Cumartesi, Ekim 22, 2005

ARTIK KARŞI DEĞİLİM !...

Karşı değilim artık !...
Artık ne AB’ye karşıyım, ne de AB’ye karşı olanlara!...
Ne misyonerlere karşıyım, ne de papazın ekümenikliğine!...
Artık ne kiliseye karşıyım, ne de havraya…
Camilerimiz; mezhep taasubundan kurtarılıp cemaatler taasubuna merkezle haline getirilmişken bana ne havradan, bana ne kiliseden?!...
Siyasetimizin,hukukumuzun, eğitimimizin, dış politikamızın, emniyet güçlerimizin idareci atamalarının, neredeyse ordumuzun da bir kısmının cemaatlerin kontrolüne alındığı Türkiye’de neye ve niye karşı olayım ki!...
Nasılsa benim söylediklerimi,benden başka duyan yok!...
Nasılsa; ben ne dersem diyeyim takıyyeyi en geçerli siyaset olarak kabullenenler tarafından istedikleri gibi yorumlanıp, istedikleri gibi anlatılacak ve bize istedikleri gibi bühtanları etmeyi meşru sayacaklarına göre; neye ve niye karşı olayım?!...
Onlarca yıldır; ordumuzla dinimizi kavga ettirebilmek için olmadık seneryolar üretildi!...
Onlarca yıldır baş örtüsü adıyla kamufle edilen, tesettür denilen Libya kaynaklı ve tamamen siyasi bir ünüforma olan kıyafeti; engellemekle suçlayarak Ordumuzu dinsiz ilan edebilmek için, olmadık taklalar atıldı!...
Dindeki ihmalleri veya engellemeleri varmış gibi seneryolarla, milleti Orduyla ters düşürebilmek için olmadık entrikalar çevrildi!...
Kendini savunma hakkını kaybettiği için; çok namertçe saldırılarla Atatürk ile Din’i kavgalı hale getirdiler!...
Muhteşem Türk Atatürk’ü; Atatürkçülük adıyla piyasada arz-ı endam eden Atatürk hainleri ziyan ettirdiler!...
Bu memlekette Atatürk’ü sahipsizliğe mahkum ettiler!...
Şimdi de yıllara sari seneryoların başarısı sonunda AB resmi daire ve kuruluşlardan Atatürk’ün resimlerinin kaldırılmasını istiyor!...
Kemalizmin yasaklanmasını istiyor!...
Onların istemesine gerek yok ki zaten bizim hainlerimiz, AB'den çoook önceden Atatürk’le uğraşmaya başlamışlardı!...
Şimdi de yok olan yasalarımızla, YÖK’ü kavgaya tutuşturdular!..
Kavgacıların, hiç biri haklı değil…
Van’daki üniversitenin rektörü; üniversitesindeki cemaat yuvalanmasına izin vermediği ve direndiği için, ilahların kurbanı olarak seçildi!...
Bu rektörün savunulması lazımdı!...
Ama ne CHP tarafından ne de YÖK tarafından değil millet tarafından, halk tarafından savunulmalıydı!...
Her zaman olduğu gibi yine sistemi savunacağız derken, sistemin bir gözüne daha şiş sokuldu!...
Rektör’ün tevkif edilmesi, tevkif edilme sebebi, tevkif edilme yöntemi, hukuki sayılamayabilir!...
Ama YÖK’ün yasalara rağmen; tutuklu bir insanı –rektörde olsa- savunma şekli de çok hukuki değil!...
Yasalarla bu şekilde mücadele edilmez!...
Siyasetin tamamen güdümünde görülen bu adalet mekanizmasıyla, ne adil olarak yasa uygulanır, ne de adalet sağlanabilir…
Adalet Bakanlığı adındaki bakanlığın;kuruluş- işleyiş mantığına karşıyım ben!...
Tamamen bağımsız ve yansız olması gereken hakimlerin, savcıların atanmalarının; bir siyasi partinin seçilmişinden olan bir bakanca yapılmasının neresi, ne kadar adildir?...
Bir bakanın atadığı hakim veya savcı; bu bakanın veya bu bakanın kabine arkadaşının emirlerine ne kadar kafa tutabilir?...
Bu yanlı, Adalet Bakanı ile atanmış hakim-savcı arasındaki ahbap-çavuş ilişkisiyle, adalet ne kadar yansız sağlanabilir?...
Cemaatlerin üniversitesinde kök salmalarına izin vermediği için –ilahlarca- gözden çıkarılan ve başarılı bir senaryo ile cezaevine koyulan rektörün savunması da böyle yapılmamalıydı!...
Hükümeti, adalete müdahele etmekle suçlayan YÖK; aynı hataya kendi de düşmüştür!...
"Benim dediğimi yapan adil; benim dediğimi yapmayan adil değildir." gibi bir adaletsiz mantık olamaz!...
Bu davranışlarla; beni haksız olduklarını bildiğim kişileri savunmaya icbar edenlerle, ruz-i mahşerde görüşeceğim inşallah!...
Bunlara; bu dünyada da, ahrette de hakkımı asla helal etmeyeceğim…
Ve bu şartlarda ne ezenden ne de ezilenden yana değilim!...
Bu gereksiz yandaşlıktan Devletim zarar görüyor çünkü!...
Koca koca adamlar; ne devletlerinin ne de cemaatlerinin bu kutuplaşmadan zarar gördüğünün farkında değiller!...
Bu yüzden de ben artık; ezene de ezilene de karışmıyorum!...
Bu olay başlangıcı olmak kaydıyla, artık ben de bi-tarafım!...
Nasılsa ber taraf edilmek üzereyiz!...
Hiç değilse bi-taraf olduğum için ber-taraf edildim diyerek teselli bulabilmeliyim..
TEVEKKELTÜ TAALALLAH…
Selam, sevgi, dua
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: