Pazartesi, Ocak 22, 2007

OLMADI DEVLETİM !...

Olmadı Devletim!...
Olmadı devletim adına yürütme yapan Hükumetim!...
Baykal'ın deyimiyle; "Devlet olarak Hrant Dink'i yaşatamadık." Olayın neresinden bakarsanız bakın, altında üstünde ne ararsanız arayın varılacak sonuç bu: Hrant Dink'i yaşatamadık...
Yazılı 3.500 yıllık, bilinen 8.500 yıllık gelenekleri, teamülleri olan Devletli Millet olarak bu ayıbımızı kapatmaya muazeret aramak ta ayıptır...
Alın size; "Alt-üst kimlik."
AB'cilik adına Haçlı'ya verilen destek olarak algılanan davranışlarla, Devlet olarak çifte standart uygularsanız, korkarım bu dip dalgalanmayı engelleyemezsiniz!...
Bu meş'um cinayetin ve bu olayın arkası, derinliği falan yoktur!... İsterseniz bir daha 900 yıllık Yusuf Has Hacip öğretisini, bir daha hatırlatalım. Kutadgu Bilig'de anlatılır:
"Hakan, tebaasına dileklerini iletir. Toplam istekleri, üç maddedir;
1- Yasalarıma uyun.
2- Vergilerinizi ödeyin.
3- Dostumu dost, düşmanımı düşman belleyin. İstekler, özettir, nettir ve istenmesi gereken isteklerdir.
Tebaa yani Millet, cevap verir;
1- Yasalarına uyarız ama adil olursa.
2- Vergilerimizi öderiz ama gümüşün ayarını düşürmezsen.
3- Dostunu dost, düşmanını düşman belleriz ama can ve mal güvenliğimizi sağlarsan... Tebaanın Hakandan istekleri de en az Hakanınki kadar özet ve nettir..."
Şimdi bu öğretiden hareketle; yasalara uymayı, yasaların adil olup olmadığını bir kenara bırakalım!... Paramızın değerinden bahisle vergi toplanıp toplanamayacağını da bir tarafa bırakalım!...
Ama vatandaş olarak; hükumetimizin dostunu dost, düşmanını düşman belleyip belleyemeyeceğimize bakalım. Hükumetimiz, can ve mal güvenliğimizi sağlayabiliyor mu? Sağlayabiliyorsa Hrant Dink'i niye yaşatamadık?...
Hrant Dink, bir Ermeni asıllı Türk'tü. Yasalarımıza göre doğru olmayan işler yapmıştı. Yürürlükteki yasalarımıza görede yargılanmıştı. Yasalar; adil olsaydı millet, vicdanını inciten Dink'e saldırmayı düşünür müydü?...
Yasalarımıza göre çok hem de çok daha ağır suçlar işlemiş; 40.000 insanımızın katili bir eşkiyaya uygulanan koruma neden Hrant'a da uygulanmadı?... Hrant'ı koruyamayan, yaşatamayan bir hükumetin dostunu dost, düşmanını düşman belleyebilir miyiz?...
Bu meselenin derini, örgütü falan varsa eğer budur!... Türk Milleti söylenmekten vaz geçerek söylemeğe başladı. farkında olmayacak mısınız?...
Hrant Dink'in fikirlerini asla tasvip etmememe rağmen ailesine taziyetlerimi iletirim. Acılarını paylaşırım.
Bu arada Devletim'e de seslenmeden edemem!...
Hrant Dink'in ölümünden dolayı Ermeni patriğine baş sağlığı da nereden çıktı?
Böylesi çifte standart mı olur? Hani irtica denen bir tehlike vardı?... On binlerce görevlimiz şehit olduğunda neden bir kişi bile Diyanet İşleri Başkanlığımız'a baş sağlığı dileğinde bulunmadı, bulunmuyor?!... Yoksa bizim şehitlerimiz; Hrantın hristiyan olduğu kadar Müslüman mı değillerdi?!... Neresinden bakarsanız yanlıııışşş!...
Yapmayın!... Devletçilik oynamayın, Devlet olun!...
Hrant Dink; Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı idi ve sadece dilenecekse Devletim'e baş sağlığı dilenmeliydi, bunu da dieyen akl-ı selim ağızlar çıktı zaten... Ermeni Patriğine geçmiş olsun demek bile çifte standarttır ve bize yani Millete göre bölücülüktür!...
Yasaların ihlalinin adı siyasilerimizce "Kitabına Uydurmak." olarak teamülleştirilirse; gücü yeten yetene "İstediğin yere şikayet et!" diye yol gösterirse, olacak olan bu ve benzeri işler değil midir?
Osmanlı'nın son dönemlerindeki "Marko Paşa"nın dert anlatılacak yer olarak gösterilmesindeki ironinin, devletin çöküşünün habercisi olduğunu, ne zaman okuyacağız?...
Artık yapılması gereken; bu işlerin benzerlerine mani olabilecek davranışları sergileyerek Devletleşmektir.
Devletin görevi; suçlu yakalamak değil, suçların oluşmasını engellemektir. Yoksa dünyanın en geri rejimlerinde dahi suçlu aranır ve bulunur!...
Olmadı Devletim!... Olmadı!...
TEVEKKELTÜ A'LALLAH
Selam, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: