Perşembe, Ocak 18, 2007

KIRK YILLIK KIRK ÜLKÜCÜ'NÜN KIRK YILLIK HASRETİ...

Ne zaman, nerde, niye ve kimler? diye sormayın!... Sormayın söyleyemem...
Kürşad'ın Kırk Savaşçısı, bir aradaydı sanki... Yaklaşık kırk yıllık dostluğun verdiği muhabbet ve hasretle kucaklaşmalar, sessizce naralaşmalar, mutluca kutlamalar yaşandı!...
Kırk kişinin tamamı, kanaat önderleriydiler. Kırkı da rüştünü isbatlamış ve birbirinin dününe şahit, yarınına kefil yiğitlerdi. Ülkü Devleriydiler, kırk kişiydiler ve "Kırkbir kere maşallah!" dedirttirecek vakarda, dirilikte idiler!...
Bu kırk Ülkü Devi; kırk yılda en az kırkar kere terk edilmişlerdi!... En az kırkar kere Ülkücülükten geçinen lümpenler tarafından hakir görülmüşlerdi!... En az kırkar kere; her olayda, her işte, sıkıntı varsa gönüllü oluşları, menfaat varsa kendilerini en sonda bile hatırlamayarak kendilerini yaşadıkları için -yine lümpenlerce- aptal diye tarif edilmişlerdi!...
Kırk yılda en az kırkar kere muhatap oldukları bu ucuz davranışlardan -asla- incinmemiş, asla küsmeğe tenezzül etmemişlerdi bu fikir kabadayıları!...
Bu kırk gönüldaşı bir araya getirmek için davet veren Ülküdaşımızın; davetin ve davetlilerin kişiliklerinden kaynaklanan protokol gerekleri tamamlandıktan sonra başlayan sohbet te muhteşemdi...
Soruları soranlar da bu Kırk Ülkü Devi ve yine cevaplayanlar da bu Kırk Ülkü Devi idi... Kırkı da özel di, kırkı da güzel di, kırkı da adam gibi adamdı. Kendilerini terk edenlere inat, kendilerini unutanlara inat asla birbirlerini unutmamışlardı. Sadece unutmamakla kalsalar iyiiii !... Haberleri olmadığı için Hakk'ka yürümüş iki Ülküdaşlarının cenazelerine katılmadıkları için de birbirlerine gönül koyacak kadar muhabbet devleri idiler!...
Bendenizi de unutmamışlardı !...
Hayatımın en zevkli saatlerini, yıllar sonra Ülküdaşlarımla; ağarmış saçlarımıza, kırışmış alın ve suratlarımıza rağmen bir daha yaşadım Genç Ülkücü'ce!...
Anlatılmaz bir keyif, anlatılamaz bir atmosferdi ve Rabbim bana yaşamayı nasip etti hamdolsun...
Hiç bir davranıştan kırgın değillerdi!...
Hiç bir terk edilişten küskün değillerdi ama tamamı; ömürlerini verdikleri Teşkilatlarından uzaklaştırılmış olmayı, hazmedemiyordu!... Kırk yıllık emeklerinin karşılığı olan, semeresi olan meyvelerinin özüne yerleşmiş tabiatın tek iskeletsiz varlığı kurtçuklardan iğreniyorlardı!...
İzin alamadığım için, -olmamama rağmen, gazeteci sayılmama rağmen ben fakıre güvenerek aralarına davet ettikleri için izin istemeye utandığımdan- isimlerini yazamıyorum. Keşke yazabilsem.
Keşke bana bu izni verseler ve kimlerin bir araya geldiklerini ve daha kimlerin bir araya gelerek kendilerini değil Dava'yı terk edenlerden meşru yollarla hesap sormaya hazırlandıklarını, söyleyebilsem keşke ve sizler de, Anadolu'nun dört köşesindeki Ülkü Devi Ülküdaşlarımız da benim yaşadığım heyecanı yaşasanız!...
Kendimi cesur bilirdim!...
Ama orada bulunan Kırk Yiğit'ten, adlarını yazabilmek için izin istemeye cesaret edemedim!... Çünkü o kutsal atmosfere zarar verirdi bu izin talebim...
Kimse oraya, bir şey istemek, bir şey almak için gelmemişti ama kutlu bir seferi başlatmak üzere bir araya gelmişlerdi. Anadolu'nun, dünyanın her yerindeki Ülkü Devleri ile; tekrar, tekrar buluşularak, toplanılarak, organize bir halde artık gerekeni yapmak üzere kavilleşmek için bir aradaydılar...
Hepsi birbirinden heyecanlı, hepsi birbirinden ehil Ülkücülerdi!... Hepsi meselesine hakim, hepsi ülke meselelerinden de haberdardı. Hem derdi biliyordu bu Devler, hem de dermanı sunuyorlardı!... Memleketin siyaseten kurtuluş reçetesinin ve bu günümüzün uzaktan kumandalı siyaset topaçlarının tek alternatifinin Ülkücüler olduğunun şuurunda ve hazırlığındaydılar...
Heyecanlandım Dostlar!... Heyecanlandım Ülküdaşlarım!...
Dava'nın gerçek sahiplerinin aslanlar gibi hayatta olduklarını ve teyakkuzda olduklarını görünce heyecanlandım!...
Allah(c.c.), bu birlikteliğe kıymasın; Allah(c.c.), Türk Milleti'ni bu Ülkü Devleri'nden mahrum bırakmasın...
Kırk yıllık kırk Ülkücü'nün, kırk yıllık hasretini yaşadım, şahid oldum Dostlar...
"Hakk şerleri hayreyler
Görelim Mevlam n'eyler
N'eylerse güzel eyler.."
TEVEKKELTÜ A'LALLAH
Selam, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: