Pazartesi, Kasım 06, 2006

OLMUYOR SAYIN GENEL BAŞKANIM !...

Kimler ne yapar, kimler ne der bilemem ama; ben, sana hakkımı helal etmem Sayın Bahçeli!...
1967 yılından beridir çok kavgalar yaşadım, çok savaşlar izledim; yüreğim ağzımdan çıkarcasına ağladıklarım da oldu şehit Ülküdaşlarımın peşinden, bu kadar incinmedim bu kadar kırılmadım...
Prof.Dr.Ümit Özdağ'ın 4.Kasım.2006 Cumartesi günü Bingöl-Ilıcalar Beldesi-Yenibaşlar Köyü'nde Şehidimiz rahmetli Hikmet Tekin'in kabri başındaki adaylığını açıklama seyahatinde ben de vardım...
Yağmura, rüzgara rağmen Türkiye'nin her yerinden Yenibaşlar Köyü'ne koşarak gelen Ülküdaşlarımla hemhal olmanın zevkini, yaşayanların dışında anlatabilecek kimsenin çıkacağını sanmıyorum...
Çok heyecanlı, çok coşkulu ve çok mistik bir havayı teneffüs ettik Ülküdaşlarımızla...
Birilerini çok rahatsız edeceğine inandığım ama bütün Ülküdaşlarımızın duymak istediği üslup ve muhteva ile yapılan Genel başkanlık Adaylığı açıklaması; orada bulunanları da, telefonlarla sorarak canlı dinleyenleri ve basından okuyanları da çok heyecanlandırdı biliyoruz...
Bu zevkimizden, bu coşkumuzdan elbette Bahçeli ve "Yol Arkadaşları" rahatsız olacaklardı. Rahatsız olmasalar şaşardım!...
Bu coşkumuzu, Türkiye genelinde bütün Ülküdaşlarımızı -heyecanlarının üstüne bir de öfkelerini koyarak- ayağa kaldıran Malatya'da yaptırılmak istenen saldırı provası, ziyadesiyle artırdı!...
Olan; Malatya'da birkaç genç Malatyalı, Malatyalı bir esnafın camlarını kırdı ve bizim de pilavımızdan taş çıktı!...
Olmadı sayın Genel Başkanım!... Vallahi olmadı!...
Hani; "Ülkücüler sokağa inmeyecekler." buyurmuştunuz?!...
Hani; "Ülkücünün elinde silah değil bilgisayar olacak." tı?!... Yoksa teknolojinin sür'atli sür'atiyle bizim gözlerimiz mi yanıldı?!...
"Devletin başına Devlet geçecek." diye kendilerinin de duyamadığı bir sesle bağırdığını zanneden, 5-6 gencimizin, evladımızın elinde balta vardı, silah vardı ve taş vardı!...
Bayrağımıza saldırıldığında, Peygamberimiz(s.a.v)'e saldırıldığında, Kerkük'te kardeşlerimiz katledilirken, misyonerler cirit atarken, Kıbrıs ve Vatan Toprakları açıkça pazarlanırken ev hapsine tabi tutulan Ülkü Ocakları; MHP'ye Genel Başkan Adaylığı'nı açıklayan bir Ülkücü ve arkadaşlarının üzerine saldırtıldı!... Hani; "Ülkücüler sokağa inmeyecek." ti?!...
Bir kaç türlü üzüldüm Sayın Genel Başkan!...
Birincisi; Ülkücü, Ülkücüye saldırmamalıydı!...İkincisi, Ülkücünün saldırısı bu kadar inançsız ve amatörce olmamalıydı, Üçüncüsü Ülkücüler, "Ülkücünün elinde silah değil bilgisayar olacak." diyen Genel Başkanı'nı yalancı çıkarmamalıydı...
Gerçi yalancılık sizde teamülleşti sanki ama yine de bir MHP'li olarak, bir Ülkücü olarak genel Başkanımız'ın yalancı konumuna düşürülmesine üzüldüm!...
Tekrarlayayım; çok kavgalar yaşadım, çok savaşlar gördüm, çok vurdum, çok vuruldum ama hayatımda ilk kez canım yandı!...
Hayatımda ilk kez bir kavgaya benzetilmek istenen provada ağladım!...
Çünkü çocuklarımız, evlatlarımız, genç Ülkücüler demek istemediğim bir kaç provokatör çırağı, Ülkücülere saldırıyordu!...
Ve bu ülkücülerin asla sokağa çıkmayacağı da Sn.Genel başkanımız tarafından vurgulanarak söylenmişti. Bu söyleminden dolayı da bütün hainler ve hain fıtratlılardan, Karen Fogg Çocukları'ndan, "Dolma kalemler"den övgüler almıştı!...
Kim ne der, kim nasıl yorumlar, kimler ne yapar bilemem Sn.Genel Başkan; ama bendeniz, doğduğu günden beri Ülkücü oğlu Ülkücü birisi olarak ben, size ve "Yol Arkadaşları"nıza hakkımı asla helal etmeyeceğim!...
Allah(c.c.) nasibederse 19 kasım'daki Muhteşem Görev devir-teslimi Şöleninde de sizi affederek cezalandıracağım!...
Olmadı Sn.Genel Başkanım, vallahi olmadı, olmuyor!...
TEVEKKELTÜ A'LALLAH
Selam, sevgi, dua...

Hiç yorum yok: