Çarşamba, Ağustos 23, 2006

HADİ FARKI FARK EDELİM...

Yine aklımız karıştı, yine midemiz bulandı. Çıktığımız Kutlu Sefer'de araç kaptanımız değişince sanki araba tuttu bizi!...Artık midemiz bulanıyor...
Başbuğ Alparslan Türkeş'in, Muhteşem Türk Başbuğ Atatürk'ten devraldığı Türk Milliyetçiliği Siyaset Bayrağı; -Allah(c.c.)'ın izniyle dalgalandığı yüreklerden yere inmez de- sanki yarıya indirildi gibi!...
Önce Başbuğ Atatürk'ün; Bursa'da bir karışıklık üzerine yaptığı konuşmayı; sonra da "Karen Fogg Çocuğu" Memet Ali Birand'ın anlatımıyla, MHP Genel başkanı Dr. Devlet Bahçeli'nin Ülkücü gençlikten isteklerini, Allah rızası için bir an taraftarlık gözlüklerimizi çıkararak vicdanlarımızda mukayese edelim.
Farkı fark edenleri de sür'atle doğru safa davet ettiğimizi, tekrarlayalım.
.................
"Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir.
Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır.
Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir.
Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, "Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır" demeyecektir.
Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.
Polis gelecek, asıl suçluları bırakıp, suçlu diye onu yakalayacaktır.
Genç, "Polis henüz devrim ve cumhuriyetin polisi değildir" diye düşünecek, ama hiç bir zaman yalvarmayacaktır.
Mahkeme onu yargılayacaktır.
Yine düşünecek, "demek adalet örgütünü de düzeltmek, yönetim biçimine göre düzenlemek gerek"
Onu hapse atacaklar.
Yasal yollarla karşı çıkışlarda bulunmakla birlikte bana, başbakana ve meclise telgraflar yağdırıp, haksız ve suçsuz olduğu için salıverilmesine çalışılmasını, kayrılmasını istemeyecek.
Diyecek ki, 'Ben inanç ve kanaatimin gereğini yaptım. Araya girişimde ve eylemimde haklıyım. Eğer buraya haksız olarak gelmişsem, bu haksızlığı ortaya koyan neden ve etkenleri düzeltmek de benim görevimdir.'
İşte benim anladığım Türk Genci
ve
Türk Gençliği!"

M.Kemal Atatürk 1933 Bursa
...........................
Şimdi de mehmet Ali BİRAND'ın çok methettiği, MHP Genel Başkanı Dr.Devlet Bahçeli'nin; Türk Milletinin sigortası veolaylar karşısındaki tavrının adı olan Ülkücü gençlik'ten beklentilerini ve isteklerini görelim:
...........................
Mehmet Ali BİRAND
Bahçeli’nin devlet adamlığı

MHP lideri’nin, Ülkücülerle ilgili söyledikleri son yılların en sorumlu tutumlarından biridir. Bahçeli, kendi inançları ve politikalarından hiçbir ödün vermeden tavrını belirledi:”Ülkücülerin sokakta işi yok”.
MHP lideri Devlet Bahçeli’nin Milliyet Ankara temsilcisi Fikrat Bila ile söyleşi sırasında yaptığı tarihi açıklamalar, Türkiye’nin önünü açtı. Kaza bulutları dağıldı. Devlet Bahçeli de bir Devlet adamı olduğunu tekrar gösterdi.

İstese tam aksini yapabilirdi.Eminim kendisine bu yönde telkinler gelmiştir.“Başkanım, bırakalım bu vatansever gençler ülkeye sahip çıksınlar. Hem oy potansiyelimiz artar, hem de ülkücüler güçlenirler” demişlerdir.Oysa Bahçeli, tersini yaptı.
Çok net bir mesaj verdi:“... Milliyetçi Ülkücü gençlik, hiçbir şart altında sokakta, çatışma-kavga ortamında bulunmamalıdır. 21.yüzyılın ilk çeyreğinde Cumhuriyet’in 100. yıldönümünü lider bir ülke olarak kutlama arzusu taşıyan bu gençlik, eline silah değil bilgisayar almalıdır. İhtiyacı mermi değil bilgidir...”Bahçeli bunun yerine “Ülkücüler duyarlıklarını göstermişlerdir” demekle yetince, kendi taraftarlarından alkış, hatta oy bile kazanabilirdi, ancak Türkiye önümüzdeki yılları yine kavga ve kanlı gösterilerle geçirirdi. İstikrar ve toplum barışı bozulurdu. Yabancı yatırım korkup kaçar, ekonomi tepetaklar gider, Avrupa ile müzakerelere başlayarak sıçramaya hazırlanan bu ülke, tekrar karanlıklara gömülebilirdi.
Devlet Bahçeli kısa vadeli düşünmedi, işin kolayına kaçmadı. Tam aksine uzun vadeli düşündü ve işin zorunu seçti. Ancak bu tutumuyla, hem partisini gelecekteki iktidarlara ortak olabilecek konuma soktu, hem de Ülkücülere, ilerde daha iyi anlayıp değerlendirebilecekleri yeni bir yön gösterdi.
BAHÇELİ, TÜRKİYE’Yİ VE DÜNYAYI İYİ OKUDU Devlet Bahçeli bu tutumuyla, hem Türk kamuoyunu, hem de Uluslararası koşulları çok iyi okuduğunu da gösterdi.
Bahçeli, Türk kamuoyunun eskiye dönmek istemediğini, kavga ve kana tepki duyduğunu, Avrupaya giderken bunu engelleyecek gelişmelere ters bakacağını, aynı şekilde, Uluslararası koşulların Türkiye gibi bir ülkede iç çatışmaya izin vermeyeceğini gayet iyi gördü.
ÜLKÜCÜLERİ TUZAĞA DÜŞMEKTEN KURTARDI. MHP’nin kavgacı, Ülkücülerin de sokakları karıştıran, farklı düşünenleri linç eden bir imajla hiçbir yere gidemeyeceğini gösterdi.Ülkücü gençler, Devlet Bahçeli’ye teşekkür etmelilerdir. Başkanları, onları çok büyük bir tuzağa düşmekten kurtarmıştır. Bahçeli’nin gösterdiği “Sizden farklı düşünenlerle, sokakta kavga ederek değil, fikrinizle mücadele edin” yaklaşımı, Ülkücü örgütlenmeyi ilerde birgün yok olma tehlikesinden kurtarmıştır.
Ülkücü gençler belki bugün Bahçeli’ye kızmış olabilirler, ancak MHP liderinin yapmaya çalıştığı “ince ayarı” uyguladıkları taktirde, kısa bir süre sonra MHP’nin kolluk gücü gibi görünmekten çıkacak ve ciddiye alınan, fikirleri dinlenen bir sivil toplum örgütü konumuna girecektir. Bu da Ülkücü hareketin şiddet-kavga-korku kıskacından kurtuluşu olacaktır.
BAHÇELİ OLMASA, AB GECİKİRDİ Devlet Bahçeli, 2002’ye kadar süren üçlü koalisyon (ANAP-MHP-DSP) sırasında da, buna benzer Devlet adamlığı sergilemişti.
Unutanlara hatırlatmak isterim.Bahçeli, partisindeki heyecanları dengelemese, aşırı uçları kontrol altında tutmasa ve devletin uzun vadeli çıkarlarını, parti politikalarının önüne geçirmese, Türkiye o dönemde AB ile ilgili en hayati uyum yasalarını çıkaramazdı. Ne Kürtçe yayın-eğitim ne de idam cezasının kaldırılması...
Bahçeli istese öyle bir muhalefet yapar, Ülkücüleri öylesine sokağa indirirdi ki, o yasalar TBMM’den geçemezdi.MHP lideri, bütün bu yaklaşımları da partisinin politikalarından ödün vermeden gerçekleştiriyor. Günün koşullarını iyi görüyor, uzun vadeli düşünüyor. Bu şekilde MHP’yi, içine düşebileceği marjinal, sesini ve gücünü sokak şiddetinden alan bir parti olmaktan kurtarıyor.
MHP, Ülkücüleriyle birlikte, “korkulan, aşırı görüşlere sahip bir parti” değil, sistemle uyumlu, Avrupa Birliği ile müzakere sürecinde gerektiğinde iktidar olabilecek bir parti konumuna giriyor.
Unutmayalım ki, temel özgürlüklere saygı göstermeyen, şiddet kullananların önümüzdeki dönemde şansları olmayacaktır...* * *Posta Gazetesi 19/04/2005

Başka bir söze gerek var mıdır bilmem...
Dr.Devlet Bahçeli; Ülkücü Hareket'i, mukaddesleri uğruna mücadeleden menetmiştir...
Bayrağımıza saldırıların yapıldığı günlerde; bizzat benim Teşkilat genel başkanımızla yaptığım konuşmalar ve bunları duyunca Genel başkan Devlet Bahçeli'nin bana söylediklerini de gerekirse anlatırım...
Böylece belki de hor görülen "kahvecilik"ten, millet adına korkaklık makamı(!)na terfi edebilirim...
TEVEKKELTÜ A'LALLAH
Selam, sevgi, dua
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: