Cuma, Eylül 29, 2006

KENDİMİZLE HASB-I HAL...

Dostlar;
Aynı fikir pınarılardan su içtiğimiz, aynı fikri mecralardan beslendiğimiz Gönüldaşlarımla hasb-ı hal olmak istiyorum bu kere...
Tanışmasak ta tanışığız diye düşündüğüm; aramızda bu gönül bağını kurarak dünyasını değişen Son Başbuğ Alparslan Türkeş'i bir daha rahmet ve minnetle yadederek, emanetlerinin sahipsiz olmadığını açıklayarak Gönüldaşlarımızla birşeyler paylaşmak istedim...
Bütün Gönüldaşlarımızın, Ülküdaşlarımızın ziyadesiyle dikkatli ve duyarlı olduklarından eminliğimle; ben fakırin yıllarca zamansız muhalefet edenlere, "tenkit ederken tahrip edenler"e karşı koyduğum tavrımdan da haberdar olduklarından eminim...
Çok dikkatli ve çok duyarlı Ülküdaşlarımızın; zamanı geldiği için ve doğru zeminlerde, inandığımız doğruları söylememizden rahatsız olmayacaklarını da biliyorum.
Ayrıca bir şeyi daha hatırlatırım; gazete sütunlarında ve internet dünyasında yapacağımız münazara ve münakaşaların "Kol kırılı yen içinde" tarifine zararı dokunur inancındayım. Bu yüzden de ne kimsenin tahriklerine kapılmak, ne de kimseyi tahrik etmek düşüncesinde asla olamam ve olmamamız gerek.
Meşru zamanda ve meşru zemindeyiz.
Daha önceki iki kongrede de bendeniz, Devlet Bahçeli Bey'e muhaliftim. Ama kongre biter bitmez "Ülkücü irade tecelli etmiş, Genel Başkanımız belli olmuştur. Teşkilatlarımın ve Genel Başkanım'ın emrindeyim." diye hemen yazmıştım.
Yine basını ve dünyamızı takip eden Ülküdaşlarımın; 3 kasım Seçimleri'nde "Sırtımızda kamburumuz, kolumuzda çıbanımız var ama İnadına MHP" diye feveran ederek propogandamıza katıldığımı da hatırlayacaklarından eminim...
Hayatım boyu, hep MHP propogandisti olarak yaşamış bir Ülkücüyüm elhamdülillah.
Şu anda bir genel seçim yok ve yaptığımız bir seçim propogandası değil, Teşkilatımız içinde, artık olmasına inandığımız bir "Hizmet Nöbeti Yarışı" içindeyiz. Çünkü Olağan Kongre Sürecinin başladığını Sayın Genel Başkanımız, aylar öncesinden açıkladılar. O açıklama ile de hizmet için yarış başlatılmış oldu.
Sevenlerin, Devlet Bahçeli Bey'i sevmeye ne kadar hakları varsa, bizlerin de bir başka ismi sevmeye o kadar hakkımız olmasın mı?... Bunun neresi yanlış?!...
Biz; meşru zeminlerde ve doğru zamanda Devlet Bahçeli Bey'le olmadı, olmuyor diyenleriz. Çünkü Devlet Bahçeli Bey'i başarısız bulanlarız. Ve bu başarısızlığını 3 Kasım akşamı, Sayın genel Başkanımız bizzat açıklayarak Genel Başkanlıktan çekileceğini ve aday olmayacağını da söyleyerek beyan buyurmuşlardı!...
Ayrıca Sayın Genel Başkanımız'ın, bu çok vakur ve demokrat açıklamasıyla siyasi tarihimizde ilkler yaşanmış; Milletimiz Tansu Çiller ve Mesut Yılmaz gibi başarısız olmalarına rağmen "küçük olsun benim olsun" mantığındaki iki siyaset kamburundan da kurtulmuştu. Devlet Bahçeli Bey'in, milletimize bu katkısını da tarih ve millet, inkar etmeyecektir.
Bizler; Devlet Bahçeli Bey'in; yaşadığımız Başbuğsuz ilk kongredeki duruşuyla Teşkilatımızın dağılmasını engellediğini "Allah yerle gökler arası kadar razı olsun" diyerek teslim edenleriz. O kongredeki sessiz ve efendi duruşa ihtiyacımız vardı ve o duruş, o zeminde gereken görevini ziyadesiyle yaptı.
Şimdi; inadına taraftarlık halet-i ruhiyesiyle söyleyen Ülküdaşlarımızın dediği gibi olsun -ki biz öyle olmadığı kanaatindeyiz- esen siyasi rüzgarla, yani tesadüfen(!) MHP %18,5 luk bir oy toplamış olsun.Bu %18.5'luk oyun toplanmasında ne başbuğumuz'un manevi varlığının, ne de bütün Ülkücülerin Başbuğumuz'la helalleşme duygularının katkısının olmadığını varsayalım, öyle olsun!... Fazla değil sadece 3,5 yıl gibi kısa bir zamanda ve Hükumet Ortağı olmamıza rağmen neden oylarımız %8' e geriledi?... Artık bazı soruları net olarak sorup cevaplamamızın zamanı gelmedi mi?
"Hedefimiz Turan, rehberimiz Kur'an" değil midir bizim?... Turan hedefiyle, Turancılık İdealiyle "Onurlu-onursuz AB üyeliği" arasında bir bağ kurabilmemiz mümkün müdür? Yüzlerce yıllık ve onlarca Haçlı Seferi'ne, İslam adına tek başına göysünü germiş bir milletin ahfadı olarak, AB adındaki Haçlı'nın kapısında Ülkücü'nün ne işi olabilir, artık bu soruyu sormayalım mı?...
Bu ve bunun gibi hem bizi, hem de Milleti rahatsız eden örnek soruları, çoğaltabiliriz. Ama isteriz ki bu bilinenlerin haricindeki sorularımızı, kongre salonumuza saklayarak daha fazla birbirimizi deşifre etmeyelim...
Bu deşifre edişlerle de bütünümüze zarar verdirmeyelim.
Çok sık karşılaştığımız ve aslında çok bilinmesine rağmen ısrarla sorulan; "Devlet Bey'le olmazsa kimle olur?" sorusuna gelince, biz; Prof.Dr. Ümit Özdağ'la olur diye, meşru zaman ve meşru zeminde yola çıktık...
Daha önceki kongrede de "Oğul Bey Tuğrul Türkeş"le olur demiş ve "Ülkücü İrade"ye teslim olmuştuk. Yine Ülkücü İrade adını verdiğimiz delege ülküdaşlarımızın vicdanlarına teslimiz ve üzerimize düşen görevimizi, delegelerimize kendimizi anlatma görevimizi yapıyoruz.
Elbette delege ülküdaşlarımızın vicdanlarına sesleneceğiz. Yoksa diğer sağcı-solcu partilerde teamülleşen cüzdanlara seslenme gibi haysiyet zedeleyici tavırların zaten dünyamızda yeri yok!... Allah korusun yoksa böyle davrananlar da veya böyle davranmayı düşünenler de mi var?...
Allah aşkına yapmayın!...
Taraftarla Ülküdaşlık arasındaki farkın Allah rızası için farkında olalım!... Bu görev yarışında hiç bir Ülküdaşımızı incitmek gibi bir kastımız ve lüksümüz, asla ama asla olmamalı... Bizlere, Devlet Bahçeli Bey taraftarı değiliz diye "Ayrık otu", hatta "Hain" diyebilen heyecanlı ve heyecanlarından dolayı mazur taraftarlara da artık hep beraber gereken uyarıyı, ikazı yapmayalım mı?!... Bu tepkiyi göstermeyenlerin samimiyetleri, sohbet götürmez mi?...
Başbuğumuz'u sevmeyenlere bile "hain" dedirtmeyen Ülkücü Camia; Devlet Bahçeli Bey'i sevmedik diye bize "hain" denilmesine izin verir mi? hain üretmek, bu kadar kolay mı olmalı?
Bizler; herşeye rağmen, "Ülkücüyüm" diyen bütün Ülküdaşlarımızı seviyor ve sayıyoruz. Yol Arkadaşları'na da, Jokeylere de hep saygımız olmuştur, olacaktır...
Nasibolur görev ve nöbet değişimi sağlanırsa Sayın genel Başkanımız; "Eski Genelbaşkanımız" olarak hayatı ve hayatımız boyunca bizlerden ihtiram ve saygı görecektir. Yol Arkadaşları'nın takınacakları tavrı da şimdiden çok merak ettiğimizi bilmenizi isteriz...
Önemsediğimiz bir başka ve önemli başlık; %18,5'luk oyun alınmasında mutlaka katkıları olan 128 Millet Vekili Ülküdaşımızdan kaçı şu anda Devlet Bey'in yanındadır veya teşkilatlarımızdadır hiç merak ettiniz mi? %18,5 oyun alınmasında emekleri olan il-ilçe teşkilatlarından kaçı hala görevdedir ve o teşkilatların üye ettiği milyonu aşan üyelerimizden kaçının üyeliği devam ediyor biliyor musunuz?
Eğer değişim ve iptaller, mutlaka gerekiyorduysa, bunun sebebinin Ülkücü camiaya açıklanması zamanı değil midir?
Seçim; 1200 delegeyle kazanılmıyor. Seçime 1200 delege üzerinden de gidilmiyor Ülküdaşım. Bu yüzden yaptığımız, seçim propogandası değil; Teşkilatımızdaki yapılmasına inandığımız tadilat dolayısıyla söylenmesi gerekenleri; meşru zaman ve zeminde meşru olarak söylüyoruz...
Meşru ve kuralına uygun sorulan bütün sorulara, cevap vermekten de şeref duyuyoruz... Bu kısa açıklamamıza vesile olan Ülküdaşlarımızdan Allah Razı olsun diyerek, Türk-İslam Alemi'nin MübarekRamazan'ını da bir daha tebrik ediyoruz...
Dünyanın en doğru, en güçlü insanı, yanlış saftaysa yanlış tarifi alır değerli Ülküdaşım...
Allah bu Mübarek günler hatırına, hepimizi doğru zamanda, doğru zeminde, doğru safta buluştursun...
TEVEKKELTÜ A\'LALLAH
Selam, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: