Perşembe, Mart 09, 2006

SIRADAKİİİİ ....

Yusuf Has Hacib'in yüzlerce yıllık Kutadgu Bilig adlı eserinden, defalarca kullandığımız bir öğüdü tekraren başlamak isterim...
"Hakan; tebaasından yani milletten isteklerini duyurur.
İstekleri kısadır ve özdür.
1- Yasalarıma uyun.
2- Verginizi ödeyin.
3- Dostumu dost, düşmanımı düşman belleyin.
İstekler özdür özlüdür ve haklı isteklerdir. Tebaa yani halk, yani millet Hakan'a cevap verir:
1- Yasalarına uyarız. Ama adil olursa!...
2- Vergimizi öderiz. Ama gümüşün ayarını düşürmezsen!...
3- Dostunu dost, düşmanını düşman belleriz. Ama can ve mal güvenliğimizi sağlarsan..."
Devlet olmak, devletli olmak elbette tesadüfi değildir. Devletlilik bir teamüldür, gelenektir ve millet olma özelliğidir.
Türk Milleti bilinen tarihle beraber devletçilik geleneği olan ve devlet olma özellikleriyle dünya milletlerine örnek olmuş bir millettir...
Şimdi günümüzün devletçilik oynama komedyasına dönmek istiyorum...
Yaşar Büyükanıt Paşa'yı savunmaya soyunmayacağım ben de!...
Hem haddimi bilirim hem de Büyükanıt Paşamızın da emekli olduğunda Devleti Kurtarmaya soyunacağını şimdiden hissedenlerdenim!..
Ama yıllardır söyleyegeldiğimiz, haykırdığımız ve bazan haklı olduğumuz biline biline susturulduğumuz bir konuyu; bu kez daha iri puntolarla, altını kırmızı kalemle çizerek anlatmaya çalışacağız...
Bu memlekette önce eğitimi millilikten çıkardılar!...
"Yerli malı Türk'ün malı, her Türk onu kullanmalı..." sloganından korkarak marşal yardımlarıyla üretken insanlarımızın hayallerini, ufuklarını ve üretimlerini bitirdiler...
İngiliz destekli Kürt isyanları yaşattılar...
Sünni-Alevi çatışmaları yaşattılar...
Sağcı-Solcu çatışmaları yaşattılar...
Sonra "Bizim çocuklar ihtilali başardılar." diyebilecek kadar pervasızca ihtilal yaptırdılar...
İhtilale zemin hazırlanan dönemlerden başlayarak polisimizi de kamplara bölerek inandırıcılığını, caydırıcılığını yıpratabildikleri kadar yıprattılar...
Sokaklar cahillerle ve suça çok müsait, isyankar, cahil diplomalılarla dolduruldu...
İlkini Özal'la olmak üzere; milletin sadece tepki oylarını yönlendirerek "Deprem Çadırı" görünümlü, mecliste sayı çoğunluğu olan, gayrı milli hükumetler kurdurdular!...
Ve bu işleri onlarca yıl önceden yıpratma programına aldıkları Türk Silahlı Kuvvetlerimiz'e yaptırdılar!...
Siyaseti, Ordu eliyle diskalifiye ettirirlerken yavaş-yavaş Orduyu demokrasi önünde engel olarak tariflemeye başladılar!...
Dinle Devlet arasında bir suni kavga varmış gibi işler yaptılar ve devletin temsilciliğini, siyasetin elinden, milletin elinden alarak Orduya verdiler!...
Ordumuz; uzak görüşlü olmayan komutanlar sayesinde bu oyuna çok gönüllü olarak düştü!...
Derin Devlet diye bir öcü tarif ettiler!...
Bu öcü tarifini de; konu mankenliğine çok hevesli, diplomalı cahillerden oluşan Milliyetçi geçinenlere savundurarak "Derin Devlet" tarifini de ordumuza yamadılar!...
Biz; "Derin Devlet olmaz. Devlet ya vardır ya da yoktur!... Olursa milletin derini olur!... O da biziz. Türk Milliyetçileridir.." diye kendimizi yırtarken bizim bu tarifimize de Ordudan sığ görüşlü birilerine aleyhte söylemler söylettiler!...
Susurluk adıyla bir seneryoyu sahneye koydular; Milli İstihbaratımızı, Emniyet Genel Müdürlüğümüzü, Jandarma adındaki Güvenlik Güçlerimizi ve Polisimizi hem birbirlerine hasımmış gibi gösterdiler hem de güvenilirliklerini bitirdiler!...
Sonra "Uyum Yasaları"yla, doyum yasalarıyla, İnsan Hakları teraneleriyle, haince saldırarak ve siyasilerimize yasalar yaptırarak polislerimizin ellerini-kollarını bağlayarak kuduz köpekleri başıboş sokaklara saldılar!...
Bu arada, tek-tük kişilik zaafiyetleri olan askerlerimizden bazılarını, bazı Emekli Paşalarımızı güya yasa önüne çıkararak cezalandırdılar...
Bunlara seyirci kalan Genel Kurmay Başkanlığını da"Demokratik" diye alkışladılar!...
Bu olanlardan sıranın kendilerine de geleceğini anlayamayan Genel Kurmay yetkililerine şimdi ne dememiz lazım?...
İnsan Hakları maskesiyle bölücüleri savunanlara karşı bir erkekçe beyanat veren Yaşar Büyükanıt Paşa'yı sıraya aldıklarını; o günlerin medyasını ve basınını karıştıran herkes anlayacaktır...
Keşke Büyükanıt Paşa; o günler de Amerika'ya giderek Liyakat Madalyasını almamış olsaydı!...
O madalya ile; millet nazarında manen yaralanan Paşa'yı boy hedefi etmek kolay oldu!...
Mesele yaşar Büyükanıt Paşa meselesi değildir!...
Herşeye rağmen ülkede güvenilirlik sıralamasında birinciliği hiç bırakmayan Türk Silahlı Kuvvetlerimiz yıpratılarak yok edilmek istenmektedir!...
İnsan sıkıştığı zaman savunma yapmak için var olan silahı neyse ona davranır!...
Devletlerin de savunma refleksi vardır ve refleksinin adı da Silahlı Kuvvetleridir!...
Elbette en kötü sivil yönetim, askeri yönetimden iyidir...
Ama sivil yönetimin dışarıya bağımlılığı söz konusu ise Devletin kendini Koruma Refleksiyle Silahına davranmasına Anayasamız izin vermiştir!...
Silahlı Kuvvetlerimizle Yargıyı karşı karşıyaymış gibi göstererek yapılmak istenen anlaşılmamakta mıdır?...
Eğer hala yapılmak istenen anlaşılmıyorsa vay Devletimizin haline...
Yok anlaşılıp gerektiği şekilde müdahele edilmiyorsa da vay yine Devletimizin haline!...
Paşalar!... Sakın sizler de emekli olduktan sonra Devleti Kurtarmaya soyunmayasınız!... Çünkü yetkileriniz varken müdahele etmediğiniz hiç bir konu da sivilken söylediklerinizle inandırıcı olamazsınız!...
Emekli Olduktan sonra Vatanı Kurtarmaya souyunmuş Paşalarımızı hatırlarsanız, haklılığımızı görürsünüz...
Atı alan Üsküdar'ı geçmeden ya gerekeni yapınız, ya da gerekeni yapınız!...
Sonradan aaaah-vaaah etmenin ne size, ne Silahlı Kuvvetlerimize, ne Devletimize ne de Milletimize bir hayrı olmamaktadır...
Darbe yapın ve yeniden "Denge Politikası" adlı garip uygulamayla Millet ile aranızı açın demiyoruz!...
Ama susturmanız gereken yerleri, Anayasanın size verdiği yetkiyi kullanarak susturun diye hatırlatma yapıyoruz...
Eğer gerçekten -Allah korusun- çaresizseniz, Devletin asli unsuru olan Türk Milletine yöneliniz!...
Bu devletli Millet; asla sizi şer güçleri karşısında yalnız bırakmaz emin olunuz...
TEVEKKELTÜ A'LALLAH...
Selam, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN
http://maslan.blogspot.com
tokkali@gmail.com
tokkali@mynet.com
tokkali_53@yahoo.com
tokkali_53@hotmail.com

Hiç yorum yok: