Cumartesi, Ağustos 19, 2006

"MEYDAN" IM...

"Ok atılır kal'asından
Hakk saklasın belasından
Köroğlu'nun narasından
MEYDAN gümbür gümbürlenir.." Köroğlu

Her birinin varlığı ile ayrı-ayrı müftehir olduğum,
Çok Muhterem Yiğit Ülküdaşlarım;
"MEYDAN"ımızda bizleri buluşturan Rabbim'e şükrederek başlamak isterim...

Sizlerle, daha önce de arzettiğim bir kıssa ile selamlaşmak isterim:
Koca Yavuz Sultan Selim Han, makamına oturur.
Kendisine mesai arkadaşları seçecektir elbette. En yakın mesai arkadaşı olması gereken Sadaret makamı, yani günümüzün Başbakanlık makamı boştur.
Fısıltı ile, toplanacak ilk divanda Sadrazam atayacağını duyurur. Bütün paşaların hayallerini artık sadrazamlık süslemektedir.
Paşaların tamamına yakını Enderun mezunu yani akademisyendir, mekteplidir. Sadece Piri Mehmet Paşa; serhadden serhadde atılarak, bilek ve iman gücüyle paşadır...
Bilinen divan günü, bütün paşalar; Divan saatinden saatlerce önce Divan salonu'na koşarak Padişaha yakın bir sandalye kaparlar.
Piri Mehmet gazi ise; Divan'a bir-kaç dakika kala gelerek, kapıya çok yakın bir iskemleye çöker. Bütün koltuklar, Sadrazamlık hülyasındaki Enderunlu Paşalar tarafından doldurulmuştur çünkü...
Koca Yavuz, Divan'a gelir...
Selam-sabah, hoş-beşten sonra Divan'ı açar...
Teamül gereği, bir kararını açıklayarak meşvereti başlatır.
- Paşalar! Bir karara vardım ne dersüz? Diye Divan'ı ve meşvereti başlatır...
Bütün Paşaların hayalinde Yavuz'a hoş görünerek Sadrazam makamını kapmak vardır...
- Falan Paşa, ne dersün? Şeklinde ve sırayla bütün paşalara yöneltilen soruya:
-Muvafıktır Hünkarım!...
- Çok muvafıktır Hünkarım!...
- Siz yeryüzünde Allah'ın sayesisiniz! Yanlış yapar mısınız haşa! Muvafıktır Hünkarım... şeklinde veya benzer cevaplar alınır.
Sıra, kapının eşiğinde kalan Piri Mehmet Gazi'ye gelir.
- Bre Piri Paşa, sen ne dersün? sorusuna:
- Külliyen yanlıştır Hünkarım!... şeklindeki erkek sesli cevapla, Divan'a sanki bomba düşer!...
Divan'da çıt çıkmamaktadır!. Paşaların heyecanlı soluklanışları bile kös gibi seslenmektedir!.
Yavuz, bütün gazabıyla kükrer:
- Bre Piri! Bizden korkmaz mısın? Bilmez misin biz kelle alırız?
Cevapta aynı kükreyiş ve tonlamayladır:
- Haşa Hünkarım! Yüreğimizi Allah korkusu öylesine kaplamıştır ki, başka bir korkuya asla yer yoktur....
Veeeeee....
Piri Mehmet Paşa, Koca Yavuz'un Sadrazamıdır...
.........
Yıllarca; Teşkilatlarımız, iri olsun diri kalsın diye çırpınıp durduk...
Sadece bu düşünce ve Piri Mehmet Paşa imanıyla, doğru zemin ve zamanlarda teşkilat Yöneticilerimizi lisan-ı münasiple uyarmaya çalıştık...
"Külliyen yanlıştır Hünkarım!..." cevabının tarihe ve geçmişimize kattığı lezzeti, şerefi asla unutmadan hareket ettik ama olmadı!...
Ya duyulmadık, ya da duyulup kaale alınmadık!...
Kaale alınmadık diye, elbette susamazdık!...
Susmadık inşaaallah susmayacağız da!...
............
Hiç kimseyle, şahsi bir kırgınlığımız yoktur. Olmayacak ta...
Ama "Taraftarlık ile Ülküdaşlık" arasındaki farkı ve muhteşem farkı anlatana kadar konuşmaya yazmaya devam edeceğiz...
Eğer bu mücadelemiz, birilerine ikbal sağlayacaksa -ki sağlasın diye varız- Taraftar ile Ülküdaş arasındaki farkı, fark edenlere ikbal sağlasın diye uğraşacağız...
Ülkücünün olmadığı, ülkücünün dışlandığı bir parti, Ülkücü olamaz...Ülkücünün Ülküdaşından vaz geçmek gibi bir lüksü, asla olamaz...
Milliyetçilik te hiç kimseye babasından miras kalan bir ideoloji değildir...
Milliyetçilik; bir iç dürtüdür, bir reflekstir, olaylar karşısında bir tavır koyuştur...
Milliyetçilik, hiç bir partinin tekelinde de değildir.
Ama Ülkücünün, olmazsa olmaz adresi MHP'dir...
............
Son yüzyılın iki Başbuğundan ikincisi olan Başbuğ Türkeş'in; liderliğine taraftarlarının şakşaklamalarıyla talip olduğunu zannedenlere; "Külliyen yanlıştır Hünkarım!" mantığıyla hep kafa tuttuk!... Genel başkanlığın beraberinde liderlik getiremeyeceğini, söyleyip durduk... Eğer böyle olsaydı, -kısa süreli de olsa- Partiye genel başkanlık yapmış insanların da lider olmaları gerekmez miydi?
Bu itirazımızdan, bu kafa tutuşumuzdan vaz geçmedik, geçemeyiz de...
Son Başbuğ'dan Ülkücülere miras kalan MHP'nin yanlış yönetildiği kanaati taşıyanlardanım...
Mevcut genel başkan'ın siyasetlerini, tasvip etmeyen Ülkücülerdenim.
Bu yüzden de değişsin diye uğraşanlardanım...
.........
Asla kimseci değilim!...
Asla taraftar olmayacağım...
Yol Arkadaşlığı tarifini de kabullenmeyenlerdenim...
Bana; Ülkücülüğüm, Türkeşçiliğim, Turancılığım fazlasıyla yetiyor ve de inanılmaz bir zevk ve onur veriyor...
Gerisi Allah(c.c.)'ın nasibine, takdirine ve zamana kalmıştır...
TEVEKKELTÜ A'LALLAH
Selam, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN
http://maslan.blogspot.com

Hiç yorum yok: