Çarşamba, Ağustos 09, 2006

YOL ARKADAŞLARI'NA !...

"Bu konuya kulak veriniz. Bu sözlerimi dikkatle takip ediniz. Önümüzdeki zorlu dönemde; Sadece cılız bir ideolojik destek, gelişmeleri hariçten seyretmek, geçmişte kalan anılarla yetinmek, söylenenlere sorgulamadan inanmak, yalnızca heyecandan ibaret bir katkı, akıl ve sağduyudan uzak bir serüven arayışı, gelecek kaygısı taşımadan mevcutla oyalanmak, hiçbir katkı sağlamadan yıkıcı eleştiri, çağı ve hayatı dikkate almadan yerinde saymak, milli menfaatleri göz ardı eden şahsi ikbal beklentileri asla ve asla geçerli olmayacaktır. Bunlar benim iktidara giden yol haritamın ilkeleridir. Ben bu ilkelerimle milletimi kucaklamak üzere yola çıkıyorum. Sizleri de uyarma, uyandırma, inandırma, ikna etme ve iktidara taşıma görevinde bana yol arkadaşı olmaya çağırıyorum. Ve şimdi, hepinize soruyorum. Yol arkadaşım olmaya hazır mısınız? "
MHP Genel Başkanı Dr. Devlet Bahçeli'nin, son Erciyes Kurultayında söylediği bu sözlerini, en az otuz kere okudum!...
Yanlış anlıyorum! Olamaz dedim!...
Maalesef yanlış anlamıyordum, yanlış anlamıyorum ve kimse de yanlış anlamayacak!... Kelime kelime, cümle cümle irdeleyerek anlamaya ve hazmetmeye çalışalım.
"Sadece cılız bir ideolojik destek..." Nedir bu cılız ideoloji? Bu cılız ideolojik desteği verecekler kimler?
MHP'nin Ülkücülük ön kimliği ile başlamış; yakın hedefi 100 milyonluk Milliyetçi Türkiye, uzak hedefi Turan olan ve bu hedefe varmak için rehberi Kur'an olan ideolojisi mi cılızdır? Yoksa bu mukaddes, mensubu olan her Ülkücüye kimlik ve taşınması çok ağır mes'uliyetler yükleyen Ülküdaşlık Kavramı'nın altında ezilenler mi cılızdır?...
"gelişmeleri hariçten seyretmek, geçmişte kalan anılarla yetinmek"; herkes ama herkes, ülkücü olsun olmasın herkes Allah rızası için hafızalarını yoklasın. Gelişmeleri hariçten seyretmek tarifini, Ülkücü harekete ve MHP'ye kim yapıştırmıştır? Uyum yasalarını, doyum yasalarını, Türkistanlı kardeşlerimize zulmedenlere madalyalar verme işlemlerini, kim yapmıştır, yaptırmıştır? Türk Milleti'nin refleksinin adı olan Ülkücülüğü, gelişen bütün olayları seyretmek üzere kapalı trübünlere kim çıkarmıştır?
Devam edelim; "...geçmişte kalan anılarla yetinmek" cümle düşüklüğünü, ifade yanlışlığını görmezden gelelim. Anılar dendiği zaman zaten geçmişte yaşananlar olduğunun ifade edildiğini hatırlatmayalım. Ama insan, yaşamışsa; insanca, kahramanca,Ülkücüce, cesurca, savaşarak yaşamışsa; kan göllerinden, ateş çemberlerinden, idam sehpalarından dönmeyi başararak kahramanlaşıp gazi olmuşsa anıları olmayacak mıdır? Anıları olmayanların, anı sahiplerini gazileri baştacı etmeleri gerekirken -sadece anısızlığından- kıskançlıkları ve hasetleri yüzünden tenkit etmelerinin insafı mı vardır? Yoksa söylemeye hicap ettiğimiz tarifte midirler?
Devam edelim; "söylenenlere sorgulamadan inanmak, yalnızca heyecandan ibaret bir katkı, akıl ve sağduyudan uzak bir serüven arayışı, gelecek kaygısı taşımadan mevcutla oyalanmak, hiçbir katkı sağlamadan yıkıcı eleştiri, çağı ve hayatı dikkate almadan yerinde saymak" söylenenlere sorgulamadan inanmak, heyecanlı yüreklerin heyecanından korkmak, korkaklığın adını akıl ve sağduyu ile kamufle etmek, milli meselelere Türkçe tavır koymanın adını, serüven arayışı koyan kimdir? İki ileri bir geri olarak tarif edilen mehter yürüyüşünü bile yavaş sayan Ülkücülere inat, hareketi yerinde saydırmayı bile beceremeyerek gerilere, gerilere düşüren kimdir? Çağı ve hayatı dikkate aldığı için diğer sağcı geçinen partilerin tamamından sessiz, tamamından duyarsız ve hareketsiz duran kimdir?
Devam edelim; "...milli menfaatleri göz ardı eden şahsi ikbal beklentileri asla ve asla geçerli olmayacaktır." Allah allah!... Allah rızasından başka bir şey düşünmemiş, milli meseleler için gerkirse ölüp öldürmeye talip olmuş ve asla siyaset düşünmemiş Ülkü Devleri, bizlerden habersiz ikbal peşine mi düştüler? Sadece tutuklandığı için adaylıkları bu Genel Başkanca veto edilen Ülküdaşlarımız Devlet Bahçeli'den habersiz aday falan mı oldular? Yoksa Ülkücülükten geçinerek yaptıkları ayyuka çıkan yol arkadaşlarıyla, ülkücüleri karıştırdı mı Genel Başkan? Keşke hem de binlerce keşke "şahsi ikbal beklentileri asla geçerli" olmasa!... Ülkücülerin en büyük şikayetleri bu ve böyle ikbal peşinde saatlerce iz sürenler değil midir?...
Sona yaklaştık. Devam edelim; "Ben bu ilkelerimle milletimi kucaklamak üzere yola çıkıyorum. Sizleri de uyarma, uyandırma, inandırma, ikna etme ve iktidara taşıma görevinde bana yol arkadaşı olmaya çağırıyorum." Atı alan Üsküdar'ı geçmiş, uyumlarla-doyumlarla altı üstüne getirilmeye başlanmış yasalarla eşkiya ve bölücüler evlerimizin önüne kadar gelmiş ve bütün bunları balkondan seyreden Genel Başkan, yola çıkıyor!... Uğurlar ola. Rast gele!...
Allah(c.c.) yolunu bahtını açık ede... Büyük Türk Milleti'de zaten bu yolcunun yola çıkmasını bekliyor!...
Gün ola harman ola!...
Ve son sözler; "Ve şimdi, hepinize soruyorum. Yol arkadaşım olmaya hazır mısınız?" hepinizden kastedilen, Erciyeste hasret gidermek için buluşan onbinlerce Ülkücü!...
Kürsünün etrafındaki birkaç yüz kişinin "Hazırız!" şeklindeki bağırmasıyla, kervan yola koyuldu zannediliyor demek ki....
Sayın Genel Başkan; Erciyes'te çadırlarda, onbinlerce Ülkücünün neler konuştuğundan haberiniz var mı Allah aşkına?...
Sayın Genel Başkan; kim ne der bilmem ama, hayatını Ülkücü olarak yaşamış, hayatını MHP propogandisti olarak geçirmiş ve sülalesinde bir tek MHP'li olmayan kimsesi olamayan birisi olarak diyorum ki; "Beni Ülküdaş olarak görmeyenlerle asla işim olamaz. Ve beni yarı yolda bırakacaklarla da yola falan çıkmam. Çünkü yoldaşını bırakıp dönenleri bizler, 40 yıl önceden sokak kaltaklarına değişmişiz..."
Erciyees'te çadırlarda bunlar konuşuluyordu. Ben açıkça söylüyorum!...
"Ne mozaiği ulan?!.." diye kükreyen sese karşılık, mozaikten daha cılız ve Türkiyeli tarifine çok benzeyen "Çiçek bahçesi"nden millet tarifi çıkarmaya çalışanların, yollarında tipiler var, kasırgalar var!... O çiçekler, bu tipi ve kasırgalara dayanamazlar!...
"Renkli mermerin farklı renkleri" olan ve "Ne mutlu Türk'üm diyene" diyenler, yolların sonunda sizi bekleyecektir...
"Yol Arkadaşlarınız"la yolunuz açık olsun. Arkanıza sakın bakmayın. En azından beni göremeyeceksiniz. Ve 40 yıldır MHP'liliklerini madalya gibi taşıyan sülalemi de göremeyeceksiniz. Benim gücüm ancak bu kadarına yetiyor. Gerisini de Ülküdaşlarım tamamlayacaktır...
Sizin anılarınız olmayabilir! Veya olan anılarınızdan utanabilirsiniz!...
Ama bizim anılarımız; dostluk yüklüdür, Ülküdaşlıkla beslidir, Türkeşçilikle süslüdür. Madalyamızdır! Şerefimizdir ve haysiyetimizdir. Bu değerleri, sizden almadığımız için size de bağışlamayız izninizle!...
TANRI TÜRK'Ü KORUSUN...
TEVEKKELTÜ A'LALLAH
Selam, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN
http/maslan.blogspot.com
tokkali@gmail.com
tokkali_53@yahoo.com

Hiç yorum yok: