Perşembe, Ağustos 31, 2006

TESLİM Mİ OLDUK ?!...

Günlerdir hatta aylardır Genel Kurmay Başkanlığı; Yaygın Basın'ın, "Dolma Kalemler"in en fazla konuştuğu-yazdığı konu oldu...
Bu konuya bir kere de ben müdahil olmak istiyorum.
Yıllardır içgüdümüzle, kendi kendimize bir yöntem geliştirmiş ve bu yöntemi de -ısrarla- elimizin, gücümüzün, nazımızın geçtiği bütün çevrelere kabul ettirmeye çalışmıştık...
Artık alenen ihanet edenlerin, şer güçlerinin, Yaygın Basın'ın, "Dolma Kalemler"in, uzaktan kumandalı siyasilerin, rüzgar gülü tarifli aydıncıkların ağız birliği ile saldırdıkları kurum veya kişilere inadına sahiplenmekti bu yöntemimiz...
Veya yukarıda saydığımız uzaktan kumandalıların, siyasi topaçların savundukları kurum veya kişilere de saldırmaktı...
Anadolu'da "Gelen gideni aratır." diye bir söylem vardır. Dikkat edilirse bu söylem, maraba zihniyetlilerin, kendilerini yönetilmeye mecbur hissedenlerin yani akılları ve düşünceleri işgale uğramışların kullandığı bir deyim olmuştur hep...
Buradan hareketle Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin "asli unsurlar"ından biri olarak, bir Türk olarak yeni Genel Kurmay Başkanımız'ın önce görevini kutluyor sonra da O'na seslenmek istiyorum.
Sayın Genel Kurmay Başkanım!
Sayın Büyükanıt Paşaam! Allahınızı severseniz, gideni aratın!...
Silaha sarılmadıkları sürece bölücülere bir şey denmemesi gerektiğini, şuuraltına yerleştirmeye çalışan teslimiyetçiler yüzünden; -nerdeyse- bölünmeyi, terörün bitiş sebebi olarak algılamaya başladık!...
Biz, Türk Milleti olarak yaklaşık 1500 senedir bu coğrafyada değil miyiz? Bu 1500 senenin yaklaşık tamamında bu coğrafyayı şekillendiren, yönlendiren hatta yöneten biz değil miyiz?
Tarihin ve dünyanın en büyük imparatorluğunu, en uzun sayılabilecek yüzyıllarca bu coğrafyada biz kurmamış mıydık?
Ya tarih ve tarihçiler yalancı, ya da biz o ırkın ahfadı değiliz!...
İslam'la teşerrüf ettikten sonra yüzlerce yıl sayısız Haçlı Seferi'ni, -İslam adına- tek başımıza biz göyüslemedik mi?
Son Kurtuluş Savaşımız'da; Muhteşem Türk Atatürk, üzerimize saldıran "Yedi Düvel"in adını Haçlılar olarak açıklamadı mı?...
Yüzlerce hatta nerdeyse 1000 yıldır Haçlı'nın birinci dereceden düşmanı ve önünde tek engelleyici güç olan bize ne oldu?...
Dünyanın en imanlı ordusu, nerdeyse "Allahsız" tarifi aldı!
Ne oldu ki yüzlerce yıllık "Su uyur düşman uyumaz." tarifli düşmanımızla, Haçlı ile ittifak içine girmeye çalışıyoruz!...
Çalışıyoruz derken Milletin asla böyle bir düşüncesi yoktur ama din adıyla, dindarlık adıyla, mazlum Müslümanların hakkını koruyacakları vaatleriyle iş başına gelen, takıyyeci teslimiyetçiler; milletimize, Devletimize bu yaftayı takmak üzereler!...
Sayın Paşam;
Sayın Büyükanıt Paşam; bütün "Dolma Kalemler", şer güçleri ağız birliği ile size saldırınca mümtaz bir Türk Evladı olduğunuz belli olmuştu!...
Gücümüzün yettiğince size destek vermeye çalışmıştık. Şükürler olsun "Gelen gideni aratır." endişesindeki, içleri çıfıt çarşısı olan kaypaklara, "Dolma Kalemler"e, uzaktan kumandalı siyasi geçinenlere inat görevinizdesiniz...
Allah aşkına gideni aratın!...
Dünyanın tek terörist devleti İsrail'in iki askerinin kaçırılmasını bahane ederek yaptıklarına karşılık, nerdeyse her gün üçer-beşer şehit verdiğimiz evlatlarımızın intikamını alın!... Bu alçak bölücülere gideni aratın Allah aşkına!...
Mehmetçiğimiz'in; adını kısaltarak aldığı Hz.Muhammed(s.a.v.) Efendimizin ve İslamın ve Türk'ün düşmanı Haçlı ile birlikte, İsraile fedailiğe gitmesine izin vermeyin!...
Lübnan'da ne işimiz var bizim!...
Biz can ve mal güvenlğimizi koruyabiliyor muyuz?
Artık emniyet müdürlerimizin evlerine hırsız girmiyor mu? Cezaevinin bahçesinde Cezaevi Müdürünün evine hırsız girmiyor mu?
Kolluk güçlerimizin, Güvenlik Güçlerimiz'in Güneydoğu'da can güvenlikleri ciddi tehdit altında değil mi?...
Bölücüler; müttefikimiz ABD ve "Dolma Kalemler"in hayali cennetleri AB'nin desteği ile şımarmıyor mu?
Artık bu ukalalaşan, şımarmaktan öteye giden, Bayrağımız'a el atmak küstahlığını bile gösterebilen bu adilere hadlerini bildirin!...
Gideni aratın Allah aşkına!...Demokrat kalın, Cumhuriyetimiz'in, Üniter Devletimiz'in en sadık savunucusu olarak görvinize devam edin ama, siyaseti Millete bırakın. Mesleği ölürse şehit, kalırsa gazi ve kahraman olmak olan askerimizin ne işi var siyasetle?...
Lübnan'daki, Filistin'deki haksızlığa uğrayan insanlara her türlü insani desteği elbette verelim. Haçlı'nın onlara daha fazla zulmetmelerine -gücümüz kadar- itiraz edelim. Ama Lübnan'da Mehmetçiğin ne işi var?...
Önümüzdeki günlerde aceleye getirilerek, Milletten saklanarak Meclise getirilecek olan bu konuyu, AKP'liler çıkaracaklar gibi... AKP teslim olmuş diye; Recep Tayyip Erdoğan, birinci dereceden danışmanı Zapsu'nun tarifiyle "Foseptik deliğine süpürülecek" diye Millet'te mi teslim oldu sanıyorlar?
Yoksa Millet'in haberi olmadan Devletimiz teslim mi oldu?
Tarihte bu coğrafyaya şekil verecek savaşları, hep biz yapardık. Şimdi "Dünyanın Dibi" sayılan bu coğrafyadaki şekillenmeyi de Haçlı mı yapacak? Ve biz, yüzlerce yıllık Düşmanımızın burnumuzun dibine geldiğini, sıraya aldıkları Devletler arasında bizim de olduğumuzu ne zaman fark edeceğiz? Bu sıraya alınmışlığı, Milletin bilmediğini mi sanıyorlar?...
Paşam;
Hemen hemen her yerinden arıza sesleri gelmeye başlayan Devletimizin, iyi yönetilmediği aşikar. Şehirlerde de, kırsalda da can ve mal güvenliğimiz kalmadı. Esnafın, yarına yönelik hayali ve hedefi kalmadı. İşçi ve memurumuzun tamamının emeklilik endişeleri var. Herkes günü kotarmak peşine düştü. Üstüne üstlük bir de şuuraltlarına bir Haçlı korkusu pompalanıyor!...
Allahınızı severseniz, Muhteşem Türk Atatürk'ten miras aldığınız Makamınıza sahip çıkarak Devletin en önemli kurumunun hala diri ve ayakta olduğunu ispat edin. Gideni aratın Allah aşkına!...
Milli hafıza da iz bırakın Paşam... "Bağımsızlık karakterimdir." "Mevzu vatansa gerisi teferruattır." diyen Atatürk'ün emeklerinin zayi edilmesine izin vermeyin.
Şer güçlerinin, uzaktan kumandalıların, siyasi topaçların, "Dolma Kalemler"in ağız birliği ile sizden korkuları yüzünden görevinizi engellemeye çalışmalarından, sizin bu Millet ve Devlet'e çok lazım olduğunuza inanıyoruz. Bunu ispat edin.
Gideni aratın Allah aşkına!...
Tekrarlayarak soracağım:
Paşam, Yoksa teslim mi olduk?...
TEVEKKELTÜ A'LALLAH
Selam, sevgi, dua
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: