Cumartesi, Ekim 08, 2005

KURBAĞANIN GÖLÜ...


Taraf olduğumuzu, defaatle söylemiştik.
Bir daha tekraren konuya girmek zorundayım!...
12.Eyüp Sultan Kitap Ve Kültür Şenliğ'nin açılışında Sayın Başbakan; -elbette işi gereği- siyasete devam ettiler...
Etsinler!
Etmeliler!...
Ama Sayın Başbakan'ın; dününü, dün söylediklerini bu kadar kolayca inkar ederken birilerine karşı insafsızca saldırma hakkı da olmamalıdır!...
Sayın Başbakan; " AB ile müzakere sürecini ülkemizde hazmedemeyenler olabilir." diyorlar!...
Ama bunu söylerken yaklaşık 50 yıldır hazırlanmış bir senaryonun bir bölümü olan müzakere sürecinin başlatılmasında, İngilizin "Ayıyı vurmadan postunu soyamayız." yaklaşımını; yine Avrupanın "Türkiyeyi hazmetme sürecini" atlamaması, unutmaması, unutturmaması gerekirdi diye düşünüyorum!...
Devam ediyor Sayın Başbakan; "Ana muhalefet veya diğer marjinal gruplar.." diye bir tarif yapıyor.
Bu marjinal gruptan kastı, elbette 2 Ekim'de Tandoğan'da 350-400.000 kişiyi toplayabilen MHP'dir...
Başbakan "marjinal grup" diye tarif ederek ürküntüsünü saklamaya gayret etse de MHP; 2 Ekim'de Kurbağanın gölüne taş atmayı başarmıştır...
İkindi sıcağında vırraklamalarıyla kulakları sağır etmeye hazırlanan kurbağaların gölüne taş atılınca ses kesilmiştir...
Bunlar, yani sayın Başbakan ve avanesi; daha günümüzden 10 yıl evvel Erbakan Hoca'nın fikir havuzunda balık olarak sayılan kurbağa larvalarıdır!...
10 yıl önce diğer partileri Avrupa'ya garsonluk yapmakla suçlayan Başbakan ve kabine arkadaşları; şimdi Avrupa'ya şef garsonluk yapan ikindi sıcağında rehavetle vırraklayan kurbağalar durumundadırlar...
Marjinal diye adlandırmaya çalıştıkları MHP; en son barajda kalırken bile %10 sınırını zorlamış bir fikir partisidir...
Yarın sandık ortaya geldiğinde yarışın hangi partiler arasında olacağı da Başbakan'ın bu ürkmesinden belli olmuştur!...
Sayın Başbakan; MHP Genel Başkanı Dr.Devlet Bahçeli'nin "Mademki ben suçluyum o zaman Başbakan beni Yüce Divan'da yargılatsın.Yoksa biz iktidar olduğumuzda kendilerini Yüce Divan'da yargılatacağız." sözlerinden de ürktüğünü belli etti!...
"Biz siyasetin ne olduğunu çok iyi biliriz. Bu yola çıkarken, biz bunun bedelinin ne olduğunu bilerek çıktık." derken de sanki itirafta bulunuyor!...
Yüce Divan'a ve orada yargılanmaya zaten hazır olarak siyasete başladığını,kendisi söylüyor!...
Veya ben yanlış anlıyorum!...
Yanlış ta anlasam, doğru da anlasam; bir şeyi çok net biliyorum: yabancı servislerin de dayanılmaz desteği ile sadece "İnadına Tayyip" sloganıyla estirilen suni fırtınaya bizler, "İnadına MHP" diyemediğimiz için hem millete hem de kendimize zulmettik!...
Sayın Başbakan bilmeli ki; kurbağanın gölüne taş atarak seslerini kesen Dr.Devlet Bahçeli'nin ve MHP'nin arkasında; yarın seçim sath-ı mahalline girildiğinde "İnadına MHP.." diyebilecek en azından 1.000.000 bir milyon kanaat önderi olacaktır...
Bu fırtınaya da ne Tayyip, ne değişenler, ne de gelişen kurbağa larvalarının dayanması mümkün olmayacaktır...
Keser döner sap döner.Bir gün de hesap döner...
TEVEKKELTÜ TAALALLAH...
Selam, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN
http://maslan.blogspot.com
tokkali@mynet.com
tokkali_53@yahoo.com

Hiç yorum yok: