Salı, Haziran 21, 2005

BAŞÖRTÜSÜ VE TÜRBAN...

İnsanlar, insanca tepki verdiğinde mutlaka insanca karşılık alırlar kanaatindeyim...
Sanırım sıkıntımız; insanlığının farkına varamadan insan rolü yapmaya çalışanlardan kaynaklanıyor!...
Anadolu'nun hatta İstanbul'un 20 sene önceki hangi ev hanımının başında baş örtüsü yoktu?
Çok sevdiğim, çok özlediğim 1970 li yılların İstanbulundaki başörtülü teyzeleri hatırlıyorum...
Öğrenci olduğumuzu bilen ve akşam yemeklerinde kendisi hiç üşenmeden bize yemek getiren Şükufe Teyzem'i hatırlıyorum...
Allah rahmet eylesin -büyük bir ihtimal şimdi Hak dünyasındadır- kendine çok yakışan baş örtüsüyle, bize üç kişilik yemeği kendi elleriyle getirir; evlatları yaşında olmamıza rağmen kapıdan içeri girmezdi...
Üç göbek İstanbul'lu olduğunu her sohbet ortamında hatırlatır ve bununla övünürdü...
İstanbullu Şükufe Teyzem'le Karslı Annem'in baş örtüleri aynıydı... İstanbuldaki ve Karstaki kıyafet ve karaker olarak birbirine benzeyen iki Türk Annesini de çok seviyordum...
Biri Anam, diğeri hiç bir kan bağımız olmayan ama gurbette bizden ana şefkatini esirgemeyecek kadar anacan Şükufe Teyzem...
Baş örtüsü değil ama Türban Erzurum'un yabancı olduğu bir kıyafet...
Erzurumun yerlileri hanfendiler; ehramlı olurlardı. Evlerinde ise mutlaka başörtülü idiler...
Dışarıya çıkarken ehram giyinmeyen hanfendiler ise başörtülü idiler...
İmam hatip Liselerini arka bahçeleri olarak görenler ve rektörleri türban karşısında esas duruşa geçireceklerini söyleyen siyaset tüccarları yüzünden 20-25 yılda milletimiz hak etmediği ve boşuna zaman israf ettiği bir türban meselesiyle tanıştırıldı!...
Erzurum'da bilerek veya bilmeyerek yapılan bir uygulamayla da fırtınalar koparıldı!...
Bu fırtına koparılmalıydı!
Geç bile kaldı!...
Bu fırtına koparılmasaydı; Genel Kurmay'ın baş örtüsüyle türbanı ayırmak lazım açıklamasını, daha çoook beklerdik!...
Şimdi aklı selim herkese bir davetim var:
Gelin hep beraber Atatürk Üniversitesi Rektörünü linç etmektense; türbandan hareketle Genel Kurmay başkanlığını din dışı ilan edenleri utandıracak beyanatına," Türbanla baş örtüsünü ayırmak lazım." açıklamasına sebep olduğu için, teşekkür edelim!...
Yanlış yapılmadan doğrunun tesbiti mümkün değildir. Bu bir daha ispatlanmış oldu!...
A.Ü.Rektörü, yanlış yaptı doğrudur. Ama bu yanlış uygulamayla bir yanlış anlaşılma da yok edildi!...
Ordunun bu açıklamayı, en az 20 yıl önce yapması gerekirdi.
Adım kadar eminim ki Ordumuzun kurmay heyetinin yüzde 90'nının anneleri de baş örtülüdür....
Ordumuzun dolayısıyla bizim asla baş örtüsüyle bir problemimiz olmamıştı...
Ama cezayir kanaklı türbanın arkasında hep siyasi pazarlamalar söz konusu oldu...
Bu türban konusunda siyasi rant olmasa Soros, bu meseleyi çözmek(!) için el atmazdı!...
Bizim baş örtüsü veya türban meselemiz asla ABD'nin meselesi edilmemelidir!...
Buna hiç bir vatanperverin, hiçbir milletperverin izninin olacağını sanmıyorum...
Erzurum ve Erzurumlu Bayrağa Saygı mitinglerinde nasıl Genel Kurmayımız'a cesaret verdiyse, bu baş örtüsü konusunda da Ordumuza gereken desteği vermelidir...
Erzurum Kongresi'nin neden Erzurum'da yapıldığının ispat günüdür...
"Türban bizim meselemiz değildir." diye kesip attıkları bir konuyu, Ordumuzun "Baş örtüsüyle türbanı ayırmak gerek." açıklaması üzerine yeniden sahiplenmeye kalkan AKP'lilere bu tarihi fırsat yem edilmemelidir....
Eğer türbanı referanduma götürmek için bu sözü kullanacaklarsa bir yirmi yılımıza daha yazık olur...
Bu devletin ve bu milletin başörtüsüyle problemi yoktur...
Türbanı başörtüsü adıyla saklayarak "referanduma götürebiliriz" sözünün altında mutlaka bir hinlik aramak zorundayız...
Türban diye bir meselemiz olmadığı için referanduma gerek yoktur!...
Baş örtüsü de hiç bir kurum tarafından rahatsız edici görülmediği için bunun da referanduma götürülmesi, abesle iştigaldir...
Hadi düşünenler, hadi kalem erbapları, hadi milletperverler, hadi vatanperverler; hep beraber baş örtüsüyle türban arasındaki farkı milletimize anlatmak için seferber olalım...
Türbanın siyasi bir malzeme olduğunu, millete anlatalım...
Baş örtülü analarımızdan, bacılarımızdan kimsenin rahatsız olmadığını her platformda, her kese anlatalım...
Böylece suyu kaynağından kesmiş oluruz...
TEVEKKELTÜ TAALALLAH.
Selam, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN
http://maslan.blogspot.com
tokkali@mynet.com
tokkali_53@yahoo.com

Hiç yorum yok: