Perşembe, Ocak 11, 2007

SİZLERİ SEVİYORUM...

Bir yerde okumuştum. Aklımda kalmış:
Bilgeye sormuşlar;
- Dünya da en güzel şey ne?
- Sevmek. Demiş...
- Peki sonra? demişler...
- Sevilmek. Demiş...
- Neden sevmek sevilmekten önce geliyor? demişler...
- İnsan sevdiğine sevildiğinden daha çok emindir... Demiş.
Hepimiz insanız. Sevilmeyi herkes kadar biz de isteriz ve sevilmeyi elbette çok severiz. Ama sevildiğimizden ne kadarımız eminizdir ki?!...
Sevilmenin yolunun, sevmekten başladığını fark etmeden ne kadar sevilmemiz mümkün ki?...
Acaba diyorum: Seviyor muyuz? Yoksa sevildiğimizi mi zannediyoruz? Sevilsek ne olur? Sevildiğimizi zannetsek ne kazanırız?...
Sevgi; anlaşılması çok kolay ama anlatılması yani kelimelerle ifade edilmesi çok zor bir kavram...
Yüzlerce hatta binlerce yıldır insan, sevgi denen kavramla tanış ve bu kadar uzun senelerdir de sevgiyi anlatmaya, tarife uğraşmış durmuş...
"Dört kitabın tamamın
Okudum ezber ettim
Aşk'a gelince gördüm
Bir uzun hece imiş." diye tarif etmeye çalışmış gönüller ustası Yunus Emre... Tarif olarak muhteşem ama bu tarifin de yeni tariflere ihtiyacı var... Herşeyi anlatmış ve herşeyi içinde saklamış!...
Yüzlerce yıl; bu tarifle avunmuş insanlık... Bu tarifte bulmuş aşkın, sevginin tarifini ve yine bu tarifte kaybetmiş sevgi denen muhteşem duyguyu!...
Sonra, yüzlerce yıl sonra bir başka gönül adamı, bir başka tarifle çıkmış karşımıza:
"Güzelliğin on par'etmez
Bu bendeki aşk olmasa
Eylenecek yer bulaman
Gönlümdeki köşk olmasa." diye tarif etmiş Aşık Veysel sevgisini ve sevgiyi...
İnsan; sevmesini bilen tek mahluk ve yine sevilmeye en çok ihtiyaç duyan yaratık...
Sevilmek için elbette güzel olmak gerek önce!... Sonra iyi olmak, sonra dürüst olmak, sonra toplumun reddetmediği güzel tariflerin epeycesine sahip olmak gerek ve bunların tamamı, insana has özellikler...
Ama sevmek için sadece ve sadece insan olmak gerek ve çok yeter...
Sanırım, insanlığımızı yargılamamızın tam zamanı...
Neden bu kadar sevdiğimize rağmen sevilmiyoruz veya neden bu kadar sevmemize rağmen sevdiklerimizi bu kadar çekiştiriyoruz?... Yoksa sevmeyip sevdiğimizi mi zannediyoruz veya sevginin sahtesini de sevgi dünyasına biz mi sürmeğe çalışıyoruz?!...
Sevmek için ille bir şeyler bekleyen bizler yani insanlar acaba sevilmek için ne veriyoruz?...
Sevgiyi, sevmeyi, sevilmeyi yargılayıp merak edeceğimize; acaba diyorum insanlığımız yargılamaya başlasak daha kolay olmaz mı?...
Sevmeyi bilemediğimiz için sevilmeye muhtaç olduğumuzun farkında olsak, işimiz daha kolay olmaz mı?...
Yine kayboldum sevgi yolunda Dostlar!...
Hepinizi ama hepinizi seviyorum. Ve inanın Dostlar, sevginize çok muhtacım... Bütün savaşçılığımla, bütün huysuzluğumla sevgimi tamamınıza ikram ederek sevgisini muhatap alabildiklerimin sevgilerine talibim...
Sevmek karşılığında sadece sevilmek istiyorum...
Çok şey mi istiyorum Dostlar?...
Vallahi insanlığımdandır. "Eksiğim varsa insanlığımdandır ve insanlığınıza sığınırım."
Ve sizleri seviyorum...
TEVEKKELTÜ A'LALLAH
Selam, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: