Pazartesi, Nisan 04, 2005

ÇADIRA KUŞ BAKIŞI...

Deprem çadırında deprem başladı ya; artık herkes bir şeyler söyleyecek!...
Bu olacakları, gününden önce söylediğimiz için bizimki sadece tekrar olacak...
Ve bu yüzden de AKP'deki son istifalara ve olası istifalara biraz da 'kuş bakışı' bakmayı deneyeceğiz...
AKP'den son istifa üzerinde, kısa da olsa durmak isterim; dünkü AKP'li, bu günkü DYP'li Erzurum vekilinin istifa beyannamesini okuyunca adamın fazla sabrettiğini düşünerek sabrından dolayı önce tebrik etmek istiyorum!...
Beni ne istifanın sebebi, ne istifanın şekli şaşırtmadı. Beni istifa eden ve istifa edeni engellemeye çalışanlar şaşırttı!...
Deprem çadırı AKP malum...
Çadırın direği de belli, direği bağlayacak halatlar da hatta halatları tutturan kazıklar bile belli...
Yani; Mücahid Erbakan'ı "değiştim, geliştim" diyerek terk eden, 30 seneden fazla "Milli Görüş"çü olarak bilinen ve sonra birden bire 'Milli Görüş Gömleği'ni soyunan Recep tayyip Erdoğan ve kurmayları biliniyor...
Siyasetin ekip işi olduğunu, kabul edenlerdenim.
Recep Tayyip Erdoğan'da terk ederken bir ekiple yola çıktı...
Uzaktan kumandalı yaygın basının ve dolmakalemlerin pompalamasıyla esen "İnadına tayyip!" rüzgarıyla; bu terk eden ekip, iyice kenetledi.
Bu kenetlenmeyle de kendilerinde keramet vehmetmeğe başladılar!...
Pek haksız da sayılmazlardı!
Hükümet ortağı partiler; seçim meydanlarına 1500-2000 kişiyle zor inerlerken, Recep Tayyip Erdoğan'ı her meydanda en az onbinler karşılıyordu. Adam geğirip "Estağfurullah!" dese ortalık alkıştan yıkılıyordu!..
Bir kez "İnadına Tayyip!" balonu havalandırlmıştı!...
Millet; depremden paniklemiş ve hazır buldukları Deprem çadırını doldurmuştu...
Deprem çadırında her kesimden, her partiden ve her yaştan insan bulmak mümkündü!..
Demirkazıklı Nil'ler de vardı, Mumcu Erkan'lar da...
Kürşat Tüzmenler de vardı, Köksal Toptan'lar da...
Deprem çadırında "İkinci ANAP", "İkinci özal hareketi" başlatılıyordu!...
AKP Deprem Çadırı; bir anda kurucularından başlayarak terk edenlerin, değişenlerin, gelişenlerin toplandığı bir panayır yerine döndü!...
Eski Milli Görüşçüler(!);
Eski ülkücüler(!);
Eski solcular(!);
Eski Doğru Yolcular(!);
Eski ANAP'lılar(!);
Eski hacıcılar, bacıcılar(!); daha ne kadar eskimiş siyasetçi varsa; eski kafalarıyla bir araya gelerek adını hala koyamadıkları "Yeni Bir Hareket (!)" başlattılar!...
Recep Tayyip Erdoğan'ın Belediye Başkanlığı dönemindeki yakın mesai arkadaşlarının haricinde yeni yoktu aslında!...
Bu yeni siyaset kahramanlarının da acilen dokunulmazlık zırhına ihtiyaçları vardı!...
Yargı önünde aklanmadan ak oldular!..
Aklanmamış akların bir araya gelmesiyle de Deprem Çadırında; "Bizimkiler ve diğerleri" diye iki grup oluştu!..
"Bizimkiler", işin zirvesindeydi...Diğerlerinin asla halat kazıklığından başka bir görevleri hatta konuşma hakları bile yoktu!...
Başbakan'la aylardır beklemesine rağmen görüşemeyen vekiller, günlerce beklemesine rağmen görüştürülmeyen gazeteciler vardı!..
"Bizimkiler" tarafından kaale alınmayan ve dışlanan ve tamamı biryerlerden gelmiş olan "Eski yeniler" le gazeteciler, önce homurdanmaya ve söylenmeğe başladılar...
Söylenmelerinden bir sonuç alamayınca da -alışkanlık yaptıkları biçimde- tek tek terk etmeğe başladılar...
Elbette terk edenler, terk edilecekti...
Elbette 'Boşadıkları kadına hafifmeşrep..' diyebilenler, terk eden hiç kimse tarafından beğenilmeyeceklerdi!...
Bir anlık öfkeyle terk etmeyi, kaçmayı işin en kolayı olarak belleyenler; bu kez iki katlı öfkeliydiler!.. Hem ilk ter ettikleri yuvalarından olmuş hem de terk edenlerin başları tarafından yalnızlığa terk edilmişlerdi!...
Deprem Çadırı'nda deprem başlamıştı velhasıl...
Çadır yıkılsa bile sakinleri, çaputların altında kalacaklardı en fazla!...
Bu da ölümcül bir tehlike değildi!.. Deprem çadırı, her bakımdan emniyetli görünüyordu...
Çadırda kalmakla dışarı çıkmak arasında en fazla soğuk-sıcak fark ederdi ama yaz gelmişti nasılsa!...
Ne çadırın direği, ne halatlar ne de kazıklar gelmekte ola tsunamiyi fark edemediler!...
Kazıklar, tsunamiye dayanamayarak yerlerinden fırladılar!...Halatlar gevşedi..
Kurmaylar, çadırın oynadığını fark edemeyince Deprem Çadırı delindi!... Artık çadır, dikiş te tutmaz...
Allah'tan çadırın kurulduğu zemin; fay hattına yakın ama fay hattında değil...
Bu fay hattına uzak arsada, yeni deprem çadırı kurulmasına da imkan yok!...
Çünkü Millet, arsasına sahip çıkarak yeni çadır kurulmasına izin vermemekte kararlı...
Çadırda oluşturulmaya çalışılan mozaik te dağılmaya başladı!...Çünkü mozaik; farklı malzemelerin bir başka yapıştırcı malzemeyle tutturulmasıyla oluşur. Ömrü de yapıştırıcının ömrü kadardır.
Deprem Çadırındaki mozaik ve mozaikçilerin yapıştırıcıları, artık tutmuyor! Ve mozaik, boncuk boncuk dağılıyor!...
Ama mozaiklere zeminlik eden "renkli mermerin farklı renkleri olan" Türk Milleti; Türk'ü ve Kürtü ile, alevisi ve sünnisiyle, ülkücüsü ve devrimcisiyle daha nice mozaiklere zeminlik etmek üzere tarihle yaşıt olarak, tarih gibi ayakta duruyor...
Deprem Çadırındaki deprem; çadırın direği Recep Tayyip Erdoğan'da ki zafer sarhoşluğu yalpalamaları devam ettiği sürece devam eder...
Recep tayyip Erdoğan'daki sarhoş yalpalama ise; ilk gelecek seçim sandığıyla tsunamiye sebeplik eder...
Çünkü doğrudur! "Düğmelere basıldı!"
İşçi, köylü, memur, esnaf, emekli, sivil toplum örgütleri hep birlikte düğmelere bastılar ve ampullerde voltaj düşüklüğündenkaynaklı patlamalar başladı!..Bu ampul patlamaları, devam edecek gibi...
Deprem çadırında hala haddinden fazla ampul var ama; çoğu yanmadığı için çadır KARANLIK!..
Yukardan, Kuş Bakışı bakınca çadırın görüntüsü bu...
TEVEKKELTÜ TAALALLAH..
Selam, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN
http://maslan.blogspot.com
tokkali@mynet.com
tokkali_53@yahoo.com

Hiç yorum yok: