Pazar, Ekim 01, 2006

MEŞRU BİR DURUŞUN SAVUNMASI...

31 Aralık 2005 Cumartesi günü, saatini bile hatırladığım hiç bir teferruatını unutamadığım; benim için çok kötü geçen bir görüşme sonrasında, "Artık siyasetin 's' si, politikanın 'p' si ile ilgisi olan hiç kimseyle yakın alakam olmayacak." diye düşüncemi, Dostlarımla paylaşmıştım.
İnsanların siyaset veya politikayı, iki sebepten yaptıklarını hem okuduklarımdan hem de yıllardır yaşadıklarımdan öğrenerek biliyorum.
İnsan iki sebepten politika veya siyaset yapar: Ya idealisttir, ülküsü için yüksek ve milli hayalleri için ve bunların gerçekleşebilmesine katkı vermek için siyaset yapar, ya da kişisel çıkarları şahsi ikbal hesapları için siyaset yapar.
Bu düşüncelerin ikisi de meşrudur. Ama idealiste göre kişisel çıkarları için mücadele eden eksik; şahsi siyaset yapanlara göre ise idealistler aptaldır. Biraz değil tamamen insafsız gibi görünse de gerçek bir tariftir bu!... Bu kısır bir döngüdür ve siyasetin var olduğu günden beri devam edegelir!...
Hayatını milli ülküsü uğruna hibe etmiş bir neslin mensubuyuz. Bu neslin içinde; sayıları 5000'i aşan şehitler, sayıları nerdeyse 50.000'ne varan ikballeri gasp edilmişler; artık sayıları nerdeyse milyonlara varan yaralı bir neslin aile efradı var...
Bu sayıları milyonlara varan; yürekleri buruk, hayalleri kırık insanların günümüzde gözle görülen bir heyecan sebebi var. Şehitlerinin, ikballeri ve hayatları gasp edilenlerin siyaseten tek araçları, tek adresleri olan MHP'de Olağan Kongre Süreci başlatıldı...
Bir neslin ve bu neslin aile fertlerinin tamamının; küskün oldukları, kızgın oldukları ama bir o kadar da sevdalı oldukları çatının adıdır MHP... Diğer siyasi partilere -belki hukuk karşısındaki tarifi yüzünden tüzük olarak benzese de- benzemeyen bir çatıdır MHP... Kendine göre başlatarak geliştirdiği teamülleri, kendine göre "Milli Duruş"lu bir görünümü ve kabullenilmiş tarifi vardır...
Ne kadar yanlış yönetilse de, her ne kadar teamülleşmiş görünümünden uzaklaştırılarak "Merkezi"leştirilmek ve AB veya ABD'ci gösterilmeye çalışılsa da millet nazarındaki tarifi hala "Milliyetçi-Mukaddesatçı"dır MHP'nin. Ülkücüdür, Turancıdır...
Ömürlerini Ülkücü olarak yaşamış ve hala yaşamaya devam eden bir nesil olarak -elbette- bu Olağan KOngre Süreci'ne bigane kalamazdık. Bigane kalmak istesek te sorumlu olduğumuz, ülkücüleşmelerinde sebep olduğumuz kişilerin tazyikleriyle bu sürecin içindeyiz ve içinde olmak zorundayız...
Ülkücü Hareket'in doğrularını; mevcut yönetimce Partimizin nerdeyse yazısız olarak yasalaşmış teamüllerinden uzaklaşılmaya çalışılan doğrularını, Delegelerimize, "Ülkücü İrade" adıyla sorumluluk yüklenen Ülküdaşlarımıza hatırltmak gibi bir görevimizin olduğunu düşünmekteyiz.
Bildiklerimizi, doğrularımızı, -birilerine acı gelse de- söylemek, anlatmak gibi bir mecburiyetimiz var. Ve yaptığımız, yapmaya çalıştığımız da sadece bu...
Bu samimi gayretlerimizden dolayı bizlere; "Ayrık Otu!" hatta "Hain!" diyenler çıktı. Aslında kızmamız gerek, ama zaten kızgınız!... Bizleri küstürerek susturmaya çalışıldığının da farkındayız bu yüzden de; "Ülkücü asla kimseyi küstürmemeli ve asla küstüm otu olmamalı." diye buyuran Başbuğumuz'un, bu günleri öngörerek verdiği tavsiyesine uyarak inadına meselelerin üzerine gitmekteyiz...
Bize "Ayrık Otu- Hain" diyebilen genç arkadaşlarımıza, evlatlarımıza, Ülküdaşlarımıza da bir kaç sözümüz vardır elbette: Biz her şeye rağmen onların gençlik heyecanlarıyla, mevcut Genel Başkan'a yakınlıkları dolayısıyla taraftarlık yapmakta olduklarını, bu tavırlarını çok samimi bularak anladığımızı ve onlar ne yaparlarsa yapsınlar onları sevmekten vaz geçmeyeceğimiz bilmelerini isteriz...
Onlar bizimdir, biz de "Vallahi onlardanız."...
Meşru zemin ve zamanda yapılacak olan bir Genel Başkan ataması, bizim aramıza girebilecek bir sebep değildir ve olmasına da asla izin vermeyiz. Olağan Kogremiz biter, görev tayini tamamlanır ve bu mesele de otomatikman biter kapanır!...
Yine hep beraber; elele, gönül gönüle, yürek yüreğe vererek tek yumruk halinde meselelerin üzerine gideriz...
Başbuğsuz MHP'de; her kongre döneminde bu demokratik ve çok doğru iç mücadele tekrarlanarak Hareketimiz'e hareket ve ivme kazandırılacaktır artık... Bu siyasi parti olmanın, demokrasinin olmazsa olmaz gereğidir...
Her kongre sürecinde "Mevcutla devam." diyenlerle, "Değişim" diyenler arasında çekişme ve yarış olacaktır.
Mesele; bu yarışın meşruluğuna inanarak ve taraftarla ülküdaş arasındaki farkın farkında olarak, birlik-beraberlik görüntümüze zede vermemek kadar basit ve kolaydır!...
Bu kesin ve açık kuralın farkında olmayanlar veya bu kuralı ihlal etmek isteyenlerin -adı ne olursa olsun- samimiyetinden ve Dava'ya Sadakat'ından bütün Ülküdaşlarımızın endişeleri olacaktır...
Siyasetçi ve politikacılarla selam-sabahı kesmiş olmamıza rağmen; olağan kongre sürecinde düşüncelerimizi ve tecrübelerimizi Ülküdaşlarımızla paylaşmamızı, başka tarif etmeye çalışanların da samimiyetlerinin yargılanacağını, bir daha hatırlatarak ve yaptığımızın da "Meşru Bir Duruş'un Savunması" şeklinde algılanmasını ümid ederek....
TEVEKKELTÜ A'LALLAH
Selam, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: