ağrının sebebi bir türlü bulunamamaktadır!
Doktorlar aldıkları tahlil neticeleriyle hocalarına başvururlar. Tetkik sonuçlarına göre temel, sapasağlamdır ama inlemesi ve feryadı devam etmektedir!
Alınan sonuçlara ve Temelin inlemelerine bir mana veremeyen Hoca, Temeli bizzat görmeye karar verir ve Temeli bir de ortopedi servisine havale eder. Ortopedi servisinde, Temel'in işaret parmağının kırık olduğu teşhis edilir. Temel, kırık parmağıyla neresine dokunursa dokunsun canı yanmaktadır! Temelin canının yandığı doğrudur ama ağrıyan, dokunduğu yer değil, kırık parmağıdır!... 

Malesef günümüzde; Türk Milleti'nin işaret parmağı kırık ve nereye dokunsa canı yanıyor!... 
Kırık parmağımız, Devleti yönetsin diye iktidâra görevlendirilen Hükümetin başı, Recep Tayyip Erdoğan! Türk Milletine dokunuyor, canımız yanıyor! Ordumuza dokunuyor, adâlete dokunuyor, eğitim kurumlarımıza dokunuyor, canımız yanıyor! Esnafa, sanatkâra, sanayiciye dokunuyor canımız yanıyor! Çiftçiye dokunuyor, memura dokunuyor, işçiye, sendikalara dokunuyor feryad ü figan! Emekliye dokunuyor, can dayanmıyor! Sağlıktaki reformlar sonrası, hastalar zaten dokunmadan bağırıyorlar!
Canımız yanıyor, canımızı kendimiz acıtıyoruz ve ortopediste havale edecek bir millî doktor bekliyoruz!
Kırık işaret parmağımız, BOP Eş Başkanı, Medeniyetler Arası İttifak Eş Başkanı, Dünya Lideri, Dokunmanın ibâdetten sayıldığı Başbakan hâlâ; "Beraber yürüdük biz bu yollarda! Durmak yok, yola devaaam!" diye canımızı acıtmaya devam ediyor!
Beraber yürüdükleri doğru ama milletle değil! ABD ile, AB ile, Haçlı ile, Pentagon'la, Pensilvanya ile Vatikan'la ve İsrail'le beraber yürüyorlar!

Bölücülerle, hainlerle, ülkemizi bölmekte maşa olarak kullanılan sehpa kaçkını İmralı cânisiyle beraber yürüyorlar! Mevsim gereği, yağmurun yağdığı da doğru, dolunun yağdığı da! Ama BOP Eş Başkanı ve yandaşlarının altına siperlendikleri ithal Haçlı şemsiyeleri var! Islanan da millet, doludan kafası koz-koz olan da!
Huzur ve istikrâr adıyla dayatılan bu düzensizlik içinde; "Türk Yusuflar'ı kuyudan çıkarmak lazım." diyen îmânı sözlerinden fışkıran "Türk oğlu Türküz" diyen yiğitlerin sesleri de duyuluyor artık!...
"Riya bulaşmış ibadetlerinize değil, riya karışmamış günahlarınıza güvenin!.." diye uyaran Müslüman Türklerin sesi duyuluyor!
Dünya insanlığının hastalığını teşhis ederek yıllardır bütün dünyaya anlatmaya çalışan, bir millî tabîbin sesi duyuluyor!...

Bu millî sesi; Rusya duyuyor, Çin duyuyor, onlarca yabancı ülke duyuyor ama bizim sağırlar duymuyorlar! Milli Ekonomi Modeli'ni uygulayarak on yıl önce iflasını ilan eden Rusya dünyanın en büyük on ekonomisi arasına giriyor; biz ise devenin kuyruğu gibi ne uzuyor, ne kısalıyoruz diyesim var ama her geçen gün, biraz daha kötüye gidiyoruz!
Birileri yağmurda, doluda Haçlı şemsiyesi altında beraber yürüyorlarken diğer yanda bir milli kervan da yürüyor! Haçlı şemsiyesine tenezzül etmeden, ABD çardağını gözü görmeden, milletle beraber yürürken Allah'ın rahmetinden, yağmurdan kaçmadan! Türk Milletini yıllardır döven yapay doludan korkmadan! 

Milletin canını acıtanların canını acıtmak niyetiyle seferde bu kervan!
Bu milli kervanın Baş'ının; kırık parmağı sadece bir kere o da "Deprem Çadırı AKP" nin orta direğini yıkarak, milleti kalıcı millî konutlarına çağırırken acıtacak biliyoruz! İlk anda zor gelse de milletin bu acıya hazır olduğunu görüyoruz!
Selâm olsun Yiğit Müslüman Türklere!
"All
ah aşkına, Türk Yusuflar'ı kuyudan çıkarmak için ne yapmak gerekiyorsa işâret buyur yapalım." diye haykıran II. Kuvay-ı Milliye Kadrolarına selâm olsun...
Türk Yusuflar'ın hainlerinin kardeşleri olduğunu bile bile, talip olunan işin zorluğunu bile bile hevesliyiz, bekliyoruz...
"Allah, Türk milletine uzun süreli zillet yaşatmaz." inancımızı tekrarlayarak seferdeki bir "Milli Kervan"a katılmak hevesi ile yollara düştüğümüzü, şükr'ederek açıklamaktan da şeref duyarız... 

TÜRK TÜRK'Ü KORUMAZSA TANRI TÜRK'Ü KORUMAZ vesselâm...
Selam, sevgi, dua..
Tokkalı Mustafa ASLAN