Çarşamba, Ekim 26, 2005

AKLIM KARIŞTI !...


Seçilmişlikle hükümranlık arasındaki farkı arıyorum!...
Aklım karıştı!…
“Millet Vekili” ünvanıyla seçilmiş olmalarına rağmen “Genel Başkanların Vekilleri” yüzünden, sistemimiz can çekişiyor!...
Meclis çoğunluğuna güvenerek şımaran ikinci Menderes örneğini izliyoruz!...
Çiftçiyle kesin kavgalılar, “Gözünüzü toprak doyursun!...” diyebiliyorlar!...
Sendikalarla kavgalılar; “ Bu memlekette sadece siz yoksunuz.Siyaseti siz belirleyemezsiniz!...” diyorlar!...
Memura; “Bundan fazlasını veremeyiz.Beğenmeyen gitsin!...” diyorlar!...
Basın ve medya ile kavgalılar!...
Yargı ile kavgalılar, intikam alma hevesindeler!...
YÖK ile önce gizlice başlatılan ve sonradan aşikar ettikleri bir biçimde kavgalılar!...
Milli Görüş gömleğini soyundular. Milli Görüşle kavgalılar!...
Solcularla kavgalılar!...
Sağcılarla kavgalılar!...
Ülkücülerle düşmanlar!...
Türkçülerle kavgalılar!...
Barışık oldukları yer, yok gibi!...
Cumhurbaşkanlığı ile kavgalılar!...
Yargıtay’la kavgalılar!...
Barolar Birliği ile kavgalılar!...
Bu karmakarışık, kavgalı görüntüyle aklım karışıyor!...
Barışık kaldıkları bir yer kalmış mıdır? Diye aklımı zorluyorum…
Evet!... AB ile barıştılar!... hem barıştı hem de karıştılar…
Ki yıllarca AB’ye karşı, Batı’ya karşı Cihat ilan ettiklerini, tamamen reddederek!...
Ki yıllarca Atatürkçüler’i, Kemalistler’i, sosyalistleri, demokratik solcuları “Batı’nın Garsonları” olmakla itham ederek suçlamışlardı!...
Ve ezici sayısal çoğunluktaki “ Genel başkan Vekilleri” ni de bu Batı karşıtı söylemleriyle kazanmışlardı!...
Takıyyeyi siyasi literatürümüze sokan zihniyet; ilk takıyyesini davranışlarında yapmış; dostlarını düşman, düşmanlarını dost ilan etmekle yapmış ta haberimiz olmamış!...
Kavgalı oldukları “Yaygın basın”ın tamamı; oysa üç yıl önce “İnadına tayip” sloganını, “Mazlum Kasımpaşalı” tarifiyle bunları, desteklemişti!...
Sendikalar, bu “Mazlum Kasımpaşalı”ya destek vermişlerdi!..
Memurlar, bu 'mazlum erkeğe' oy vermişti!...
Sağcıdan da, solcudan da oy almışlardı!...
Yaygın Basın, Medya ve AB’nin desteği ile her kesimden oy almayı başarmışlardı!..
Kavgalı oldukları her yerden oy almış, barışık oldukları her yeri reddetmişlerdi!...
Müslümanlarla kavgaya tutuşurken, misyonerlerle barıştılar!...
Türk Milliyetçileriyle kavga ederken, Kürt Milliyetçileri ile barıştılar!...
Şehit Aileleri ile kavga ederken; PKK’lı cesetlerine resmi araçların görevlendirilmesini izleyerek TAYAD’la barıştılar!...
Millet; “İnadına tayip!” sloganıyla bir başbakan değil bir hükümdar seçmiş!...
Milletin emrinde, hizmetinde olması gerek bir kabine değil, “Dediğim dedik, çaldığım düdük.” diyen bir güç seçmiş!...
Seçilen de, seçildiği gün seçmenle kavgaya başladı!...
Karaoğlan’a kızan DSP’liden; Bahçeli’ye kızan MHP’liden; Hacı Erbakan’a kızan RP’liden; Bacı’ya kızan DYP’liden; Yılmaz’a kızan ANAP’lıdan oy almışlardı oysa!...
Türkiye de Özal’dan sonra ikinci Deprem Çadırı’nı kurmuşlardı!...
Bir yerlerden birilerine kızarak gelenlere; bir yerlere kızarak sadece tepki olsun diye verilen oylarla “İnadına tayip”; AKP Hükümeti olarak karşımıza çıkmıştı!...
Gelirin eşit dağılımını sağlayacaklardı!...
Başörtüsü meselesini halledeceklerdi!...
YÖK’ten, rektörlerden Başörtüsüne esas duruş alacaklardı!...
Yargının bağımsızlığını sağlayacaklardı!...
İstikrar sağlayarak akan kanı durduracaklardı!...
Bütün milletin -oy versin vermesin- beklentileri bunlardı…
Millet yanıldığını, çabuk anladı ama iş işten geçmişti!...
Milletin hadimi olacaklarını söyleyerek seçilenler, seçildikleri gün milletin hakimi kesilmişlerdi!...
Kavga ettikleri her yerle barışarak, oy aldıkları her kesimle kavgaya tutuştular!...
Olanlar karşısında millet şaşırdı benimse aklım karıştı!...
Ama atalar; “Bir musibet, bin nasihatten evladır.” Sözünü boşuna söylememişti…
2 Ekim 2005 Pazar günü, “Başkent Ankara Mitingi” ile birilerine kızan MHP’liler, “İnadına MHP” diyeceklerinin işaretini verdiler…
Aynı birkaç gün içinde “Yuva Kaçkını” Erkan Mumcu, Meclis’te kaçkınlardan oluşan bir grup kurdu…
-Allah (c.c.) gani gani rahmetler eylesin- Nermin Erbakan’ın cenaze töreninde Milli Görüşçüler’in nedameti; cami avlusundan sokaklara, meydanlara taşarak ciddi bir mesaj verdi…
Bundan üç yıl öncesine kadar, AKP’yi kurana kadar her yerde, her ortamda Erbakan’ın elini öperek ona kesin bir teslimiyet gösteren Recep Tayyip Erdoğan’ın taziye ziyeretinde Erbakan’ın elini öpmeyerek sadece tokalaşmasındaki böbürlenmeyi, taraflı tarafsız herkes izledi ve kızdı…
Yani taşlar, yeniden yerlerine oturmaya başladı…
Deprem çadırında deprem başladı yani…
Suni olarak oluşturulan bir siyasi depremle oluşan Deprem Çadırı, terk edilmeye başlandı…
“İnadına tayip” sloganıyla bu AKP çekilmezini başa geçiren Millet; AKP’yi de sandığa gömmeğe kararlı gibi görünmeye başladı…
İşte o gün –Deniz Baykal’ın söylemiyle- “Ne mutlu Türkiye Cumhuriyeti’ne…”
Veeeee “Ne mutlu Türk’üm diyene…”
TEVEKKELTÜ TAALALLAH
Selam, sevgi, dua…
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: