Perşembe, Mayıs 26, 2005

BU KEZ, ÜLKÜCÜ SES...

Son günlerde, üzerine vazife olan olmayan, MHP'li veya olmayan herkes, MHP ve Ülkücü Hareket hakkında bir şeyler söyledi...
Bir de Ülkücülerin sesine kulak verin....
- Baba, bir hırsız yakaladım!...
- Getir..
- Gelmiyor!..
- Bırak gitsin!..
- Gitmiyor!...
Ülkücüler olarak yıllar öncesinden vaz geçtiklerimiz, Ülkücülük adıyla bir şeylerden vaz geçemiyorlar!...
Meseleyi çözmeye başladık sanki...
Şöyle ki;
İnsanlar iki kısımdır: Bir kısmı, aldıkları ünvana kişilik katarken diğer bir kısmı, aldığı ünvanın altında kalarak kaybolurlar...
Başka cihetten de iki kısımdır insanlar: Bir kısmı; lazım oldukları zaman lazım oldukları yerde, lazım oldukları şekilde, davet edilmeden var olurlar. Görevlerini tamamlayınca da, bazen vedalaşmadan bile sessizce, geldikleri gibi giderlerken diğer bir kısmı; lazım olduklarında davet edilmelerine rağmen lazım oldukları yere gelmezler, kendilerine gerek kalmadığı zaman da - çağrıldıklarında gelmemelerine rağmen- davet edildikleri için kendilerini önemli zannederler!...
Bir başka cihetten de iki türlüdür insanlar: Bir kısmı; herkesin methettiğine güzel diyerek eyyamcılık yaparken, kimin atına binerse onun düdüğünü çalarken diğer bir kısmı; "Ben güzele güzel demem / Güzel benim olmayınca..." diyerek kişilik sergiler...
Mert te insandandır namert te...
Ulu da insandandır alçak ta, çukur da...
Sadık ta insandandır hain de...
Kahraman da insandandır kaçak ta...
Sebat eden de insandandır dönen de, dönek te...
Cesur da insandan dır korkak ta...
Velhasıl güzel de-iyi de insandandır, çirkin de-pis te...
Bu tezat sayıldıkça sayılabilir ve bu tezattan çıkmak ta pek kolay değildir...
Ama birbirine benzeyen insanların bir araya gelmeleri gerçeği gözlemlenirse; mertin,ulunun,sadıkın,kahramanın,sebatkarın,güzelin-iyinin bir safta; namertin,alçağın,hainin,kaçağın,dönenin-döneğin,korkağın,çirkinin-pisin de bir safta buluştuğu tesbit edilebilir...
Burada hayrete mucip bir hal daha vardır: İki saftaki insanlar da bulundukları safı, doğru saf olarak bilirler!...
Bir tarafta samimiyet varken diğer tarafın çıkar ilişkileri üzerine bina edildiği de aşikardır...
Her zaman, her yerde olduğu gibi günümüzde MHP'de de bu iki zıt taraf karşı karşıya getirilmek isteniyor!...
Yaklaşık 25 yıl önce kökünden halledilmiş olan bu sapla samanın ayrıştırılması işi; birilerince yeniden gündeme taşınmak isteniyor...
MHP'liler ve MHP Genel Merkez Yönetimi, bu oyuna düşer mi?
Terk edenlerin, bir araya gelerek, sağlığında olmadık iftira ve hakaretlerle saldırdıkları Başbuğumuz'un adını ve resimlerini kullanarak bir yerelere konu mankenliğine soyundukları günümüzde ülkücüler, bir çatı altında, bir arada sıkı-sıkı saf tutmasınlar mı?
Kimin, nerede, ne zaman, ne yaptığını gayet iyi bilen ülkücü hafızalar; bu döneklere karşı sağlam bir saf oluşturarak teşkilat olmasınlar mı?
Ülkücüler; bu kendi ayak seslerinden korkan zavallıları, tek yumruk halinde durarak ürkütmesin mi?
Yıllardır partiden, teşkilattan uzak kalmışların, kaçmışların,dönmüşlerin,saklanmışların ayıplarını -elden ayıptır diye-sakladıkları için, bu kaçaklara mecbur edilmekten daha ağır ceza mı olur ülkücülere?
MHP Genel Başkanı Dr.Devlet Bahçeli; vefa, bağışlayıcılık göstererek bu kaçakları, bu göçerleri, bu korkakları, itiraz etmeden teşkilata aldığı için Ülkücülerden ve milletten özür dilemeli...Bu özrü ile de ülkücü gönülleri bir daha terk etmemek üzere fethetmeli...
Ülkücü Hareketin, Milliyetçi Hareket'in bu "Çizdim, oynamıyorum!"cularla kaybedecek zamnı yoktur. Bu saatten sonra gelen veya gelecek olan sadece yükümüzdür!...
Ülkücü Hareket deniz misali içindeki tafraları, safraları sür'atle temizleme hareketini başlatmalıdır...
Şeksiz ve katışıksız Ülkücü yüreğimle Genel başkan Devlet Bahçeli'nin "Çiçek bahçesi" ve "Ayrık otu"benzetme ve tarifine de -özür dileyerek- katılmak istemiyorum... bana ve ülkücülere göre mevsimlik ömrü olan ve gübreyle beslenen nebattan millet tanımı çıkmaz...
Bu toprakları beraber vatanlaştıran şüheda; ne mozaiktir ne de çiçek bahçesinin çiçekleri....
Toprağı beraber vatanlaştıranlar; Kürt Kökenli Türk Milliyetçisi,Ülküdaşımız Yılmaz Bekiroğlu'nun tarifiyle; "...olsa olsa renkli bir mermerin FARKLI RENKLERİ'dir.." Bin yılı aşkın bir süredir bir arada granitleşmiş,tunçlaşmış, mermerleşmişlerdir...
En sert iklim şartlarına da, en sert taarruzlara da onlarca yüz yıldır bu sertlikle dayanmış ve mukabele etmiştir...
Ermeni'den, Rum'dan, Yahudi'den vatandaşlarımız ardır. Bu azınlıklar, kesinlikle asli unsur olan bu mermerin vatandaşlarıdır...
Vatandaşlık kurallarına riayet ettikleri sürece de dünyanın en mutlu azınlıkları olarak yaşamaya devam edeceklerdir...
"RENKLİ MERMERİN FARKLI RENKLERİ" dışındaki hiç bir arif; bu coğrafyayı Türkleştiren, vatanlaştıram milleti, tam anlatamaz...
Diğer tarifler; bu sert millete çok yumuşak ve çok politik gelir!...
Ve bunu seslendiren ses; tavizsiz bir ülkücü sestir...
TEVEKKELTÜ TAALALLAH...
Selam, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN
http://maslan.blogspot.com
tokkalimynet.com
tokkali_53@yahoo.com

Hiç yorum yok: