Salı, Nisan 18, 2006

ORTAÇAĞ GERİCİLERİNE...

Korkaklar çok karabasan görürler!...
Ben de, ara sıra 'birileri'ne seslenirim...
Ama benim seslendiğim birileri, korkak oldukları için ihanetten ihanete koşanlar ya da hain oldukları için korkak olanlar, olurlar hep!...
Elbette korkaklar, rüyalarında dünyayı fethedemezler!..Korkaların hayalleri de, rüyaları da korktukları için sığındıkları güç veya güçlerin başarılarıyla doludur!...Korkaklar; hayallerinde de, rüyalarında da korkmaya devam ederler!...Uyandıklarında üzerlerinden silindir geçmiş gibi olurlar!...Ayak seslerinden, sessizlikte kendi aldıkları nefeslerinin sesinden de korkarlar!Çünkü hayatlarında hiç ama hiç kendileri gibi yaşamamışlardır...Aldıkları görevler gereği rollerini yaparken -rol gereği- çok cesur görünseler de, korkuları rüyalarını, hayallerini işgal etmiştir...
Korkaktan kastım, hain; hainden kastım da korkaktır elbette!...
Yoksa cesaretle korkaklığın, birbirine çok yakın kavram ve davranışlar olduğunu yaşadıklarımızdan, gözlemlediklerimizden hareketle bilenlerdeniz...
Uzaktan kumandalı rüzgar güllerimiz, siyasi topaçlarımız hatta "Dolma kalemler"imiz, son günlerde kendilerine çok yakışan bir davranış daha sergileyerek korkulması gereken bir tehlikeyi,-Amerika'yı yeniden keşfetmişçesine- yeniden gündeme taşımaya çalışıyorlar. Nedir bu tehlikeden öte afetin adı? "İrtica!.."
Allah, Allah!...
Nemenem bir şeydir bu irtica?
Önce nedir bu irtica? Sözlük anlamıyla, ricat etmek yani geri dönmek... Geri dönmek olunca da gericiliğin karşılığı gibi bir tarifle karşımızda!...
Acaba ricat etsek ne olur?
Yani kelimenin sözlük anlamından hareketle geri dönmeye niyetlensek ne olur? Veya biz bu geri dönüşü, bu ricatı becerebilir miyiz?... Vallahi mümkün değil!...
Bir de düz mantığımla baktığım zaman zaten aklım karışıyor benim!... İlericilik, aydıncılık, medenicilik adıyla bu irtica denen tehlikeye karşı duranları, anlamakta sıkıntı çekiyorum!...
İslamiyet'ten bin yaş daha eski olan, geçmişi ve tarihi engizisyon uygulamaları, diri diri insan yakarak şeytan çıkarmalar, giyotinlerde baş kesmeler, mezhep çatışmaları yüzünden yüzlerce yıl oluk oluk kan akıtmalarla dolu Hristiyanlığın mensupları ve savunucuları, yani batı, yani Haçlı, İslamiyetten bin yaş daha eski olmasına rağmen İlerici!...
Hristiyanlıktan bin yaş daha eski olan Yahudilik, yani İsrailiyat, yani Siyonizm ve bunu savunanlar ilerici!...
Allahınızı severseniz aklınız başınıza toplayın!...
Eğer ben "İslamım, Elhamdülillah Müslümanım." dediğim için mürteci isem, gerici isem; Hristiyanım diyenler, yahudiyim diyenler, gericiden de öte karanlık ve karanlıkçılar olmaz mı?...
Kapı köpekliğinin gereği yok!...
İtin korktuğu yere ürüdüğünü bilmez miyiz biz?!...
İslamiyet'ten bin sene daha eski bir dinin savunuculuğunu yapan, son yüzyılda Haçlı'nın silahşörlüğüne ve dünya jandarmalığına soyunan gerici oğlu gerici, "buş oğlu buş" Irak'a yapılan saldırı ve işgali, Haçlı Seferi olarak açıklarken, bu insafsız gericilerden yana olan ilericilerimizi, korkaklıkla itham etmezsem neyle itham ederim?...
Bu gerici oğlu gerici, bu "Buş oğlu Buş"; yeni saldırılara hazırlanırken, yeni seneryoları sahneye sürerken bizim irtica ile, dinle, dindarla gereksiz uğraşımızın Allah aşkına mantığı var mıdır?...Ve böylesi mantıksız bir meşguliyetin zamanı mıdır?!...
Siyasilerimize, yönetim için görevlendirdiklerimize Kutatdgu Bilig'den bir alıntıyı bir daha hatırlatmak isterim:
"Ülkeyi elde tutabilmek için orduya ihtiyaç vardır.Orduyu besleyip donatmak için de çok mal ve servet gerekir. Orduyu besleyip donatacak akçayı bulabilmek için de halkın zengin olması gerekir. Halkın zengin olması için de yöneticiler doğru yasalar koymalıdır. Bunlardan biri ihmal edilecek olursa dördü de işe yaramaz. Dördü de işe yaramaz olunca devlet yönetimi çözülür, ülke yönetimi bozulur...."
Bu alıntı Yusuf Has Hacib'in 1070 yılında yani günümüzden 900 sene, hatta yaklaşık bin sene önce yazdığı kitabından, bir kaç cümle...
Günümüzü anlatmış, terif etmiş sanki değil mi?!...
Eğer gericilik; geri dönüp Yusuf Has Hacip gibi değerlerimizin öğütlerinden pay almak diye yorumlanabilirse veya böyle bir ricata itiraz eden çıkmazsa, gelin hep beraber mürteci, ricatçı, geri dönüşçü olalım!...
Muhteşem Türk Atatürk'teki; Yusuf Has Haciplere, Kaşgarlı Mahmutlara, Cengiz Hanlara, Timurlara benzemek için yapılan cehdi anlasak veya o kadarcık gericileşebilsek(!), Vallahi dünyanın en ilericileri yine biz oluruz!...
Açıkçası; gereksiz zamanlarda, gereksiz işlerle uğraşarak milleti de gereksiz münakaşaların içine çekerek dikkat dağıtmanın, korkaklığın gereği yok!...
Korkaklığı; orta çağ gericiliğini savunarak yapılan, ilericilik maskesiyle kamufle etmenin de mantığı yok!...
Biz Müslüman Türküz... Biz ilayı kelimetullah iddiası olan bir milletiz... Biz dünya nizamından kendini sorumlu tutan bir ırkın ahfadıyız...
Biz bunları tekrar söyleyelim.
Gerici oğlu gericiler, asıl mürteciler, asıl ortaçağ karanlıkçıları, bize ne derlerse desinler!...Eğer yeniden gelmek gibi bir niyetleri varsa gelsinler. Yeniden boylarının ölçüsünü alarak gitsinler. Onlar gelmeye niyetlenebilirler ama geldikleri yere dönebileceklerini Allah(c.c.) bilir...
Yel kayadan ne götürür Allah aşkına!...
TEVEKKELTÜ A'LALLAH
Selam, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN
http://maslan.blogspot.com
tokkali@gmail.com
tokkali_53@yahoo.com

Hiç yorum yok: