Salı, Mayıs 17, 2005

BİR DE ANLAMAYA BAŞLASAK!...

Çankaya Belediyesi ile ilgili bir maruzatımı arz etmek için; CHP Genel Merkezi'nde 3-4 gün mesai yaptım...
CHP'de Genel Merkez düzeyinde siyaset yapanların; taraftara gözlüğümüzü çıkararak baktığımızda, bizden birileri olduklarını fark ederek hayretlere düştüm!
Mesela Cevdet Selvi Bey'le buluşmamızı, konuşmamızı organize eden; bize esnaflar adına randevuyu sağlayan, varlığıyla iftihar ettiğim, dostum Nazmi Ilıcalı'ya teşekkür ederek başlamalıyım...
Nazmi Ilıcalı ile de siyaseten farklı adreslerde ve farklı duruşlarda olmamıza rağmen hayatım boyunca sert münakaşamızı bile hatırlamıyorum...
Hatta Erzurum Et Balık Kombinası ile ilgili; Hakikat Gazetesi çatısı altındaki bereber verdiğimiz mücadeleyi, ve bu mücadele sonunda Erzurum adına kazandığımız galibiyeti hatırlayınca hayatım boyunca iftihar edeceğim...
Söylemek istediklerim aslında bunlar değildi!
Ama Nazmi Ilıcalı ve onun dostane girişimleriyle tanımakla bahtiyar olduğum Cevdet Selvi Bey'i sitayişle anmazsam haksızlık edeceğime inandım...
CHP Genel Merkezinde benim siyasi kimliğim söz konusu olmadığı için yapılan samimi sohbetlerde; bir şeyi fark ederek neredeyse hayretten küçük dilimi yutacaktım!...
CHP'de de aynen MHP'dekine benzer bir iç çalkantı vardı...
Sebepler aynıydı ve sebeplere karşı takınılan tavırlar aynıdı!...
Kongresi dolayısıyla DYP'yi de 3-4 gün çok dikkatle izledim...
DYP'de de MHP ve CHP'deki iç çekişmenin aynen yaşandığını gördüm!...
Hayretime mantıklı bir izah bulmam mümkün olmadı!...
Ve bir-kaç gündür kendimi; ızgın ateş üzerindeki soğuk suda pişirilen kurbağa gibi hissetmeye başladım!...
Sağcı partisinde de, solcu partisinde de, milliyetçi partisinde de aynı rahatsızlıklar ve rahatsızlıklara verilen aynı tepkileri görünce sadece şaşırdım!...
Bu memleketi; işgalcilere karşı korumakla mükellef sağcı,solcu,milliyetçi partilerin tamamı, aynı ve tedavi kabul etmeyen rahatsızlıktan muzdarip!...
Farklı adreslerde, farklı siyasi kimliklerle, kelimesi kelimesine aynı sohbetleri duyduğum; aynı şikayetleri duyduğum siyasilerimizi tanıyıncaaaa ne yapmalıyız diye bir daha düşünmeye başladım...
Ve Muhteşem Türk Atatürk'ü hatırladım rahmetle yadederek...
Atatürk; Damat Feritlerin şahsında tamamen teslim olmuş yöneticilere rağmen; parçalara ayrılmış Anadolu'yu bütünleştirmek üzere bir ortak akıl ve ortak değerle yola çıkmıştı...
Atatürk'ün yanında her fikirden insanı bulmak mümkün...
Milliyetçisi de, batıcısı da, ümmetçisi de, Türk'ü de, Kürt'ü de, Boşnağı da, Çerkezi de velhasıl farklı düşünce ve etnik kökenli insanların tamamını, Atatürk'ün yakın mesai arkadaşları olarak görmek mümkün...
Ben; Haçlı'nın, batı'nın neden Atatürk'ten, Kemalizm'den korktuğunu da bu ziyaretlerimde anlamış oldum!...
Atatürk'ün yoklurlar ülkesinin insanlarından oluşturduğu birlik ve beraberlikten destansı İstiklal Harbimiz çıktı...
Birleştirmek için bir ömür feda eden Atatürk'ten sonra; nasıl olduysa oldu, nasıl yapıldıysa yapıldı Anadolu; yeniden Atatürk'ten önceki bölünmüşlüğe geri döndü...
bu dağılmışlığı halletmeden ne siyaset, ne particilik, ne de vatan kurtarıcılık mümkün değil...
Kızgın ateşteki su ısınıyor...
Yavaş yavaş kaynayacak!...
Ve korkarım bizler, öldüğümüzü anlayamadan pişeceğiz!...
TEVEKKELTÜ TAALALLAH
Selam sevgi, dua..
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: