Cuma, Eylül 08, 2006

ALTIN NESLE (Bir Daha)...

Yıllar öncesinden şu anda yönetimde olan MHP Genel merkez Yöneticilerine hitaben bir seslenişimiz olmuş ve bir nesli tarif etmeye çalışmıştık. Sesimizin duyulacağından, sözlerimizin ciddiye alınarak inceleneceğinden emindik.
Aksi olmuştu maalesef. MHP'nin ikinci büyük parti olarak meclise taşındığı ve Hükumete ortak olduğu yıllardı. Gözümüzün önünde hatalar işleniyor, gözümüzün önünde Teşkilarlardan Ülküdaşlarımız dışlanıyorlardı!...
Yönetimimize seslenerek bu yanlışlardan ve bu yanlış uygulamalardan vaz geçilmesi gereğini rica ederken; doğruların kimlerle yapılabileceğini de dilimizin gücü kadar anlatmaya çalışmıştık. O zaman başaramamış, sözümüzü dinletememiştik!...
Şimdi bir kere daha; mevcut MHP Yöneticilerine de, nasipse kongrede göreve gelecek Yeni Yönetime de seslenerek bir nesli hatırlatmaya çalışacağız...Bu nesil olmazsa olmazıdır Milletin!... Bunesil ALTIN NESİL'dir...
Bir nesli; niye ısrarla görmek istediğimizi, sanıyorum bu gün çok rahat anlatabileceğim...
Varlıkları ile hep huzur duyduğum; arkadaşım oldukları, dostum oldukları, Ülküdaşım oldukları için hep böbürlendiğim kişileri anlatan, Dostum Sevgili Selami Türkmen’in “ALTIN NESİL” başlıklı yazısını içercesine okurum." Bizim oğlan bina okur; döner döner yine okur." misali döner döner okurum. Yıllardır bu yazıyı saklar, canımın her sıkıldığında, moralimin her bozulduğunda bir kere daha okurum...
Yine demoralizeyim, yine canım sıkkın ve kendimi ALTIN NESİL'le teselli etmeye çalışacağım...
Tanıdığım ve tanıdığım için de kendimi şanslı saydığım Sevgili Selami Türkmen’in edebini, adabını bilenlerdenim. Kendini anlatabilmekteki sıkıntısını, yanındaymışım gibi biliyorum.Ama Sevgili Selami’yi bu kadar tahrik eden sebebi, merak etmedim dersem yalan söylerim. Şimdi izninizle Sevgili Selami Türkmen’in edebi, adabı ve vakarı yüzünden söyleyemediklerini; onun adına kaleme alarak “ALTIN NESİL”i biraz da ben anlatmaya çalışacağım.
Sevgili Selami Türkmen’in; “İşte bizler, böyle bir Altın Nesil olarak yetiştirildik. Sırtımıza yüklenen büyük mesuliyetleri hiç çekinmeden alıp, Türk Yurdu’nda asil Türk’ün nasıl olması gerektiğini YAŞAYARAK GÖSTERMEYE ÇALIŞTIK.” cümlesinin, altına imza atmak için aynen aldım...
Evet Onlar; Altın bir Nesildirler...
Solun çakar almazlarına inat; satmadan, satılmadan, saflarını asla terk etmeden kıyametlere denk iki muhtırayı, bir ihtilali göğüslemek pahasına; vurularak, asılarak, işkencelerde şehitleşerek Ülkelerini karşılıksız sevmekte ısrarcı olanlardır...
Bu Altın Nesil; yarım asırlık ömürlerinin 35 yılını, ölüm görüp ağlayarak, düğün görüp oynayarak yaşamışlardır. Ama çok garip ve insafsız bir tecelliyle ömürlerinin 35 yılında pek az düğün görmüşler ve bu düğünlerde de yaslı-yaralı yürekleri yüzünden doyasıya oynayamamışlardır!...
Dış güçlerin ve onların içerideki uzantılarının bütün güçleriyle vatanı komünistleştirme faaliyetlerine; “Her türlü kültür emperyalizmine hayır.” diye kafa tutarak yıllarca erkekçe, yiğitçe direnmişlerdir.
Evlerinden daha fazla karakol nezaretlerinde, Yusufiyeler'de çile çekmiş ama asla şikayetleşmemişlerdir. “Ben bu vatanın ha ekmeğini yemişim, ha bu vatan uğruna kurşun...” diyerek devleşerek çileleri güzelleştirmişlerdir.Cezaevlerini, hücreleri Yusufiyeleştirmişlerdir...
Olmazları oldurmuş, imkansızları kolaylaştırmışlardır...Bu kadar başarının sonunda asla ama asla şımarmamış, asla büyüklük taslamamışlardır. Asker Millet mantığı ve düşüncesiyle mukaddesleştirdikleri “Nöbet” kavramı ile hep nöbetin kendilerine gelmesini beklemişlerdir...
Ama ne hikmetse bu ALTIN NESLE hiç nöbet teslim edilmemiştir!....
Bu ALTIN NESLİ tanıyanlar, hep “Neden siz değilsiniz?” diye sitem yüklü sorularla üstlerine gelmişler ama ALTIN NESLİN Altın İnsanları hep; “Ben değil BİZ ..” demişlerdir...
Bu ALTIN NESLİN her biri ayrı bir Derviş, her biri ayrı bir Ahi Evrendir...Yeri geldiğinde bu neslin her biri başlı başına bir DEV, başlı başına birer EFSANE olmuşlardır...Bu ALTIN NESLİ, asla kendilerinden dinleyemezsiniz.Bu Altın Nesli merak edenlere, 1980 öncesinin Devrimcilerinden dinlemelerini salık veririm!...
1980 Kıyameti öncesinin en sert hasımları olan ÜLKÜCÜLER ve DEVRİMCİLER, günümüzün eyyamcılarıyla mukayese kabul etmeyecek kadar karakter devleridirler...Kavgalarında bile bir asalet görülürdü...
Birbirlerini belki öldürmüşlerdir ama asla birbirleri hakkında ucuz sohbetler etmemiş ve ettirmemişlerdir...
DEVRİMCİLER’den kastım elbette 68 Kuşağı diye ortalarda, ekranlarda, uzaktan kumandalı basında arz-ı endam eden, milyon dolarlarla transferler yaşayan, çakar almazlar değil...Selamı Türkmen’in adını çok iyi koyduğu, ALTIN NESİL’den olmasalar da, bu nesille kıyasıya savaşsalar da bu nesille vatanseverlik yarışına giren, gerçek fikir ve kavga adamlarıdır kastım...
Bu ALTIN NESİL; evleri olmasına rağmen gurbetçi Ülküdaşlarını yalnız bırakmamak için Ülkü Ocağı binalarında sabaha kadar tahta kurularıyla boğuşmayı tercih edecek kadar kişisel rahatlarına düşman insanlardır...
Bu ALTIN NESİL; karakola düşen Ülküdaşları rahatlayıncaya kadar sokaklarda sabahlayacak kadar özverilidir...Bu ALTIN NESİL; asla ikbal hesabı yapmadan gelen herkesi omuzlarında taşıyarak istedikleri yere, makama taşıyacak kadar da usta, ehil kadrolardır...
Omuzlarına basarak bir yerlere ulaşan hiç kimseden de bir şey istemeyecek kadar gönülleri tok bir nesildir bu ALTIN NESİL....Devlet-Millet düşmanlarını gözlerini kırpmadan öldürebilecek kadar katı olan bu ALTIN NESİL; gerektiğinde gözü kapalı ölüme atılacak kadar da KAHRAMANDIR...Bu yapıları yüzündendir ki 5000’i aşkın şehidi vardır bu ALTIN NESLİN...
Kimler ne yaparlarsa yapsınlar, kimler ne derlerse desinler bu ALTIN NESLİN son ferdi de toprağa düşmeden benim bu Asil Milletten asla ümidim kesilmez...Bu ALTIN NESİL; üzerlerinden 12 Eylül’ün dişlileri geçmesine rağmen sağ ve sağlam kalabilmiştir...
Bu ALTIN NESİL; dünya Türklüğü’nün tek Başbuğu Alparslan Türkeş’in ölümüne rağmen sağ ve sağlam kalabilmiştir...Başbuğdan sonraki ilk seçimde Partilerini, ikinci büyük parti olarak meclise göndermeyi başaran bu ALTIN NESİL; geriye dönmeyi ve hataları tekrarlamayı sevmediklerinden, bütün zorluklara rağmen, dışarının şişirmesiyle estirilen RTE rüzgarına rağmen, gene milyonlarca oyu partilerinde tutmayı başarmışlardır...
MHP’nin artık tek yolu kalmıştır. Türkiye’nin her köşesinde Bozkurt sabrıyla nöbet bekleyen bu ALTIN NESLE süratle yönelmelidir.Bu ALTIN NESİL; bütün dünyaya rağmen Üç Hilalli bayraklarını, gereken yere taşıyabilecek kapasite ve güçtedir...
Bu ALTIN NESİL; zor nesildir. Özel nesildir ve -vallahi- güzel nesildir...Bu ALTIN NESLİN tamamı, 45-50 ve yukarısı yaşlarıyla, memleketi omuzlayarak çağdaş medeniyeti yakalattırıp geçirebilecek kapasite ve güçtedir...Tamamı yetişmiştir...Tamamı ehildir...Tamamı kahramandır...Tek kelimeyle bu nesil, ALTIN NESİL’dir...
Sağ olasın Selami... Sağ olasınız ALTIN NESİL... İyi ki varsınız...Varlığınızla huzurlu, varlığınızla cesuruz...
Sizin varlığınızı unutanlara; hatırlatma babından bir iki hareket sergileseniz; yemin olsun memleketin,siyasetin,hamasetin görüntüsü değişir!...
Maalesef ve maalesef ki MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin ısrarla rahatsız olduğu ve ısrarla tasfiye ettiği kişiler de bu ALTIN NESİL'den olanlardır!...
Ey ALTIN NESİL;
Sizin unutulduğunuzu sakın ha düşünmeyesiniz!...Belki siyaset lümpenleri tarafından göz önüne getirilmeniz engellenmektedir ama ben inanıyorum ki artık gün ALTIN NESLİN piyasaya çıkma günüdür...
Hayatınızda bir kez -size göre edepsizlik sayılan ama milletin ısrarla beklediği- kafa tutan tavrınızla düzenin her şeyine baş kaldırmaz mısınız?...
Artık içerden dışardan dayanılmaz baskılara muhatap olan Devletimizin bozulmamış kurumlarına yeniden yürek olmaz mısınız?... Devletin asli unsurları olduğunuzu ve "Mevzu vatansa gerisi teferruattır." mantığınızı bir daha işletmez misiniz?
Sizsiz olmadığını, sizsiz olamayacağını ne zaman kabulleneceksiniz?..
Dava'nın, Meselenin, Ülkücülüğün, Vatanperverliğin ve MHP'nin tek sahibi olduğunuzu ne zaman göstereceksiniz?...
Milletin umutla sizi beklediğini, yoksa fark edemediniz mi?
TEVEKKELTÜ A'ALALLAH...
Selam, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: