Perşembe, Haziran 16, 2005

KORKAK KAHRAMANLARA!...

Lanet okuyacağım, bela okuyacağım ama o zaman da kendimi aciz hissedeceğim!...
Bursa'da başörtülü abla ile mezun olan öğrenci kardeş; beraber küsüyü paylaşırken, Erzurum'da -türbanlı değil- sıkma diye tabir edilen başörtüsünden dolayı anne, mezuniyet törenlerine alınmadı!...
Nerede, ne zaman, kimler, ne yaparlarsa yapsınlar; millet "Lahavle.." çekerek izleyebilir.
Ama Erzurum'da durum farklıdır. Erzurum'da durum farklı olmalıdır.
Uzun yıllardır 'Binbir Hatim'in kesilmeden devam ettiği Erzurum'da, devlet ile millet arasına buzdan duvarlar örülmesine, asla izin verilmemelidir...
A.Ü. Rektörü'nün; " Devletin emirlerini yerine getirmek devleti güçlü kılar. Biz de her kes te devletimizi güçlü kılmak mecburiyetindeyiz..." şeklindeki savunmasında ise küçük dilimi yuttum!...
Adam, rektör edilmiş -seçilmiş demiyorum- ama; millete rağmen devlet olunamayacağını belleyememiş!...
Adam, rektör edilmiş ama; millete rağmen devletlik iddiasının zorbalık, derebeylik olduğunu da belleyememiş!...
Devlet; kısaca milletin teşkilatlanmış hali değil midir?
Millet nasılsa devlet te öyle olmamalı mıdır?
Erzurum'daki rektör, millete rağmen başörtülü anneyi törene almayarak 'Devleti Güçlendirmek' için uğraşırken Bursa'daki rektör devleti zayıflatmış mıdır?
Genel Kurmay karargahında, anneler gününde Şehit Annelerine başörtülü ve türbanlı olmalarına rağmen selam duran Genel Kurmay Başkanımız, devleti zayıflatmış mıdır?
Ya Genel Kurmay başkanımız ve Bursa'daki rektörümüz yanlış yapmışlardır ya da Erzurum'daki rektörün uygulaması yanlıştır...
Yeterince gerilmiş milleti daha fazla germeye kimsenin hakkı yoktur...
Bu kraldan fazla kralcı edalarıyla ne yaptığını bilmeyenler yüzünden, yanlışlar kerhen destek kazanmaktadır!...
"Baş örtüsü bizim meselemiz değildir." diyen AKP'lilerin; Erzurum'daki baş örtüsü olayından sonraki beyanatlarıyla, ne kadar pirim yaptığının farkında mısınız?
Yoksa Cumhurbaşkanlığı seçimini iki yıl önceden gündeme taşıyanlarla, Erzurum'daki Erzurumlu rektörün mesai arkadaşlıkları mı vardır?
İyice gerilmiş milleti koparmanın, kime ne faydası olabilir?
Erzurum'dan başlayan bütün hareketlerin sür'atle ülkeye sirayet ettiğinin, bütün şer güçleri farkındayken Erzurumlu Rektör farkında değil midir?
Eğer gerçekten Erzurum'dan habersiz bir Erzurumlu ise bu rektörün, Erzurum'da rektörlük yapmaya hakkının olmaması gerek...
Bir kaç gün sonra Dinler arası diyalog'un gereği, çeşitli dinlere mensup dini ulu(!)lar; Abant, Washington ve Brükselde yaptıkları diyalog toplantılarının devamını Erzurum'da yapacaklar!...
Bu toplantıya günler kala Cumhurbaşkanlığı seçimiyle -daha iki yıl zaman olmasına rağmen- suni bir gündem oluşturuldu!...
Millete ve bizlere günlerdir havanda su dövdürülürken şimdi de gündeme Erzurum'daki bu olay, bomba gibi düştü!...
Birileri, bir yerleri kaşıyor!
Bu son başörtüsü olayıyla Deprem Çadırı'na epeyce pirim yaptırıldı!...
Acaba diyorum? Yoksa bütün bu olanlar veya yapılanlar; AKP'den Cumhurbaşkanı çıkarabilmenin yolunu açabilmek için millete, ölmekten se bayılmayı tercih ettirme operasyonunun bir parçası mıdır?
Yaşımız gereği, yaklaşık kırk yıldır; farz olan Cihad varken Sünnet olan Hicreti tercih eden 'Korkak Kahramanlar'ı yeterince tanıyoruz!...
Bu korkak kahramanların oyunlarını, tezgahlarını, kurnazlıklarını artık anlamamız gerekmiyor mu?
Papazların kıyafetine karışılmayan, papazın ekümenikliğine itiraz edilmeyen, misyoner faaliyetlere göz yumulan, sokaklarında İncil dağıtılmasına ses çıkarılmayan ve bunları laikliğe karşı görmeyen zihniyetin; Erzurum'da baş örtüsüne koyduğu yasağın altında bir şeyler aramayalım mı?
Beyler; devlet, millete zulmederek güçlendirilemez!
Devlet; sistemiyle kavgalı zihniyetlerin ekmeğine yağ sürmekle de güçlendirilmez!...
Milletiyle kavgalı devletlerin ömrü de uzun olmaz!...
Devlet-i ebed-müddet diyen Türk Milleti ile Devlet'i kavga ettirmeye de asla güç yetmez...
Erzurum, bu önümüzdeki günlerde çok ferasetli davranmalıdır..
Erzurum bu dönemde müteyakkız ama çok akıllı davranmalıdır!...
Yine tanıdığım Erzurum; feraset yoksunu Devletçi(!)lerin, yanlış ve yalakaca davranışlarıyla tahrik olmamalıdır...
Son cümlemde; beni nara atmakla suçlayan korkak kahramanların inadına hayatımda ilk kez naralar atarak;
TEVEKKELTÜ TAALALLAH...
Selam, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN
http://maslan.blogspot.com
tokkali@mynet.com
tokkali_53@yahoo.com

Hiç yorum yok: