Perşembe, Mart 30, 2006

AKILLI OLUN !...

Çok bilinen bir kıssadır.
Devrin birinde çok zengin bir tacir varmış.
Bir yıl boyunca çalışır didinir, toplar toparlar ve satmaya götürdüğünde, bir boğazda yerleşmiş olan Kırk Haramiler, neyi var neyi yoksa elinden alırlarmış...
Bir kaç sefer aynı şekilde olunca Tacir, uzun araştırmalar sonucu Ali Baba diye bir silahşörün varlığını öğrenir.
Anlatılanlara göre Ai Baba, bir kaç sefer çok kuvvetli orduları tek başına dağıtmıştır. Tam Tacirin aradığı silahşördür anlatılanlara göre...Haberciler, aracılar gönderilir ve Ai Baba, Tacirle görüşmek üzere çağrılır...
Yeme-içmeden sonra mesele açılır. Tacir, başına gelenleri ve Kırk Haramilerin yaptıklarını anlatır. Yakında yeni bir sefere hazırlandığını da söyler.
Ai Baba, Kırk Haramileri duyduğunu ama önemli olmadığını, onlara gereken dersi vermek için de sabırsızlandığını söyler ve anlaşmak üzere pazarlık başlar. Nihayetinde 1000 altına anlaşılır. Ali Baba, Kırk Haramileri yok edecek ve karşılığında da hemen 1000 altın alacaktır.
El sıkışılır, kapora verilir ve sefer günü beklenmeye başlanır...
Ali Baba'nın 1000 altının haricinde bazı özel istekleri de olmuştur. Özel donanımlı bir deve hazırlanacaktır Ali Baba'ya. Bolca et ve şarap yüklenecektir. Tacir bütün şartları kabul eder...
Ve sefer günü gelir kervan yola koyulur.
Ali Baba'nın varlığı; hem Tacir'de hem de kervanın diğer görevlileri üzerinde, çok rahatlık yaratmıştır. Kahkahalarla, çok keyifli bir yolculuk yapılmaktadır.
Sonunda Kırk Haramilerin konuşlandığı geçide gelinir. Kırk Haramilerin görünmesi de gecikmez. Ama ne Tacir de ne de hiç kimse de telaş yoktur.
Kervanın rahatlığı, Kırk haramilerin başının canını sıkar. Önce malın %10'u nu istemişken isteğini artırır ve %20 yapar.
Tacir umursamaz edalarla başını yana çevirerek "Ali Baba!.." diye seslenir.
Kırk haramilerin başı Ali Baba adında bir silahşörle anlaşma yapıldığını öğrenince iyice sinirlenir ve malın %50'sini ister.
Tacir, bir daha; "Ali Babaaaa!" diye seslenir.
Ali Baba'dan ses soluk yoktur. Özel donanımlı devesinin üzerinde eti yemiş, şarabı içmiş ve sızmış bir halde horul horul uyumaktadır...
Kırk haramilerin başının canı iyice sıkılır ve adamlarına; "Şu Ali Baba denen adamı getirin bakalım!.." diye bağırır. Kırk Haramiler devenin üzerinden sızmış Ali Baba'yı indirerek karga-tulumba getirirler. Ali Baba hala kendine gelememiştir. Ayakta uyumaktadır...
Bu hale iyice öfkelenen Kırk haramilerin başı, adamlarına; "Hepiniz sırayla bu sarhoşun üzerinden geçin!..." diye emir verir.
Kırk Haramiler; sarhoş Ali Baba'nın şalvarını sıyırır kendini de bir kayaya dayar ve sırayla üzerinden geçmeye başlarlar...
Tacir ve kervandakilerin hepsi, hayretten dillerini yutacak gibidirler!...
1,2,3...8,9,10.....22,23,24...36,37,38 ve derken 39.ncu harami işini görerek çekilir sıra kırkıncı haramidedir.
Tam bu sırada Ali Baba, kendine gelir ve halini fark ederek müthiş öfkelenir!...
Hiç şalvarını çekmeden kırk haramileri, hallaç pamuğu gibi atar. Haramilerin çoğunu öldürür. Kalanlarsa kaçarlar...
Tacir, bu olanları da hayretle izler ve kavga biter bitmez Ali Baba'nın yanına gelerek; "Şu 1000 altınını al ve bir daha benim çevremde görünme." der.
Şimdi hayret sırası Ali Baba'dadır.
"Neden? haramileri öldürüp kervanını kurtardım ya!..." der.
Tacir, arkasını dönüp yürür ve sesli sesli söylenir aynı zamanda; "Ya haramiler kırk değil de otuzdokuz olsaydı halimiz nic'olurdu Ali Baba?!..."
Halimiz; Kırk haramilerce soyulmaya alışmış Tacirin haline döndü!...
Kırmızı Çizgilerimiz, teker teker ihlal edildi. Hatta silindi!...
Ülkemizin bir bölümünde Devlet Otoritesi sıfırlandı. Bu da yetmedi metropollerimizde huzur bırakılmadı. Millet ne sokakta ne evinde huzurlu değil... Belli bölgeler PKK'nın kontrolüne terk edildi sanki!...
AB ve ABD kızar diye belediye başkanlarının ve bölücülerin siyasi temsilciliğine soyunmuş bir parti il başkanının talimatıyla emniyet güçlerimize saldırıları, görmezden gelindi. Güvenlik Güçlerimizin can güvenliği yok!...
Ve hala Devlet Otoritesi temsilcilerinin, insan hakları damarları ayakta ve Güvenlik Güçlerimizi sağ duyuya davet ediyorlar!...
Beğler; Devlet otoritesini zaafa uğrattınız!... Artık daha fazla seyirci kalamazsınız!...
Yabir şeyler yapın ya da birşeyler yapın!...
Yoksa AB ve ABD'nin çok iatediği ve bizim salaklarımızın da heveslendiği kanlı günler geliyorum diyor!...
-Allah korusun- Akacak kanda çok kişi boğulur...
Türk'ün olmadığı hiç bir yerde yaşayamamış ve dışarının dolduruşuyla bizden kopmaya hazırlanan bizim salaklarımız da başlarına gelecek afetin farkında değiller!...
Bre salaklar!... Hiç bir şeyi yokken yedi düvelin güç yetiremediği bu millete siz mi güç yetireceğinizi sanıyorsunuz?!...
Şimdi sizi tahrik edenler, yarın -Allah korusun- ortalık karıştığında arkalarına ve size asla bakmadan kaçacak, saklanacak delik arayacaklar...
Ona özgürlük adına sokakları yağmaladığınız Apo'nuzun yakalandığında uçaktaki Türkçülüğünü ne çabuk unuttunuz!...
Yedi düvelin başa çıkamadığı Devletimiz, sizi bir anlık eder. Akıllı olun!...
Size dost gibi görünen düşmanlarınızı tanıyın artık.
44 yıldır bize yaptırdıklarıyla artık "Sizi AB'ye almayız." diyemeyen AB ve Avrupa; sizi tahrik ederek Türkler tarafından öldürülmenizi ve Türkler'e; "İnsan haklarını ihlal ettin!.." diyebilmek için sizi satranç piyadesi olarak kullanıyor anlamıyor musunuz?...
Bilinen 4000 yıllık tarihi olan bu Devlete siz birşey yapamazsınız. Ve vallahi 15 dakikada telef olursunuz...
Tekrar tekrar söyleyeceğiz:
"Akıllı olun!..."
Aksi halde olacakların sonucundan da siz mesul olacaksınız...
TEVEKKELTÜ A'LALLAH
Selam, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN
http://maslan.blogspot.com
tokkali@gmail.com
tokkali@mynet.com
tokkali53@yahoo.com
tokkali_53@hotmail.com

Hiç yorum yok: