Salı, Şubat 21, 2006

BİR DAHA ACI SÖZLER...

Bu acı sözleri, birileri mutlaka söylemeli!...
Bazı sözler vardır düşüneni de söyleyeni de söyleneni de üzer demiştik!...
Ama bu sözlerin de mutlaka söylenmesi gereğine inancımızı da söylemiştik... Çünkü bu sözlerin "Dost Sözleri" olduğunu ve maalesef acı olduğunu söylemiştik!...
Ya kendimizin çalıp kendimizin oynamasından olsa gerek duyulmadı ya da duyuldu ama kaale alınmadı bu sözler!...
Her iki türlüsü de yanlış, her iki türlüsü de kötü!...
Ama yine de seven, sevdiğini başkalarının incitmesine mahal bırakmamak için -sevdiğini incitmek pahasına- sözlerini söylemelidir!...
İman tazelemek anlamında düşünerek bizi tanıyan herkesin kefalet vereceği bir özelliğimizi, bir daha hatırlatarak başlamak isterim acı sözlerime!...
Bizler; aklımız kesti keseli Ülkücüyüz. Ülkücülüğümüz çoğumuzun kendiyle başlamış, epey ülküdaşımıza da ailesinden intikal ederek gelmiştir din gibi!...
Rahmetli Başbuğumuz'un "Her ülkücü otomatikman MHP'lidir." sözünü; sağlığında talimat, dünyasını değiştikten sonra da vasiyet olarak algılayarak hepimiz inadına MHP'liyiz...
Parti içi rekabetlerde elbette her aklı kesenin yaptığı gibi davranarak saflar oluşturduk. Desteklediğimiz taraf kazandıysa mutlu, bağışlayıcı, kucaklayıcı; kaybettiyse Ülkücü İradeye saygımızla kazanan tarafa biat ederek tabi olduk...
Teşkilatlarımızı her zaman teşkilatımız belledik. teşkilatlarımızın isteklerini emir telakki ederek uyguladık.
Yıllarca ne kimseyi küstürmeye teşebbüs ettik ne de kimseye küsmeye tenezzül etmedik...
Çünkü Ülkücüler olarak asla kimselerle mes'elemiz olmadı.
Biz; "Bu memleketin Cumhurbaşkanından genelev kadınına kadar insanının mes'elesi, mes'elemizdir." inancıyla siyasetin içinde olduk, siyasette taraf olduk, siyasette taraf olan Ülküdaşlarımıza omuz verdik...
Türk Milletinin töresinden de türesinden de asla vazgeçmedik. İslamla şereflenerek "Hanif Millet" ünvanını aldıktan sonra da töresinden, türesinden ve mukaddeslerinden asla tavizimiz ve verilecek tavizlere tahammülümüz olmaz!...
Özal'lı ANAP'la başlayan son 25 yıllık süreçte Devletimizin zorda, milletimizin darda bırakılmışlığına da elbette isyan ettik!...
Bizim isyanlarımız da töreli ve türeli oldu elbette. Bizim Devletimize isyanımız asla mümkün değildir. Devlet bizimdir, biz Devletiniz çünkü...Bu, hayat felsefemiz, yaşama biçimimizdir.
Devlet-i Ebbed-müddet dedikten sonra Kelime-i Şehadet'le iman tazeleriz.
Devletimizin bekası için ölürüz çoğalırız, çoğalırız ölürüz!... Çünkü devletimiz için öldüğümüzde mukaddeslerimizi korumak için öldüğümüze inanarak imanımıza şahitlik etsin diye Şehid oluruz...
Devlet yönetimi, bazan asli unsurlarının elinden alınabiliyor!... "Asli unsurlarıyla yönetilmeyen milletler için izmihlal mukadderdir." sözünü, Muhteşem Türk Atatürk bu gerçeği unutmamamız için söylemiştir elbette...
Muhteşem Türk Atatürk'ün, koskoca cihan imparatorluğunun posası üzerine, imparatorluk teamüllerine sahip kalarak kurduğu Cumhuriyet ve günümüz sisteminde, Devlet Yönetimine ancak demokratik yollarla yani seçimlerle gelmek mümkündür.
Bizler de Ülkücüler olarak MHP adıyla bu demokratik yollardan geçerek, kısa süreli de olsa Devlet Yönetimine ortak olduk...
Üçbuçuk yıllık bu kısa süreçte, yapılan veya yaptığımız hatalarımızı MHP olarak bilmek ve bilmekle de kalmayıp kabullenmek zorundayız.
O süreçte Devlet adına yaptığımız doğrulara da hiç kimsenin sahiplenmesine izin vermemeliyiz...
Milletle Devletin barışık olduğu sistemlere ve bu sistemin hakim olduğu yerlere huzur gelir. Bunu dünyanın en eski devletçilik teamül ve geleneklerine sahip Türk Milleti olarak bizden iyi kimse bilemez...
Uzun yıllardır dış ve iç mihraklarca devletle milletin arasının açılmaya çalışıldığını da en iyi Ülkücüler bilmektedir.
Devlet yönetimine ortak olduğumuz o kısa süreçte; Devletle Milleti barıştırmak adına yeterli işler yaptığımız söylenemez!... Bunları ve sebeplerini çok net olarak tesbit etmeli ve ülkemiz insanlarına anlatmalıyız...
Artık seçimin ayak sesleri duyulmaktadır.
Adına Deprem Çadırı dediğimiz AKP'de de panik başladı!...
Elbette MHP olarak, ülkücüler olarak bu toplama kampının, bu panayır kalabalığının, bu Deprem Çadırı'nın yapacağı bariz hatalar üzerine siyaset inşa etmeye tenezzül etmemeliyiz...
MHP olarak ülkücü tecrübeyle teşhis ettiğimiz milli hastalıklarımızın reçetelerini hazırladığımızı ve reçetemizi uygulayacak ehil elemanlarımızın olduğunu da, millete anlatmak ve inandırmak zorundayız...
Hamas'ı önce davet edip VİP'te karşılayıp sonra kargo kapısından gizlice göndermelerin, yaklaşık elli yıldır kapılarında nöbet değişerek durduğumuz AB'nin bizi almayacağını bile bile, bizi rencide etmesine seyirciliklerin, devletle millet arasına günü birlik yapay gündemlerle duvar örmelerin tek çaresinin MHP ve kadroları olduğunu milletin arasına inerek anlatmak zorundayız...
Teşkilatlarımız olarak artık atağa geçmeliyiz...
"Dolma Kalemler"in, uzaktan kumandalı yaygın basının bizden bahsetmemesi asla meselemiz olmamalı!...
Bizdeki ses, bizdeki nefes hiçkimsede yoktur.
Ülkücü Kalemler olarak bizler, Yerel Yürekleriz!..
Bizlere susturulmak üzere tazyik yapıldıkça biz nara atarız!...
Rüyaları bile çıkar ilişkileri üzerine olan, geçmişten birlikte meclise taşıdıkları mahkemelerden hala aklanamamış olanlardan aklık beklemek, elbette safdillik olur!...
Bu Deprem Çadırı sakinlerinin son günlerde ki paranoyak davranışlarıyla moralimizin bozulması, tek kelimeyle kapatılamaz bir ayıbımız olur...
Tam zamanıdır!...
MHP Genel Başkanı Dr.Devlet Bahçeli; süratle bütün kucaklayıcılığı evlerinde atıl duran Ülküdaşlarımıza davetler çıkarmalıdır. Bu davete icabet göstermeyenlerin ise sonsuza kadar adları ağızlara alınmamalıdır.
Genel Başkanımızın imzalı bir kartviziti veya bir telefon edişiyle evlerini kendilerine zından etmiş kanaat önderi bu Ülküdaşlarımız, evlerinden çıkarlar.
Ve yeminler olsun o kanaat önderlerinin evlerinden çıkmasıyla Türkiye'ye can gelir, canlılık gelir...
DYP'nin, SP'nin, ANAP'ın hatta AKP'nin ısrarla arayarak saflarına davet ettiği ve ısrarla red cevabı veren bu kanaat önderlerinden bazılarının isim ve adresleri ben fakırde var.
Teşkilatlarımız emrettiği an arz etmekten de şeref duyarım.
Ülkücüler, seçim için start beklemektedir.
Artık bu işaret Teşkilatlarımızca verilmelidir. Bilinmelidir ki bütün ülkücülerin öfkeleri ve dargınlıkları kendilerinedir. Her ülkücü son seçimlerdeki sonuçtan kendini suçlu görmektedir.
Bu yüzden bu kanaat önderi ülkücülerin, gönüllerini almak ve seçim akınına çıkarmak bir telefon kadar, bir kartvizit kadar yakındır, kolaydır.
Kırılanların, kendine sefer yapan ülkü devlerinin sayısının artması, Devletimizin, Milletimizin tabiki MHP'nin zararınadır.
Belki hadsizlik olacak ama;
Sayın Genel Başkanımız;
"BEĞSİN!... BUNDAN BÖYLE BÖLÜNMÜŞLÜK BİZE, BÜTÜNLEMEK SANA..."
TEVEKKELTÜ A'LALLAH
Selam, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN
http://maslan.blogspot.com
tokkali@gmail.com
tokkali@mynet.com
tokkali_53@yahoo.com
tokkali_53@hotmail.com

Hiç yorum yok: