Pazartesi, Temmuz 11, 2005

SİYASETİN SPORCULARI !...

Bize bir haller oldu!...
Sapla samanı karıştırır olduk nedense!...
Dünya şampiyonu pehlivanımızı, ellerine eldiven takarak ringe çıkarıp, eldivenle el-ense çekemeyince de kızar olduk!...
Yaygın Basından bazi erbab-ı kalem; Amerikadaki Türk vatandaşlarımıza "ABD vatandaşı olun." şeklinde tavsiyede bulunmuş diye Başbakanımız'a kızıyor!...
Kızmasına ben de kızıyorum da; "Bu nasıl milliyetçilik?.." sorusunu anlayamıyorum...
Yoksa başbakanımız, bir yerlerde kimsenin haberi olmadan "Milliyetçiyim." falan gibi laflar mı söyledi?!...
Başbakanımız'ın en belirgin özelliği, milliyetçiliği reddetmesi değil midir?
Ağzından bir kere; "Türk'üm, Türk milliyetçisiyim." sözlerini duyan var mıdır?
Öncelik, İsrailli yahudilerde olmak üzere; binlerce yıldır vatanlaştırmak, vatanlaştırdıktan sonra da korumak için uğruna canlar verilen vatan topraklarını, düşmanlara satan; hükümetin başı, kimdir?...
Vatan topraklarını, en sert düşmanlara satabilen bir zihniyet,Amerikadaki Türklere "ABD vatandaşı olun." demişse neresi hayrete muciptir?!...
Mesele;Türküm diyebilen insanların, Türk cesareti ve Türk feraseti ile ilk seçimlerde bu başbakana "Dur!..." diyebilmesiyle çözümlenir...
Türküm demekten utananlardan,Allah'a Türk yaratılmadığı için hamdettiği söylenenlerden, milliyetçilik beklemek te neyin nesi?!...
Muhteşem Türk Atatürk'ün; "Asli unsurlarıyla yönetilmeyen milletler için izmihlal mukadderdir." sözünü niye söylediğini hala anlayamayacak mıyız?..
Yine Muhteşem Türk Atatürk'ün;"Yegane fahrim ve servetim Türklüğümden başka bir şey değildir." sözünü unutturmaya çalışanlardan, inkar edenlerden milliyetçilik beklemek nereden çıktı?!...
Artık sür'atle aklımızı başımıza toplamamız lazım...
Kendimizden olanları, bizden olanları, yönetime taşımak için yarın seçim varmış gibi çalışmalara başlamak lazım..
Ülkücüler olarak; dedikodudan, gereksiz çekişmelerden vaz geçerek siyasi etkinliklere hız vermek lazım...
"Ülkücüyüm." diyen her kesin, sür'atle hatta hemen; "Ne kadar ülkücüyüm?" diye kendini sorgulamaya başlaması lazım!...
Ülkücünün ne kadar ülkücü olduğu; kaç kişiyi ülkücü ettiği, kaç kişiyi Dava'ya kazandırdığı ile belli olur...
Evinde karısına, çocuklarına MHP'ye oy verdirememiş kimselerin, Ülkücüyüm deme hakkı var mıdır?...
Amcasını, dayısını,yakın akrabalarını MHP'ye oy vermeğe ikna edememiş birisi ne kadar ülkücüdür?...
Dahası da var!...
Adamlar kapı kapı geziyorlar. Gittikleri her yere kendileriyle beraber yüzlerce seçmen taşıyorlar. Sonra götürdüklerini, gittikleri yerde bırakarak yeniden MHP'ye geliyorlar!...
Ve hala utanmadan,sıkılmadan "Ülkücüyüm." diyebiliyorlar!...
Başka partilerde genel başkanlık makamında oturmalarına, başka partilerden millet vekili olmalarına rağmen hala "Ülkücüyüm." diyebiliyorlar ve bizim bazı feraset özürlülerimiz tarafından da bunlar, ülkücü sanılarak sözlerine itibar ediliyor!...
Yaygın basından bazı erbab-ı kalem de; başka partilerdeki bu Ülkücülükten, Devrimcilikten, Milli Görüşçülükten geçinenleri atlayıp, hayatında bir kere "Milliyetçiyim." dememiş olan Başbakan'a "Bu nasıl milliyetçilik?" diye öfkeyle soru yöneltiyorlar!...
Artık bu memleketin; ne eski ülkücüye, ne eski devrimciye hatta ne de eski milli görüşçüye ihtiyacı kalmadı!...
Ölse bile eskimeyen Sonsuzluk Süvarileriyle, Turan Akıncılarıyla,Bağımsız Türkiye savaşçılarıyla, devlet-i ebed-müddet diye direnen devlerle siyaset yapmanın zamanı, gelmiştir artık...
Yoksa boks eldiveni giydirilmiş dünya şampiyonu pehlivanlarımıza, ringde el-ense çekemiyor diye kızar dururuz!...
Can yanmazsa gözden yaş akmaz...
Milleti, devleti düşünenleri,Türküm demekten utanmayanları,sadece Türküm demekle kalmayıp Türk Milliyetçiliği yapanları, göreve taşımamız lazım...
Ülkücüyüm diyen herkesin, kendinden başka en az iki kişiyi Dava'ya inandırarak sandığa taşıması lazım..
Her ülkücü, en az üç kişi olarak sandığa gidip; %8,5'i üçle çarparak MHP'nin oy yüzdesini %25' taşımayı görev edinmesi lazım...
Hesap bu kadar kolay ve bu kadar basit!..
Her Ülkücü, ne kadar ülkücü olduğunu ispatlayabilmek için en az iki AKP'liyi MHP'li etmekle mükellef olmalı...
O zaman; isteyen istediği yerde, istediği gibi Devlet adına gaf yapamaz!...
O zaman pehlivanlarımız minderlerde, boksörlerimiz ringlerde layıkı ile mücadele vererek, göysümüzü kabartırlar...
Pehlivanımızın el-ensesi; boksörümüzün yumruğu, içimize siner...
Siyasetin ehil sporcuları ile rekorlar, alt-üst edilir ve millet te rahat eder...Gerisi laf ü güzaf, gerisi havanda su dövmek vesselam!...
TEVEKKELTÜ TAALALLAH...
Selam, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN
http://maslan.blogspot.com
tokkali@mynet.com
tokkali_53@yahoo.com

Hiç yorum yok: