Pazartesi, Ağustos 08, 2005

MUHTEŞEMİ ÖZLEMİŞİM...

MHP'nin gelenekselleştirdiği; Erciyes Zafer Kurultayı'nın 16.sı'nda da Erciyes'teydim...
Cumartesi günü; MHP Genel başkan Yardımcılarından Mehmet Ekici Dostumla sohbetimizde;" Hoca, bu kurultayla ilgili iki kelimeyle ne söylersin? " diye bir soruya muhatap oldum...
Cevabım, tek kelimelik ve düşünmeden oldu; "Muhteşem..."
Erciyes'in zirvesine yakın tepelerini; yurdun dört bir yanından koparak gelen ülkücü yürekler, bir çadır metropolüne dönüştürmüştü...
MHP; iktidarda değildi!
MHP; koalisyon ortağı da değildi!...
MHP'nin üç yıl öncesi var olan sayısız belediye başkanlıkları da yoktu!...
Ama Erciyes'te muhteşem bir kalabalık vardı ve Erciyes'te mükemmele yakın bir düzen vardı...
Geçmişi elbette unutmamak lazım ve geçmişi irdelemek değil ama geçmişi hatırlayarak hatalardan gereken dersi çıkarmak lazım!...
Sayısız belediye başkanı ve 129 millet vekili olan, ayrıca hükümet ortağı olan MHP'nin o günkü seçilmiş elemanları, düzen ve tertip konusunda bu kadar başarılı değillerdi!...
Esen siyasi rüzgarın etkisiyle seçilen MHP'lilerin çoğunluğu; seçilmişlikle elitliği birbirine karıştırmışlar ve uyarılara da kulaklarını tıkamışlardı!...
Esen siyasi rüzgarın da etkisiyle seçim kazanılınca; kendilerini seçilmiş değil de elit kişilikler olarak vehmetmişlerdi!...
Bu yüzden de ne Milletin ne de Ülküdaşlarının kendilerinden yapmalarını beklediklerini, yapmaya tenezzül etmediler!...
Bu elitlik vehmiyle, bir şey yapmamanın, bir şey yapmaya tenezzül etmemenin yüzünden de her yerde olduğu gibi; gelenekselleşmiş Erciyes Kurultaylarındaki düzeni de bozmuşlardı!...
Bu kez Erciyes'te seçilmişler, seçildikleri için kendilerini elit vehmedenler yoktu!...
Bu kez Erciyes'te yüreklerini ağızlarına alarak yollara düşmüş, fikirlerinin ve devletin başarısından başka siyasi talepleri olmayan, yarış kazanmaktansa seferi tamamlamayı hedefleyen Ülkücüler vardı!...
Ülkücüler; dip dalgalanmayı yeniden başarmış ve bu başarmışlığın keyfiyle sefere devam ediyorlardı!...
Seferleri kutlu, hedefleri kutluydu çünkü...
"Halbuki yoldaşını bırakıp dönenlerin / Değişilir topu da bir sokak kaltağına.." düsturlarıyla, derğişimlerini tamamlamış, vaz geçeceklerinden vaz geçmiş, tafralarını-safralarını atmış ve öfkelerini muhabbete dönüştürmeyi başarmış olarak Erciyeste idiler...
Bu yüzden Erciyes'te düzen vardı; bu yüzden Erciyes'te muhteşem ülkücü kalabalığının mükemmele yakın düzeni vardı...
Yaklaşık kırk yıllık yoldaşlar buluşurken; hayatlarında ilk kez bir araya gelmiş insanlar da sanki yılların dostu idiler...
Dedikodu yoktu Erciyes'te!...
Dedikoducu da yoktu!...
Birlik vardı, beraberlik vardı; birlikte hareket ederek başarmak inancı vardı!...
Partililer sevgili, Ocaklılar saygılıydı...
Kimsenin kimseden endişesi; kimsenin kimseyi geçmek gibi gereksiz bir yarışı yoktu!...
Kenarda gezenler yoktu!...
Ülkücülükten geçinenler yoktu!...
Arkadan ve belden aşağı edepsizce saldıran müfteriler yoktu!..
Art niyetliler yoktu!...
Samimiyet oradaydı, itimat oradaydı, teslimiyet oradaydı...
Bu müspet oluşlardan dolayı da düzen oradaydı!...
Ülkücüler; bütün dünyaya var olduklarını; herşeye rağmen bir arada olduklarını haykırıyorlardı!...
MHP Genel Başkanı Dr.Devlet Bahçeli de bu muhteşem kalabalığın coşarak; "Hareketin lideri, Devlet Bahçeli..." sloganına itiraz ederek, "Hareketin tek bir lideri vardır o da Alparslan Türkeştir." söylemiyle bu muhteşem görüntüyü iyice güzelleştiriyordu...
Başta genel başkan olmak kaydıyla Erciyeste ki ülkücülerin tamamı; milletten tek başına, anayasayı değiştirebilecek kadar sayıdaki bir iktidarı isteyebilmek için ne yapmaları gerektiğini düşünüyordu....
Dip dalgalanma tamama yakındı...
Mesele bu dalgalanmayı Ülkücü hareketin lehine oya tevil edebilmenin yollarını bulmaktaydı...
Bu kadar kafanın düşünmesinden, mutlaka hayırlı bir strateji çıkacaktır inancımla, hayatımda heyecandan ilk kez dinlediğimi anlayamayarak, Dr. Devlet Bahçeli'nin ne dediğini hiç dinlemeye gerek kalmadan biliyormuşuz edalarıyla Erciyesten ayrıldım...
Ama heyecanımı ateşleyerek, duygularımı Erciyeste bırakarak ayrıldım!...
Türkiye de yaşayan her kesin, alt kimlikleri ne olursa olsun, bizimle yaşamayı öğrenmeye mecbur olduklarına inancımı tazeleyerek ayrıldım...
İşimizin zor ama imkansız olmadığına inanarak; şevkle, hevesle Erciyes'e veda ettim...
Ülkü Ocakları'nın bu kurultaydaki düzen başarısıyla da eskimeyen bir ülkücü olarak -tek kelimeyle- iftihar ettim...
Ülkü Ocakları ve başarıları konusunu mutlaka işleyeceğim...
TEVEKKELTÜ TAALALLAH...
Selam; sevgi, dua...
Mustafa ASLAN
http://maslan.blogspot.com
tokkali@mynet.com
tokkali_53@yahoo.com

Hiç yorum yok: