Salı, Temmuz 19, 2005

CANIM YANIYOR!....

Bir yerlerin canını incitmem lazım, çünkü canım yanıyor!...
Israrla dost diye tanımlanılanlar, arkadan da değil apaçık bizim aleyhimize ne lazımsa yapıyor; bizim siyasi erkimiz, sadece izliyor!...
İkiz Kulelerine, Londra'da metroya saldırıldı mı dünyayı ayağa kaldırıp;teröre lanetler okuyarak, bütün İslam Dünyasını neredeyse terörist ilan ediyorlar; ama Kuşadası'ndaki sldırıları yapan şerefsizleri "Milis Kuvvetleri" olarak isimlendirebiliyorlar!...
O zaman da ben; bizimkiler neden "İngiltere de bağımsızlık savaşı veren milis güçleri"nin öldürdüğü kırk kişiye saygı duruşu gösteriyorlar diye isyan ediyorum?!...
Fısıltı gazetesinde herkes, herkesin; her kurum bir başka kurumun hakkında söylenebilecek veya söylenmemesi gerekenher şeyleri söylüyorlar!...
Görevde iken fısıltı ile birbiri aleyhinde olmadık şeyler söyleyen bürokratlarımız, hatta askerlerimiz; emekli olur olmaz Vatanı Kurtarmaya soyunmak için örgüt hazırlığına giriyorlar!...
Devletimiz adına yapılan yanlışları, siyasi erk yapmasına rağmen, düzeltmede ancak siyasetle mümkünken; Vatanı Kurtarmaya soyunan deneyimli kurtarıcıların hemen hemen hiç biri, her hangi bir siyasi partide siyaset yapmayı düşünmüyorlar!...
Vatanı Kurtarmak amacıyla kurulan derneklerin sayısını bilen varsa, Allah aşkına beri gelsin!...
Bu kurtarıcı derneklerde kimi ararsanız görürsünüz!...
Eski Genel Kurmay Başkanlarını, eski Diyanet işleri başkanlarını, eski kuvvet komutanlarını, eski bakanları, eski millet vekillerini v.s. dikkatle araştırırsanız; bir yerlerde Vatanı Kurtarmak üzere dernekleşmiş bulabilirsiniz!...
O zaman da aklıma hemen "Görevdeyken ne iş yaptınız?" sorusu takılıyor!...
Bürokraside, siyasette, rütbede çıkılabilecek en son noktalara çıkmış insanların; emekli olduktan,eskidikten sonra Vatan Kurtarmaya soyunmalarını ise vallahi anlayamıyorum!...
Ve bu eskimişler yüzünden yenilere de güvenimi kaybediyorum!...
Bu eskimişlerin başarısızlıkları yüzünden canımızı yakan yakana!...
Bu eskimiş ve Devlet Yönetemeyenler yüzünden şu anki çıkmazlarla karşı karşıyayız!...
Ve bu eskimişlerden oluşan Vatan Kurtarıcılara; ne siyasi erk ne de bürokratlardan bir yaptırım yok!...
Acaba talandan mal kaçırılıyor da bizim mi haberimiz yok!...
Bu kadar kurtarıcı derneklerin; kiraları, kırtasiye giderleri, personel giderleri nerelerden karşılanır?...
Bu vatan kurtarıcıları, denetleyecek bir kurumumuz yok mudur?...
Bu arada bir şey daha dikkatimi çekiyor:
Vatanı Kurtarmaya soyunan derneklerin; ağız birliği ile olmazsa olmaz kuralları, MHP ve Devlet Bahçeli'yi tenkit şeklinde tezhür ediyor!...
Ve benim aklım, iyice karışıyor!...
Geçmişte, bilhassa 12 Eylül kıyametinde Ülkücülere olmadık baskı, zulüm ve suçlamayı yapanlar; şimdilerde nerede bir kurtarma derneği kurarlarsa yanlarına bir kaç ülkücülükten geçinen alıyorlar!...
Bu Vatan Kurtarıcıların yanında yer alan Ülkücülükten geçinenleri de dikkatle incelediğimizde; siyaseten gitmedikleri, çalmadıkları kapının kalmadığını; yeniden MHP'ye dönme yüzlerinin kalmadığını bu yüzden de MHP ve Devlet Bahçeli'ye saldırmaya çalıştıklarını görüyoruz!...
Sözlerimi Allah aşkına istediğiniz şekilde çarpıtarak kullanmayın!..
Bu söylediklerimin hiç bir yerinde Devlet Bahçeli'yi metheden bir kelime bulamazsınız!...
Ama benim ve benim gibi düşünenlerin; asla ne seçilmiş Genel Başkanla, ne de O'nun oluşturduğu yönetimle bir meselemizi bulamazsınız!...
Bizler; Ülkücüler, Türk-İslam Ülküsü'nün sonsuzluk Süvarileri, en kısa sürede Başbuğsuzluğa alışmaya çalışıyoruz!...
Lise yıllarımda okuduğum bir romandan aklımda; "Erkeğin erkekliği, babasının ölümünden sonra başlar." diye bir söz kalmış...
Biz Ülkücüler; Başbuğ'un ölümünden sonra Ülkücülük yapmaya çalışanlarız!...
Çünkü Ülkücülüğümüzün Başbuğ'un ölümünden sonra başladığına inanırız biz!...
Başbuğsuzluğa nasıl alışmamız gerekiyorsa bizler; alisizliğe, velisizliğe, ahmetsizliğe, mehmetsizliğe dayanabilir ve alışabiliriz...
Ama bizim Teşkilatsızlığa asla tahammülümüz olmaz!...
Bizler; teşkilatımız olmadan sudan çıkmış balığa döneriz!...
Allah(c.c.) Teşkilatlarımızı bize miras bırakan Başbuğumuz'u cennet mekan eylesin...
Teşkilatlarımız var hamdolsun...
Teşkilatlarımızın Seçilen ve atanan Genelbaşkanları da var şükürler olsun...
Bize düşen; mevcut teşkilatları teşkilat belleyerek, mevcut genel başkanları da Genel başkan olarak kabullenmek değil midir?...
Bunun neresinde yanlışlık var?...
Teşkilatlarımıza kafa tutanları, cezalandırmamız ve kınuşturmamamız lazımken; onlara taraftar olarak cesaret vermenin neresi teşkilatçılıktır, neresi Dava Adamlığı'dır?...
Ve bu davranışların; davamıza, teşkilatlarımıza getirileri nelerdir?
Teşkilatlarımıza kafa tutanlarla aynı söylemlerde olan, onlara cesaret ve destek veren eskimiş, emekli olmuş Vatan Kurtarıcıların samimiyetlerinden endişe duymakta haksız mıyız?...
Artık canım yanıyor!...
Bu yazdıklarımdan; çok acilen birilerinin, haklarına düşen kadarıyla uyarı nasiplerini almalarını bekleyeceğim...
Yoksa önümüzdeki günlerde bu sahte vatan kurtarıcıların neler yaptıklarını ve kimlerle bir arada olduklarını haykırarak anlatmaya başlayacağım!...
Canımızı yakanların elbette canlarını yakmaktan geri kalmayız ama; edebimiz ve töremiz gereği, emekli olmuş, ikballerini kaybetmişlerin ilk heyecanlarını sabırla izleme işini yapıyoruz!...
Bunlar vatan kurtaralım derken, vatanı satanlara destek verdiklerinin farkında olamayacak kadar da gözlerini hırslarıyla kaplattırmış insanlar!...
Ya akıllarını başlarına alırlar ya da yemin olsun canlarını acıtırız!...
TEVEKKELTÜ TAALALLAH..
Selam, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN
htpp://maslan.blogspot.com
tokkali@mynet.com
tokkali_53@yahoo.com

Hiç yorum yok: