Pazar, Nisan 23, 2006

VEDA VE SEFERE DEVAM !...

"Artık ben sustum!.." demiştim!...
Peşine "Biz Böyle Susarız!.." diye feveran etmiştim!...
"Seferimiz Var!.." diye naralar atmıştım...
Suskunluktan vaz geçtim!...
Susarak naralar atmaktansa, naralar atarak susması gerekenlere -gücümüz yeterse- sesimizi duyurmayı tercih ettim!...
Herkes mutlaka ama mutlaka en iyi kendini tanır. Karakter sahipleri, sağlam rahle-i tedrislerde yoğrulmuş edepli insanlar, kendilerini çok iyi tanımalarına rağmen -edeplerinden- kendilerini anlatamazlar!...
Bu karakter ve kişilik sahiplerinin kendilerini anlatmak, kendilerini tanıtmak gibi bir abesle iştigalleri de mümkün değildir ve görülmemiştir.
Ama bu kimlikli, kişilikli insanları sevenler; onların tanınmamasından, onların yeterince kabul görmeyişlerinden ziyadesiyle rahatsız olurlar!...
Rahmeti Babam ve Amcalarım'ın 1965 yılından beridir tanıyarak ram oldukları Rahmetli Başbuğ Alparslan Türkeş'in ailemizdeki gönül tahakkümünden dolayı, sülalece MHP'li, sülalece Türkeşçi olduk ve hep te Türkeşçi kaldık...
Türkeşçi olarak çıktığımız hayat yolculuğunda ne zaman ve nasıl Ülkücüleştiğimizi bilemeyerek Ülkücüleşenlerden olduk...
Aile olarak, sülale olarak bizde Türkeşçilik= Ülkücülük; Ülkücülük= Türkeşçilik olarak kabul görmüştü...
Maalesef, kara bir 4 Nisan'dan sonra siyasi atmosfer, kara bir bulut olup çöktü üstümüze!...
İnadına, inadına bir şeyler yapıldı Türkeşçi yürekleri incitmek için!...
Ama bizler; "Olur ilk kez Başbuğsuz kalıyoruz, Başbuğsuzluğun ağırlığı altında art niyetli olmayan affedilebilir hatalar yapıyoruz! Teşkilatlarımızı ve teşkilat yöneticilerimizi yalnız bırakamayız!...Teşkilatlarımızı terk edemeyiz!..." dedik durduk...
Teşkilatları ama kızarak, ama küserek terk eden arkadaşlarımıza olmadık sitemlerle yüklendik!...Beraber yola çıktığımız arkadaşlarımızdan bir yerlere gidenlere de saldırdık, bir yerlere gitmeden kendi ayakları üzerinde yeniden teşkilatlanmaya çalışanlara da!...
Bu arkadaşlarımıza sözlü ve yazılı olarak asla inkar edemeyeceğimiz sözlerle saldırdık!...
Teşkilatımız diri kalsın, teşkilatlarımız birlik adresi olsun diye çırpınıp durduk!...
Taaaa ki; 2005 yılını 2006'ya bağlayan Cumartesi gününe kadar!...
1 Ocak 2006 tarihi itibariyle, etrafımıza baktığımızda ve geçmişi hatırlayarak kendimizi yargıladığımızda gördük ki, benzer sebeplerden bütüne yakın yol yoldaşlarımız, MHP'de değiller!... Ve tamamına yakını da benzer ve çok bilinen sebeplerle MHP'den uzaklaştırılmışlar!...
1 Ocak 2006 tarihi itibariyle sitem ettiğim, -samimiyetimizden hareketle haddimi aşarak- hakaretler ettiğim Ülküdaşlarımı, tek tek gözden geçirmeye ve saymaya başlayınca gördüm ki; istenmediğim MHP'nin zirvesince söylenmesine rağmen, istenmediğim MHP'de benden başka yol yoldaşım kalmamış!...
"Artık Ben Sustum!.." diye nara attığımda, bu rahatsızlığımı ve yalnızlığımı bütün yoldaşlarıma duyurarak, hepsinden özürler dilemiştim!...
Tekrar hepsinden haklarını -Allah Rızası için- helal etmelerini diliyorum!...
Hayatım boyunca hiç bir Ülküdaşımı, hiç bir arkadaşımı, hiç bir dostumu terk etmedim!... Siyaseten MHP'yi terk edenleri, MHP'ye sahiplenerek beni terk etmiş saymama rağmen ve onlara siyaseten hiç bir destek vermememe rağmen hiç bir Ülküdaşımla irtibatımı kesmedim, kesemedim!...
Allah(c.c.) hepsinden razı olsun ki Onlar da ben fakıri hiç yalnız bırakmadılar!... Çünkü Rahmetli Başbuğumuz; öylesine kuvvetli bir bağ kurmuştuki aramızda, çoğu kez akrabalığın da, hısımlığın da siyasi husumetin de önünde ve üstünde oldu bu bağ...
1968 yılından beridir fiilen ve aktif bir MHP propogandisti olarak yaşadım. Yaklaşık 40 yıldır MHP ile yatıp MHP ile kalktım!...
Başbuğlu MHP'ye ömrümü hediye etmiştim. Nadim değilim. Helal olsun, helal olsun, helal olsun!... Ama Başbuğsuz MHP için aynı şeyleri hiç söyleyemedim, şimdi de söylemeyeceğim!...
Mevcut MHP'nin zirvelerinden birinin söylediği; "Böyle şerefsizlik mi olur? 25 yıldır herkes ülkücü hareketten alacaklı!...Bir borçlu olanı göremedik!.." tarifinden beridir yani 1 Ocak 2006 tarihinden beridir -sözün sahibine gereken cevabı vermiş olmamıza rağmen- MHP propogandistliğine ve siyasi sohbet ve söylemlerime, ara vermiştim!...
Oysa konuşulacak zamandı!... Asla susulacak zaman değildi oysa!...
Yaklaşık 40 kırk yıllık birikimimizi, yaklaşık 40 yıllık milliyetperverliğimizi, vatanperverliğimizi, ömürler çöplüğü ve Mahşer Günü'nün bekleme salonu olan mezara sessizce götürmek zamanı değildi asla!...
Ama nedenini asla anlayamayacağım bir şekilde susmamız istendi!... Kendimizin çalıp kendimizin oynadığımız kulvarlardaki sesimizin, önü kesildi!...
"Susma sustukça sıra sana gelecek!..." dip dalgalanmasının, yerel ve tamamen milli seslerinden birini daha susturmak isteyenler oldu!...
Halbuki Allah(c.c.)'ın bizi, millet adına konuşmak, millet adına naralar atmak için yarattığına inanarak büyümüştük!... Bu yolda çektiklerimizle olmaya hevesliydik!... Kendimizi "Kutlu Sevda'nın Süvarileri" diye isimlendirmiştik!...
Seferimize ara vermek isteyenler oldu sanki!...
Ve biz de daha doğrusu ben fakırde; susmaktansa, atıl kalmaktansa milletime, Başbuğumdan aldığım terbiyeyle; nerede, hangi siyasi kimlikte olursa olsun hiç bir ülküdaşımla edepsizce siyasi yarışa girmeden, hiç birine küsmeden ve inşallah hiçbirini küstürmeden konuşmaya ve mücadeleye devam kararı aldım...
Artık aynı Kutlu Seferime, bir başka güzergahtan devam etmek istiyorum.
Halka hizmet, Hakk'a hizmet mantığıyla; Rahmetli Osman Bölükbaşı'nın; "İmanım padişah ben de onun veziri oldum.Hiç bir hükumet bana bu ikbali veremezdi." ahlak ve düsturuyla HALKIN YÜKSELİŞİ PARTİSİ'nde siyasete devam kararı aldım...
Tekraren nerede, hangi kimlik ve ünvanla olursa olsun beraber yola çıktığım hiç bir Ülküdaşımdan vaz geçmeden, hiç biriyle asla-edepsizce- yarışa girmeden, Allah Rızası için mücadelede ise felekle bile yarıştan imtina etmeden, seferime kaldığım yerden bir başka güzergahta devam kararındayım...
Hiç bir Ülküdaşımın, yoldaşımın, arkadaşımın da bana bu konuda sitem etmeyeceklerine inanarak ve geçmişte sitem ettiğim dostlarımın, aynı üslubumla sitemlerini, şimdiden kabul ettiğimi açıklayarak, MHP'de kalan Ülküdaşlarıma veda ediyorum...
Kaçanın da kovalayanın da "Allah" diye yalvardığı günümüzde, susturulmayı hak etmediğimize inanıyorum!...
Ne kimseye sitemimiz, ne kimseye küskünlüğümüz var!...
Allah Rızası için sefere devamdan başka bir kastımız da yok!...
Gönlümüzü, en iyi Rabb'im bilir...
TEVEKKELTÜ A'LALLAH
Selam, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: