Salı, Eylül 13, 2005

HUZUR ORTAMI!...

Başbakanımız'ın sözlerine takıldım bu kere de!...
" Huzur ortamından rahatsız olanlar, kendi karanlıkları ile başbaşa kalmaya mahkum olacaklar..."
Sözlerin söyleyeni belli olmasa; "Ne kadar doğru sözler..." diyebilirim...
Ama bunu; Başbakanımız söylüyor!...
Üç ay önce Avrupa da kendinin yumurtalı protestoya uğramasına neden olan; PKK'ya karşı söylediği sözlerini, Diyarbakır'da reddederek "Kürt Sorunu vardır.Meselemdir. Geçmişimizle yüzleşmemiz lazım..." diyen Başbakanımız!...
Ve Başbakanımız'ın bu sözlerinden cesaret alan insan hakları mağdurları(!), 40.000 insanımızın -ki bunların 30.000'i Kürt'tür- katilinin insan haklarını savunmak için, huzur ortamı yarattılar!...
Bayrağımıza saldırdılar!...
40.000 kişinin katiline özgürlük isteyebilecek kadar huzura susamış olduklarını gösterdiler, hem de yüksek sesle!...
Bozöyük gibi, Söğüt gibi bir cihan imparatorluğunun yeşerdiği yerlerde hem de kurtuluş gününde Bayrağımıza saygısızca saldırarak, hak ettikleri kulak çekme cezalarını aldılar ama; 'Huzur Ortamı'nın da nasıl inşa edileceğini gösterdiler!...
Adamlar; kendilerine 'Huzur Ortamı' nı kurmuşlar bile!...
Huzurlarını kaçıran Anadolu'dan, iç anadoludan, Söğüt'ten, Bozöyük'ten kaçtıktan sonra; kendilerine kurdukları ve nerdeyse bağımsızlığını ilan edecekleri 'Huzur Ortamı'nda Diyarbakır'da, Batman'da, Mersin'de güvenlik güçlerimize saldırarak " Burası Diyarbakır!" diye Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne kafa tutabildiler!...
Biz; bu ' Huzur Ortamı'ndan rahatsızız evet!...
Huzurumuzu kaçırmak için ne lazımsa yapan, bu iş için de AB ve ABD'den gerekli destekleri aldıkları yetmiyormuş gibi Başbakanımız'ın da desteklediği bu 'Huzur Ortamı'ndan rahatsızız!...
Bu huzur bozanların, huzurlarını bozmayan Güvenlik Güçlerimiz'den rahatsızız!...
Bu huzur bozanların huzurunu bozacak tek güç olan Güvenlik Güçlerimiz'in elini-kolunu bağlayan yasaları çıkaran Siyasi Erk'ten rahatsızız!...
"Kısıtlanmış yetkilerimizle..." diye milletine şikayetlenen Genel Kurmay Başkanımız'ı rahatsız eden 'Huzur Ortamı'ndan rahatsızız!...
Bunlardan rahatsız olduğumuz için bizi karanlıklarımız içinde görenler de varsa ve bu Başbakanımız dahi olsa -toplum adına diyemesem de- kendi adıma; "Ben bu huzur bozuculara destek veren bütün güçlere karşıyım ve kendi karanlığımla başbaşa kalmaktan da müftehirim...
Başbakanımız, devam ediyorlar; " İnsanımızın yüzü gülsün, çocuklarımızın kalpleri umutla dolsun. İnşallah bu günlerden daha güzel günler göreceğiz..." diye temennilerde bulunuyor!...
Sayın Başbakan; 30.000 den fazla Kürt insanımızın, 10.000'e yakın Güvenlik Gücü Mensubu Şehitlerimizin; çocukları, aileleri, sevenleri ve Türk Milleti'nin yüzü, bu caninin cezası verilmedikçe gülemez!...
Babalarının, eşlerinin, çocuklarının katilinin yardımcıları; ortalıkta siyasi dokunulmazlıkla gezerken, oy verdikleri "İnadına Tayyip" diye güvendikleri Başbakan'da onlara "Kürt Sorunu vardır." diye cesaret verdiği sürece; yürekleri kan ağlayan ve intikam ateşiyle yanan bu insanların yüzü elbette gülmez!...
Bu memleketin Kürt Sorunu yoktur Sayın Başbakan!...
Bunu siz de Oslo'da söylemiştiniz...
Bu memleketin; bölücü sorunu vardır!..
Bu memleketin; PKK sorunu vardır!...
Bu memleketin; Kürtçülük yapan ermeniler gibi sorunu vardır!...
Son üç yıldır da artık kesinlikle biliniyor ki; bu memleketin bir de Recep tayyip Erdoğan sorunu vardır!...
Huzur Ortamı; milletin aklının başına gelmesiyle sağlanacaktır...
Huzur Ortamı; 2 Ekim'de tandoğan Meydanı'nda yüzbinlerin toplanarak, huzur istemesiyle sağlanmaya başlayacaktır!...
Bu milletin huzur ortamı; 43 yıldır santim santim yok edilmişti!...
Son üç yılda da siz; kalan huzur kırıntılarını yok ederek Milleti huzursuzluğa mahkum ettiniz!...
Artık zamlar, umurumuzda değil!...
Petrolden bir devlet bütçesi kadar aldığınız haraç, umurumuzda değil!...
Değişmeniz, gelişmeniz, dönmeniz umurumuzda değil!...
Ama Bayrağımıza uzana el, UMURUMUZDA!...
Atatürk'e uzanan dil, UMURUMUZDA!...
Mukaddeslerimizin payimal edilişi, UMURUMUZDA!...
Deprem Çadırı AKP'nin; müstemleke ettiği Devletimiz'in Bağımsızlığı, UMURUMUZDA!...
Huzurumuzu; tepki oylarını toplayıp sizi seçerek kendimiz kaçırdık!...
Şimdi de ilk seçimde sizden kurtularak, kaybettiğimiz !Huzur Ortamı'mızı yeniden inşa etmek te bizim görevimizdir...
2 Ekim'i bekleyin!...
Çünkü çok büyük bir heyecanla beklenildiğini biliyorum!...
Ben de büyük bir heyecanla bekliyorum...
Sağcısı-solcusu, ülkücüsü-devrimcisi, kadını-erkeği, çocuğu-ihtiyarıyla bu Milletin 2 Ekim'de Tandoğan meydanını dolduracağını biliyorum...
Hazırlıkları,hevesleri birebir yaşıyorum...
2 Ekim; huzur ortamımızın bozulmasını sağlayanlardan kurtularak yeniden huzura kavuşacağımızın işaret edileceği gündür...
"İnşallah bu günlerden daha güzel günler göreceğiz." dualarınıza bütün kalbimle katılıyorum!...
Çünkü Siz'den kurtulduğumuz gün; kesinlikle bu günlerden milyonlarca kere güzel olacaktır ve bu günlerden milyarlarca kere daha güzel günlerin habercisi olacaktır!...
Sayın Başbakan;
Huzurumuzu kaçırmaktan, huzurumuzu kaçıranlara AB istiyor diye destek vermekten vaz geçin, sizden başka huzur istemiyoruz!...
Gölge etmeyin vesselam!....
TEVEKKELTÜ TAALALLAH...
Selam, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: