Pazartesi, Mart 27, 2006

TAASSUBUMUZ...

Ne çektiysek taassubumuzdan, ne çekiyorsak içi boş taassubumuzdan çektiğimizi anladığımız an epey meselemizin hallolacağı kanısındayım...
Taassup yani tutuculuk, yani bağnazlık, yani inandığımızı zannettiğimiz duygu ve düşüncelerimizi fanatikçe ve sadece savunmuş olmak için savunmak!...
Uzaktan kumandalı "Dolma Kalemler"in tarif başarısı(!)yla taassup ve bağnazlık; sadece bir fikri topluluk bile olmayan zümrenin üzerine yıkıldı!...
Asıl mutaassıplar, asıl tutucular yani asıl gericiler saklandılar böylece!...
Hangi "Devrimci"de, hangi sosyal demokratta, hangi demokratik solcuda, hangi komünistte ve hangi faşistte "takıyyecilik" gözlendi şimdiye kadar?!...
Mutaassıp olarak, tutucu olarak itham olunan "Milli Görüşçüler"deki "Gömlek Değişmeler"i, değiştim, geliştim diyerek hergün defaatle yapılan takıyyeyi görmezden geliyoruz ısrarla!...
Ve bu görmezden gelişimizi de taassubumuzla saklıyoruz!...
Taassubumuz yüzünden milliyetçilik sahipsiz kaldı!...
Taassubumuz yüzünden demokratlık ortalarda sahipsizleşti!...
Taassubumuz yüzünden dinimiz, imanımız, ahlakımız tarifsiz ve sahipsiz kaldı!...
Bütün bu değerlerimizi, particilik taassubumuzla harap ettik!...
Biz taassup yaptığımızı, net duruş sergilediğimizi zannetmeye devam ederken değişenler, gömlek değiştirenler, takıyyeyi siyasi literatürümüze soktular ve bu tarifsiz ama çok sahipli halleriyle de hükümet etmeye başladılar!...
Biz; hala taassubumuzda, particilik fanatizmimizde devam ettiğimizi zannederken aynı zamanda değişerek, gelişerek, takıyyecilikle bir araya gelenlerin oluşturduğu "AKP adındaki Deprem Çadırı"nda bulunan arkadaşlarımızın varlıklarıyla teselli bulmaya çalışırız!...
Vallahi yok böyle bir şey!...
Böyle taassup ta yok, böyle mutaassıplık ta!...
Milliyetçiliğimizi de, solculuğumuzu da, ümmetçiliğimizi de, aklımıza gelen diğer isimli fikirlerimizi de bu particilik taassubumuza kurban verdik!...
Bu yüzden suçluyu bulamıyoruz!...
Veya bu yüzden bulduğumuz suçluyu cezalandıramıyoruz!...
Yakaladığımız sahipsiz, 100 lirayı ödemeyi ihmal etmiş vergi borçlusunu, "Yüzsüz-Hırsız" olarak açıklayıp cezalandırırız!...
Acıktığı veya nefsi çektiği için baklava çalan çocuklarımızı, ömür boyu hırsız damgasıyla damgalar, cezalandırır ve topşum dışına atarız!...
Ama beyt-ül maldan trilyonları çalan "Mücahid Erbakan"ı cezalandırmamak için kırk takla atarız!...
Erbakan'ı cezalandırmak isteyen Cumhurbaşkanımız'ı da -kendi görüşünden oldukları için iddiasıyla- affettikleri yüzünden suçlayarak "Neden Erbakan'ı koruyan yasayı imzalamıyor?" diye itham ederiz!...
Ve çok gariptir Erbakan'a memleketin bütün "Particilik Mutaassıpları" acır ve arka çıkarlar!...
Çünkü hepsinin, particilik geçmişlerinde Erbakan'ın yaptığına benzer işler yapan partilileri akıllarına gelir!...
Vallahi böyle taassup ta yok, böyle mutaassıplık ta!...
"Benim yandaşım, benim partilim yapıyorsa haklıdır ama başkasının yapmaya asla hakkı yoktur!" mantığının adı taassup mudur Allah aşkına?!...
"Benim teröristim!" tarifi çıkarsa, çıkıyorsa veya çıkmışsa bunda bizim oynadığımız "Taassupçuluk" oyunumuzun katkısı yok mudur?...
Sür'atle hatta hemen hepimizin, bir boy aynası karşısına geçerek kendimizi ve kendimize göre icat ettiğimiz taasubumuzu yargılamamızın zamanı gelmedi mi?...
Beyler! Devlet elden gidiyor!...
Bazı bölgelerimizde ve yörelerimizde Devletimizin Egemenliği zaafta, hatta bazı yerlerde Devlet Egemenliği kalmadı!...
Egemenliğin azalarak yok olduğu yerlerin sayısı ve kapladığı alan arttıkça Devlet mi kalır ortada?...
Devletin olmadığı yerde; milliyetçilik yapsak n'olur, ümmetçilik yapsak ne yazar?...
Burnumuzun dibindeki Irak'ı, Iraklı'nın çektiklerini ne zaman ibret alarak fark edeceğiz?...
Yoksa şimdi de "Bize bir şey olmaz. Biz Türk'üz. Türk Milliyetçileriyiz." diye yeni bir taassup gösterisi mi yapacağız!...
Milliyetçi olup, Türk Milliyetçisi olup Türk Milletinin yararına, Türk Devleti'nin egemenliği yararına ne yaptık?...
Türk Milletine çağ atlatacak hangi teknolojik bulguda imzamız var?...
Sadece taassupla savunarak, yeryüzü cenneti olarak, yüz yılın projesi olarak propogandasını yaptığımız ve egemenliğimizi zaafa uğratan "AB'cilik Taassubu"ndan başka, yeni neyimiz var?...
Farkında mısınız bilmem ama bütün mutassıp fikir savunucuları; şimdi ağız birliği ve güç birliği ile bir "AB'cilik Taassubu"nda birlik sağladılar!...
Gün geçtikçe "AB'cilik Taassubu"nu savunan "Dolma Kalemler"imizin sayısı artıyor!...
Yeter artık!...
Yetmeli artık!...
Bu taassup olmayan adsız ve mantıksız mutaassıplığımızdan kurtulalım artık!...
Bize bizden başka hiç kimse birşey yapamıyor anlayalım artık!...
Muhteşem Türk Atatürk'ün "Asli unsurlarıyla yönetilmeyen milletler için izmihlal mukadderdir." taassubuna soyunmaya var mısınız?...
Eğer taassupla kurtuluş olursa, bize göre bu taassupta çare var.
Gerisi taassup adı konulsa da laf ü güzaf!...
TEVEKKELTÜ A'LALLAH
Selam, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN
tokkali@gmail.com
tokkali@mynet.com
tokkali_53@yahoo.com
tokkali_53@hotmail.com

Hiç yorum yok: