Pazar, Şubat 26, 2006

TEŞKİLATLARIMIZIN VE ÜLKÜCÜLERİN DİKKATİNE !...

Yine sanki birşeyler yapılıyor!...
Dikkatler bir yerlere çekilirken saman altından istendiği kadar su yürütülüyor gibi!...
Ya da komplo teorisyenlerini okuya okuya, dinleye dinleye biz de paranoyak olduk!...
Bazı kavramlar vardır sıfatlarını söylerseniz kendisi; kendisini söylerseniz sıfatı akla getirir...
Leyla derseniz Mecnun, Mecnun derseniz Leyla; Ferhat derseniz Şirin, Şirin derseniz Ferhat nasıl akla gelirse Ülkücü veya Ülkücülük dendi mi akla MHP; MHP denildi mi akla Ülkücü veya Ülkücülük gelir....
MHP ve Ülkücülük artık tamamlanmış bir bütündür ve ayrılması mümkün olmayan bir bütündür...
Buraya kadar okuyan herkesin "Elbette!.." dediğini duyar gibiyiz...
Ama aylardır, yaklaşık bir senedir bir şeyler yapılıyor ve bu yapılanlar hem bizim hem de Teşkilatlarımızın dikkatlerimizden kaçıyor gibi!...
Gazetelerde aylarca çarşaf-çarşaf haberler izledik!... Gereği yokken, söylenmesine hiç bir sebep yokken birileri Ülkücülük kimliği ile arz-ı endam ederek MHP Genel Merkezi ve yöneticileri aleyhinde bir şeyler söylediler!...
Yine aylardır TV'lerde Ülkücü Kimlikleriyle ve dünlerine şahit olduğumuz Ülküdaşlarımız göründüler...
Ama TV'lerde görünmeden önce, aylarca MHP Genel Merkezine muhalefetleriyle tanıtıldılar "Yaygın Basın"ımızca!...
Ülkücüler ve Ülkücülük adına TV'lerde asla muhatap kabul etmeyeceğimiz kişilik fukaralarıyla, münakaşa ve muhabbetler ettiler!...
Evimizde yan gelip televizyon izleyelim derken -hiç hak etmediğimiz şekilde- birileri tarafından Ülkücülüğümüz, rencide edildi!... Çünkü birileri; Teşkilatlarımızdan habersiz, Teşkilatlarımızdan izinsiz Ülkücü Kimliğimizle TV'lerde boy gösterdiler...
Onların sahıslarına yapılmış gibi görünen hakaretlerle, evimizde istirahat ederken Ülkücü Kimliklerimizle rencide edildik!... Ve Teşkilatlarımızdan bu işlere müdahele olmadı!...
Buna kimin hakkı vardır diye düşünmeye başladık?...
Teşkilat başkanlarımız; "Ülkücüleri bir daha sokağa çekmeye kimsenin gücü yetmeyecektir." diye açıklamalar yaparken, Ülkücü Kimlikleriyle TV ve gazetelerde arz-ı endam edenler yüzünden sanki ülkücüler sokaktaymış gibi intibalar yaratıldı!...
Suni ittifaklar oluşturulmaya veya varmış gibi göstermeye çalışanlarımız oldu!...
Ulusalcılarla Ülkücülerin ittifakları varmış gibi, ittifaka hazırlarmış gibi görüntüler sergilenilmeye çalışıldı!...
Ve bu fotoğraflarda görünenlerin hiç biri, MHP ve Ülkücü Teşkilatlarda görevli kimseler değildi!...
Aksine MHP Genel Merkezine ve Teşkilatlara muhalif olan arkadaşlarımızdı!...
Yoksa -Allah korusun- Teşkilatlarımızla Ülkücüler bizden habersiz yol mu ayırdılar?!...
Acaba kervandan ayrılanın "Ben hala seferdeyim." demesinin bir inandırıcılığı var mıdır?...
Kervandan ayrılan, ayrılmıştır ve yola devam ediyorsa kendi yolundadır. Onun yolculuğu ile kervanın yolculuğu arasında ne gibi bir bağ olabilir?...
MHP Genel merkezi yetkililerinden herhangi bir kişi yoksa, Ülkü Ocakları'ndan her hangi bir yetkili yoksa kimin, nerede, kimle, ne münakaşa veya muhabbet yapmasının; Ülkücülükle, Ülkücü Hareketle dolayısıyla da MHP ile ilgisi ne kadardır?...
Bize ne alinin velinin, hasanla hüseyinle yaptığı münakaşa veya muhabbetten?...
Buna, bu gibi hallere Teşkilatlarımız neden bir şey söylemezler diye de çok merak ederiz!...
Bu memleketteki hainlerin, bölücülerin, Karen Fogg çocuklarının, "Dolma Kalemler"in ağız birliği ile saldırdıkları tek siyasi kuruluş MHP iken; millet nazarında milliyetçilik adına, mukaddeslere sahiplenmek adına ne yapılrsa yapılsın ve kim tarafından yapılırsa yapılsın kar ve zararı MHP hanesine yazılırken yetkisiz ve etkisiz kişilerin bu muhataplıklarına neden müdahele edilmez?...
Artık nerede, kimle, ne konuşacağımızı şaşırır olduk!...
Vallahi bizlere yazıktır!...
Başbuğumuz rahmetli; " Solun ihanete varan davranışları karşısında sağ ile olan mücadelemizi erteledik!.." demişti... Sağla mücadele başlamışken ve sonuca yaklaşılacak ortam da varken kurban olduğum Rabbimiz, Başbuğumuz'u katına aldı...
Başbuğsuzluk elbette Türkeşçi olarak yola çıkıp Ülkücüleşmiş herkes için alışılması çok zor bir gerçek... Ama Başbuğumuz'un miras ve emanetleri olan teşkilatlarımız yok mu?...
" Ülkücüyüm..." diyen her kesin Teşkilatlarımızın emrinde hareket etmesi, gerekmez mi?
Ülkücülüğü ve teşkilatçılığı biz mi yanlış öğrendik yoksa bu arkadaşlarımız mı istismar etmekteler?...
Neresinden bakrsak bakalım, nasıl sayarsak sayalım potansiyel olarak MHP'nin bu memleketteki oy yüzdesi %25 ten hiç aşağı değilken "Baraj sıkıntımız yok!..." diye sevinenlerin, sevinirken veya sevinir görünürken verdikleri zararı kimse görmeyecek mi?...
Gazete ve televizyonlarda Ülkücü kimlikleriyle münakaşa ve muhabbet yapanlar, -Ki bazılarının ülkücülüklerinin kefiliyiz- Teşkilatlarımızdan kopuk münferit hareket ediyorlarsa bunu bilmek hakkımız değil midir?... Teşkilatlarımızın talimat ve kontrolünde Ülküdaşlarımızsa onları Teşkilatlarımızda niye göremeyiz?...
Teşkilatlarımızın Kıymetli Yöneticileri;
Bir şeyler tezgahlanıyor!...
Çok tahrik edilmesine rağmen sokaklara inmeyen Ülkücüleri, bölücü şerefsizlerin sokak çapulcularıyla aynı seviyeye düşürmeye çalışan senaristler ve seneryolar var!...
Halk arasında bu tarif nerdeyse tutmak üzere!...
Allah rızası için müdahil olun!...
Müdahil olun ki uzun seneler aynı yollarda cehd ederek geldiğimiz bazı arkadaşlarımız hakkında aklımız karışmasın ve onlar hakkında şüpheye düşmeyelim!...
Birbirimiz hakkında şüphe taşımaya başlarsak -korkarım- Hareket zarar görür!...
Olmazları, imkansızları kolaylaştıran ehil ve kalifiye bir nesil olan Ülkücülerin artık fire vermeksizin bir arada durmalarının zamanı gelmedi mi?...
Davetkar ve kucaklayıcı Teşkilat davetlerini, daha çok bekleyecek miyiz?...
Yoksa fısıltıyla korkunç boyutlarda söylenen "Eski Ülkücülerden vaz geçildi!.." söylemleri, doğru mudur?...
Böyle bir şeyden Allah(c.c.)'a sığınırız...
TEVEKKELTÜ A'LALLAH
Selam, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN
http://maslan.blogspot.com
tokkali@gmail.com
tokkali@mynet.com
tokkali_53@yahoo.com
tokkali_53@hotmail.com

Hiç yorum yok: