Cumartesi, Aralık 03, 2005

İNADINA İZLİYORUM !...

Değişimleri, gelişimleri izliyorum!...
Değişenleri, gelişenleri izliyorum!...
İzledikçe de şaşırıyorum!...
1923-1938 arasındaki onbeş yıl hariç;teslimiyetçiliklerin, kamplaşmaların kader gibi algılandığı ülkemizde, değişenler-gelişenler yüzünden hep oluşturulan kamplaşmaları hatırlıyorum...
Dengeli olduğunu sonradan anladığımız dünyamızdaki; terazinin kefeleri arasındaki çekişmeden ne kadar nasiplendiğimizi hatırlıyorum !...
Yıllar yılı; bir yanda dünya için tehlikelerin başı olarak tarif edilen komünizm, diğer tarafta komünizme karşı direnme(!) dernekleri kuran ve kurduran kapitalizm...
Komünizmin temsilcisi C.C.C.B. ile kapitalizmin temsilcisi A.B.D. arasındaki dünyaya hakim olma mücadelesinde bizler de üzerimize düşen görevi, kamplara ayrışarak -maalesef- yaptık!...
Bu kamplaşmacıların en belirginleri; sağcılar ve solcular olduk!...
Sadece sağcı-solcu olarak kamplaşmakla kalsak iyiydi. Yaklaşık 15 yıl birbirimizi öldürdük!...
Hem binlerce kalifiye, yetişmiş gencimiz öldü hem de ülkemizin yılları -telafi edilemez biçimde- ziyan oldu!...
Bu kamplaşmaların çok sert olduğu yılları ve günleri hatırlıyorum.
Solcular, mevcut düzene karşıydı !...
Sosyal demokratlar, mevcut düzene karşıydı !...
Demokratik solcular da aynı!...
Devrimciler; hem Atatürkçü geçinir hem de düzene karşı silahlı eylemler yaparlardı !...
Sağcılar, düzene karşıydı!...
Ümmetçiler, düzene karşıydı !..
Akıncılar; sıkıştıklarında farz olan Cihad yerine, sünnet olan Hicret'i tercih etmelerine rağmen, düzene karşıydı !...
Ama bu karşı olanların tamamına yakını; düzenin kurucusunun Atatürk olduğunu bilirler ve -Akıncılar'la ümmetçiler hariç- Atatürkçü geçinirlerdi !...
Aradan -sert bir ihtilalle süslü- bir yirmi yıl geçti!...
Sağcılar da, solcular da, ümmetçiler de, akıncılar da, milli görüşçüler de hala var!...
Bu saydıklarımızın tamamına yakını; geçirdiğimiz yirmi yılda, Batı karşıtlığında emperyalizm düşmanlığında nerdeyse müştereklerdi !...
Aynı şahıslar, hala hayattalar.
Geçmiş yıllara sari müşterekliklerinde devamla, tamamına yakınında değişme söz konusu; tamamına yakınında gelişme söz konusu !...
Değişmede, gelişmede müştereği -bir daha- yakalayan bu zevatta bir müşterek görüntü daha var; şimdi tamamına yakını, emperyalizme karşı değil !...
Hatta yayılmacı, işgalci emperyalistlerin işbirlikçileri durumundalar !...
Sağcılar, hem ABD'ci hem de AB'ci...
Solcular; ABD ile barışık ve müthiş AB bayraktarları !...
Milli Görüşçüler; yıllarca AB sancaktarlığı yapan liberalleri bile solladılar AB'cilikte !...
Ümmetçiler; 'Dinler Arası Diyalog' adındaki din dışı bir tavır ve söylemle, haçlı dünyasıyla barışık ve acaip ateşli AB'ci...
Aynı zamanda ABD'nin mükemmel birer iç temsilcileri !...
Medenileşmekle, gelişmekle taklitçilik arasındaki farkı görmeyenler veya görmemekle görevli uzaktan kumandalı en-tellek-tüellerimiz de var!...
Onlar da hem AB'ci, hem de ABD'ci !...
Değişemeyen, taklitçileşemeyen tek grup olarak hala bu memlekette Ülkücüler var...
35 yıldır hiç değişmeden "Yüz milyonluk Milliyetçi Türkiye" iddiasından vaz geçmeyen tek siyasi kulvar olarak varlıklarını ve mücadelelerini sürdürüyorlar...
20 yıl önce hem Atatürkçü geçinip hem de düzenle savaşanlar; bugün düzenle savaştan vaz geçtiler!...
Avrupa(lı) Birliği ve ABD'nin istekleri doğrultusunda millete ters her şeye evet diyebiliyorlar!... ABD ve Avrupa(lı) Birliği istiyor diye Atatürk'ten -hiç düşünmeden ve direnmeden- vaz geçtiler...
Milli Görüşçüler, daha dün; "batı Uşaklığı,taklitçilik, avrupa garsonluğu" ile suçladıkları siyasetçileri unutturacak kadar "taklitçi, teslimiyetçi, batı uşağı, avrupa garsonları" oldular!...
"Amentü'de birliğimiz var." şeklindeki tariflerle, haçlı'ya yaklaştılar.
Dinler arası diyalog gibi dindışı bir uygulamayla kafaları bulandırmaya, dini sulandırmaya devam ediyorlar!...
Demek ki bu memlekette, yıllar yılı; sağcılıktan, solculuktan, ümmetçilikten, İslamcılıktan geçinenlerin -gizli- bir ittifakları varmış!...
Bu ittifaka hiç tevessül etmeyen Ülkücülere düşmanlıkları da bu -gizli- ittifaklarından kaynaklanıyormuş!...
Yani dün de bunlar arasında -gizli- bir ittifak varmış, bu gün de var !...
Dünün; fikir adamlarının, devrim savaşçılarının, enternasyonal marşlar söyleyenlerinin, DDKO'cularının buluşma adresi olan deprem çadırının, ittifak adresinin, adı da belli: AKP...
El birliği, güç birliği yaparak oluşturdukları deprem çadırına girmeyen ve girmediği gibi de hepsine karşı tek başına mücadele eden tek gücün adı da belli: MHP...
MHP'nin ve Ülkücü hareket'in bu esnemesiz duruşunun farkında olan milletin tavrında da pek değişme olduğu söylenemez...
"....cek, ....cak"larla, Allah adıyla siyaset yapmalarla, Sosyal adalet söylemleriyle, Ümmetçilik maskeleriyle oluşturulan Deprem çadırı'na; siyasi kredisi olmayan bir hükümet etme nasip oldu... Seçim yasalarının insafsızlığından yararlanarak tek başlarına iktidar oldular ama -asla- muktedir olamadılar!...
Bunun farkında olan milletin; MHP'ye olan inancı belki biraz sarsıldı ama yok olmadı...
AKP'nin ve değişme, dününü inkar etme eyleminde müttefik olanların tamamının MHP düşmanlığının sebebi de bu!...
Artık ne onların ne de MHP'liden başka hiç kimsenin "İnadına..." diye savunabilecekleri bir materyalleri kalmadı!...
Şimdi sadece Ülkücülerin; "İnadına MHP..." diyerek, meydanları doldurma zamanı geldi...
İnadına Devlet...
İnadına Cumhuriyet!...
İnadına Atatürk!...
İnadına "Türk Milleti" !...
Veeee... İnadına MHP !...
"Kahramanlık, ileriye atılıp bir daha dönmemektir.."
TEVEKKELTÜ A'LALLAH...
Selam, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN
http://maslan.blogspot.com
tokkali@mynet.com
tokkali_53@yahoo.com
tokkali_53@hotmail.com
tokkali@gmail.com

Hiç yorum yok: