Çarşamba, Şubat 28, 2007

SİYASETİN DEVELERİ !...

Hikaye bu ya;
Aslan; ormandaki hakimiyetinin yanında bir de kendine yakın bir dünya oluşturur. Aslanın avlanmasını dört gözle bekleyen, onun av artıklarıyla geçinen ve aslana çok sadık bir grup oluşturur.
Tilki, çakal, karga ve benzeri, etobur bir sürü yakını vardır. Bu yakınların içinde sadece deve, otoburdur. Dolayısıyla da bu kadar et ve leş yiyici arasında huzursuzdur.
Bir gün kendine göre bol otlu ve sulak bir yer bularak aslandan ayrılmak için izin ister. Aslan, sebebini sorunca:
- Bu kadar etoburun arasında huzursuzum. Geceler rahat uyuyamıyorum der.
Bu gerekçeyi haklı bulan aslan:
- Ortaya ünvanımı, aslanlığımı koyarak sana söz veriyorum. Sana ne kimsenin zarar vermesine izin veririm ne de benden sana bir zarar gelmez. Diye söz verir.
Bu verilen aslan sözü üzerine de deve, huzuru yakalayarak günlerini keyifle geçirmeye başlar.
Günlerden birgün aslan, bir büyük avda yaralanır ve avsız döner. Yaraları ciddidir. Ve ne kadar zamanda iyileşeceği bilinmemektedir. Aslanın hastalık süresinin uzaması, yakınındaki leş yiyicilerin aç kalmaları demektir. Hepsini ciddi bir endişe sarar. Aralarında tek otobur devedir ama deve de aslanın yakın koruması altındadır.
Toplanarak aslana giderler ve deveyi yemeği teklif ederler. Aslan çok hiddetlenir ve hepsini kovar.
Tilki, hemen tilkice bir plan hazırlar ve diğer arkadaşlarıyla paylaşarak uygulamaya koyar. Aslanın etrafında toplanarak ve deveyi de çağırarak bir istişareye başlarlar. Söze çakal başlar:
- Ey Ormanların kralı! Sensiz hepimiz birer hiçiz. Sen avlanamazsan hiçbirimiz yiyecek bulamayız. Sen de maalesef yaralısın ve bakıma ihtiyacın var. Bu kadar arkadaşımın aç kalmasına asla razı olamam. Sizin bir an önce iyileşebilmeniz için ben kendimi feda ederek ve gönüllü olarak size yem olmak istiyorum.
Plan gereği tilki, hiddetle müdahil olur:
- Çekil oradan! Senin gibi bir leş yiyicinin etiyle muhteşem kralımızın midesini rahatsız etmene izin veremem. Ben senin gibi leş yemem ve etim seninki kadar olmasa da seninkinden temizdir. Aslana ben yem olacağım. Der.
Karga daha büyük bir hiddetle ve yine plan gereği müdahele eder.
- İkiniz de kenara çekilin! İkinizin de eti bir halta yaramaz ve kralımızın midesini bozar. Benim etim azsa da sizinkinden temizdir. Krala ben yem olacağım der.
Plan ve daha önceden yapılan anlaşma gereği, kargaya da deve itiraz edecektir ve eder.
- Hepiniz kenara durun! İçinizde tek otobur benim.Krala yem olmak sadece bana düşer. Der.
Devenin teklifine hiç kimse itiraz etmez. İtiraz olmayınca ve herkesin hayatı söz konusu olduğu için aslan da itiraz edemez.
Ve deve, aslana yemdir!...
Aslandan artan yiyecekle de bütün leş yiyiciler, aslan iyileşinceye kadar hayatlarını devam ettirirler.
Dedik ya hikaye bu!...
Günümüz siyasi partilerini; duyarlı her yüreğin, bu mantık süzgeciyle bir daha incelemelerini ve her partideki deve tariflileri görmeye çalışmalarını öneririm.
Böylesi tilkice kurnazlıkların olmadığı ve yer bulamayacağı bir siyasi parti varsa orada toplanarak Türk Milliyetçiliğinin makus siyasi talihini değiştirmelerini, bütün samimiyetimle dualar ederek dilemekteyim.
TEVEKKELTÜ A'LALLAH
Selam, sevgi, dua
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: