Perşembe, Mart 08, 2007

ÜLKÜCÜLER'E...-2-

Ülkücüler hakkında herkes bir şeyler yazdı, herkes birşeyler söyledi...Ülkücülerden herkes kafasına göre bir şeyler bekledi, bir şeyler istedi...
Ben de; Türk Milliyetçiliğini, siyasi hayata kazandıran ve sancağı altına topladığı Türk Milliyetçilerini -kimseye fark ettirmeden ve kimseyi incitmeden- Ülkücüleştiren otoritenin, Son Başbuğ'un ağzından nakledeceğim özdeyişlerle Ülkücülere seslenmeye niyetlendim...
"Ülkücü kimdir?
Ben'i aşarak 'Biz'i hisseden, 'Biz' diyerek nefsini kör kuyulara çıkmamak üzere atandır.Dağlarıyla, taşlarıyla, ırmaklarıyla, yollarıyla bir kara parçasını vatan yapandır. Haksızlık karşısında susmayan, davasından taviz vermeyen; korkaklığı, pısırıklığı, nemelazımcılığı lügatinden atıp çıkarandır.Hürriyet kavgasında kırk yiğitin başında Kürşad; il derleyip vatan kuran İlteriş; bilgelikte Tonyukuk, Akşemseddin; Malazgirt Ovası'nda ak kefen içinde Alparslan'dır. Bir Bozkurt silkinişiyle esaret zincirini kırandır.Ülkücü budur,Ülkücü budur,Bunun dışındakiler külli yalandır." Alparslan Türkeş
Bu tarifi, tarık Tavadoğlu'nun Son Başbuğ'la ilgili yazı dizisinden aldım. Ülküdaşlarımla, Gönüldaşlarımla, Dostlarımla paylaşmak istedim...
Yine Son Başbuğ'un tarifiyle Ülkücünün Bayrak olarak görüldüğünü, hatırladım...Son Başbuğ'un "Ülkücü bir bayraktır.Bayrağı yere düşürmeyin. Lekelemeyin.." şeklindeki tarif ve öğüdünü hatırladım..."Dalından kopan yaprağın akıbetini rüzgar tayin eder." Öğütleri de Son Başbuğ'dan mirastır...
Bunları hatırlayıp hatırlattıktan sonra daha ne söylenebilir bilemiyorum!...
Devlet olarak darda; millet olarak zorda olduğumuz talihsiz bir süreç yaşıyoruz...Bu talihsizliğin müsebbibi de biz'iz!...
Önce perakendeleştirildik, sonra sırayla yenilgilere terk edildik!... Seçilenlerin tamamını biz seçtik ve beğenmeyen de biziz!...
Sevgimizi paylaşamıyoruz!...
'Lailaheillallah.' diyoruz ve Allah(c.c.)'a öylesine sahipleniyoruz ki; -haşa- sanki kimseye Allah bırakmıyoruz!... Kur'an'ı da, Peygamberimiz (s.a.v.)'i de öylesine sahipleniyoruz ki; bizden başkalarına kalması mümkün değil!...
Yanlış yapıyoruz!... İmanımızdan başka kendimizin olan hiç bir şeyimiz yok!... Diğer ne varsa hepsi Allah(c.c.)'ın lütfü inayetiyle eşref'ül mahlukat olarak yaratılmış olan Biz'im.Hepimizin...
İnanç ta;
Bayrak ta;
Vatan da;
Devlet te;
Cumhuriyet te Biz'im!...
Ama bütün bunlar, millet kalabilirsek bizim kalmaya devam edecek!...
Trabzon'da ki, İstanbul''da ki olaylar da tabiki hepimizin, bizim!... Eğer süratle aklımızı başımıza toplamazsak; yaşayacağımız belalar da bizim!...
Bu şekilde konu mankenliğine gönüllü olmaya devam edersek korkarım çok kötü günler de bizi bekliyor!...
Van'da yüz bin kişi olarak Bayrağımız'a sahiplenen Kürt kardeşlerimizi; hainlerden, bölücülerden, Zana ve zağarlarından ayrı görmezsek, canımız yanar!... Canımızı yakan da yine biz oluruz!...
Müslüman Türk olduğumuzu; Ne mutlu Türk'üm diyene dediğimizi ve köpek bizi ısırdığında onu ısırmayacağımızı, veterinere götürüp aşısını-tedavisini yaptırdıktan sonra yalını-yemini vermemiz gerektiğini, asla unutmamamız gerek...
Isıran köpeğimiz, kuduzsa da hiç düşünmeden ve elimiz titremeden elbette itlaf edeceğimizi de birilerine hatırlatmamız gerek!...
Bu dün de böyleydi, bu gün de böyle ve yarın da böyle olacak!...
"Ülkücüyüm." diyenlerin, öncelikle bir boy aynası karşısında kendi kendilerini muhakeme etmeleri gerek!... Milletin sevgisini, yeniden kazanmaları gerek!... Milletin inandığı, güvendiği, varlıklarıyla kendini emin hissettiği erk olduğunu, hissettirmeleri gerek!...
Ve bütün Ülkücülerin hep bir ağızdan; "Varlığım Türk varlığına armağan olsun." diye kükreyen Türk Beyi'ne destek vermeleri gerek.
Çünkü Vallahi de Billahi de bu memlekete, bu devlete, bu millete "ülkücü gibi ülkücü" çok ama çok lazım!...
TEVEKKELTÜ A'ALALLAH..
Selam, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: