Cumartesi, Ekim 14, 2006

HAREKET'TE HAREKET-2-

Daha dün, daha bir gün önce "Milliyetçi Hareket'te hareket başladı." diye sevinmiştik.
Sütün kaymağını alabilmek için kaynatılması gerektiğini, herkes kadar elbette bilenlerdeniz. Milliyetçi Hareket'in kaymağını tesbit edebilmek için Ülkücü Hareket kaynamaya başlamıştı. Olağan kongre süreci, Sn. Genel Başkan tarafından başlatılmıştı. Ülkücü İrade adını koyduğumuz delegasyon, 18-19 Kasım'da Ülkücü Hareket'in siyasal kimliği olan MHP'ye Genel başkan seçecek demekti bu...
Heveslendik tabi ki!... Heyecanlandık!...
Zaman da, zemin de meşruydu. Bütün Ülküdaşlarımızla -kol kırılır yen içinde mantığıyla- hemhal olabilecek, rahatsızlıklarımızı kongre sürecinde Ülküdaşlarımıza anlatacak veya Genel Başkanımız'ın başarılarını göysümüzü gere gere anlatarak görevinin yenilenmesini isteyecektik...
Sevinçliydik, heyecanlıydık elbette!...
Meşru zeminde meşru süreç başlatılmıştı...
MHP Genel Merkez Görevlileri olan Ülküdaşlarımız, görevde kaldıkları sürece neler yaptıklarını, neler yapamadıklarını, neleri neden yapamadıklarını Ülkücü İrade'ye yani delege ülküdaşlarımıza anlatarak yeniden görev isteyecekler; mevcut yönetimden memnun olmayan Ülküdaşlarımız ise memnuniyetsizliklerini, sebeplerini ve yerine düşündükleri çareleri anlatacaklar diye sevindik!...
Bu sevincimizi; olağan kongre sürecini başlatan genel merkezimiz engelleyebilmek için ne lazımsa yapmaya, yaptırmaya başladı sanki!...
Bu arada "Ülkücüleri, kimse asla sokağa indiremez." buyruğunu da hep hatırımızda tutalım lütfen.
Ülkücü olduğundan kimsenin şüphesi olmayan bir arkadaşımızın Genel Başkanlığa adaylığını açıklamak için çıktığı yerel TV stüdyosu, canlı yayında basılarak adam tartaklandı!... Ülkücüler asla sokağa inmeyeceklerdi ya!... Ama canlı yayında TV'lerde ülkücüye karşı olabilirmiş demek ki!...
"Ondörtler" adıyla bilinen 1960 İhtilali sonrası, sürgünlere gönderilen Başbuğumuz ve 13 arkadaşından birinin oğlu olan Ümit Özdağ'ın; sohbet ziyaretleri basılmak, kavgalar çıkartılmak istendi!...Ülkücülerin ellerinde bilgisayar olacak ya!... Silahtan anlamayan bir Prof.'un sohbet toplantılarındaki kavga, kavgadan sayılmaz ya ve Ülkücü Ülkücüye karşı sokakta olabilirmiş demek ki!...
Bayrağımız'a saldırılarda, Mukaddeslerimiz'e saldırılarda, İstiklalimize ve İstiklal Marşımız'a saldırılarda, vatan topraklarının parayla satılmalarında asla sokağa inmelerine izin verilmeyen ve MHP Genel Merkezi'nce oda hapsine tabi tutulan Ülkücülerimiz; Söyüt'te Ceddimizin huzurunda Recep Tayyip Erdoğan'a karşı kavgada var olabilirmiş!... Ülkücüler asla sokağa inmezler ya! İndirilemezler ya!... Ülkücüler milletin fedaisi değil ya!... Milleti ve Devlet'i devletin polisi, jandarması korumalıymış ya!... Ama Ülkücü, gerektiğinde gerekli görüldüğünde birilerinin fedaisi olabilirmiş!...Sessiz ve saygılı bir genel başkanımız var ya!...
Hadi bütün bunlara olabilir mantığıyla bakalım.
MHP Genel Başkanı'na yapılmış bir tazyike bigane kalınamayacağını, orada kim olursa olsun aynı tepkiyi vereceğini bildiğimizi ve kabullendiğimizi söyleyelim...
"Ondörtler"den birinin, Rahmetli Muzaffer ÖZDAĞ'ın oğlu olarak, babasının sürgün edildiği Tokyo'da doğduğu için suçlanan; MHP'li oğlu MHP'li bir Ülküdaşımızın, Prof.Dr.Ümit Özdağ'ın Olağan Kongrede Genel başkanlığa adaylığının duyulmasıyla, Genel merkezin takındığı tavırları, kim nasıl anlatır bilemiyoruz?!...
Olağan kongre sürecini başlatacaksınız, isteyenin ve şartları tutan her ülkücünün Genel Başkan Adayı olabileceğini duyuracaksınız sonra da adaylığını açıklamak isteyenlerin TV'de toplantısını bastıracaksınız!...
Yetmeyecek!...
Cumhuriyet tarihimizin en komik müracaatıyla, Başbuğumuz'un kader arkadaşlarından bir babanın oğlu olan, tek başına teşkilat misali MHP ve Ülkücü Hareket'in medya tarafından unutulmasına, atlanmasına izin vermeyen, ayda en az iki kere mes'elemizi TV ekranlarına tek başına taşımayı başaran Ümit Özdağ'ın adaylığından duyulan rahatsızlık yüzünden üyeliğinin iptali için, bir ilçemizden almış olduğu ikametini sahtedir diyerek "Evrakta sahtecilik"ten mahkemeye verildiğini duyuracaksınız!...
Gülsek mi, ağlasak mı? Teşkilatımızın kişisel zaafiyetler yüzünden düşürüldüğü hali kabullenerek sessiz mi kalsak?!...
Şu anda ülkenin sağcı bütün partilerince paylaşılmaz olduğuna inandığım bir medyatik ve kariyerli kişinin; sadece Ülkücü olduğu ve sadece MHP'li bir babanın oğlu olduğu için, üyeliğinin iptali için tevessül edilen trajikomik hale bakın Allah aşkına!...
Genel Başkan'a "Merak etmeyin efendim. Biz Ümit Özdağ'ı asla aday etmeyiz." diye teminat veren "Yol Arkadaşları"nın buldukları çareye bakın, MHP Genel Başkanı'nı düşürdükleri traji-komik hale bakın!...
Hayatını Ülkücü olarak yaşamış ve yaşayan biri olarak, bu kadar utandığımı hatırlamıyorum!...
Vallahi, Billahi Milliyetçi Hareket'te hareket var!...
Ülkücünün hareketlilğinden korkan "Yol Arkadaşları"nın yaptıkları, MHP Genel Merkezi'nin ayıbı sayılmayacak olsa, kahkahalarla güler geçeriz bu acze ama!...
Allah(c.c.); encamımızı hayretsin inşallah...
TEVEKKELTÜ A'LALLAH
Selam, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: