Çarşamba, Eylül 27, 2006

KENDİMLE HESAPLAŞMA...

Suratım gülerken canım sıkkındı
Dedim öldürdüler sustum olmadı
Müfteriden,yalancıdan kanım bıkkındı
Yedim öldürdüler kustum olmadı...

Dünyanın serveti kefen bez idi
Kaplumbağa için yavaş, tez idi
İnsanım içimden çıkan Yezid'i
Sevdim öldürdüler küstüm olmadı...

Bozdular Ülkemin Ülkü çarkını
Görmek yasaklandı dosluk farkını
İmansız yürekte iman arkını
Düzdüm öldürdüler bozdum olmadı...

Hayretle seyrettim şaşkınlığını
Çiğe döndürdüler pişkinliğini
Ülkücünün Dost'a yanlışlığını
Çizdim öldürdüler yazdım olmadı...

Dostlar, Ülküdaşlarım;
Çok kıymetli zamanlarınızı aldığım için Allah rızasına hakkınızı helal edin...
Benlik yapmak gibi, kendimi dünyanın merkezi olarak tarif etmek gibi bir kastım, haşa hiç olmadı, olmayacak ta...
Ama zamanı geldiği için, doğru zeminde, doğruları söylemekliğimden kaynaklı saldırılara muhatabım!... Elbette; "Bir kurdun peşinden yüz köpek ürümezse o kurt, kurt değildir." Türk atasözünü hatırlatacağınızı biliyorum. Ama ben fakıre "ayrık otu" diyebilecek kadar öfkelenmelerine rağmen ben, Ülkücü olduklarını söyleyen bu güzel insanlara, asla aynı üslupla saldıramam ve sizlerin sesli olarak söylediğiniz bu ata sözünü tekrarlayamam!...Buna ne müktesebatım, ne yaşım, ne de Ülkücülüğüm müsaade eder!...
Benden, şahsa taraftar olmayacağını beni tanıyan herkes sanırım bilir ve söyler...
Ben, Davam'a tarafım!...
Ben yakın hedefi "Yüz Milyonluk Milliyetçi Türkiye", uzak ve nihai hedefi "Turan" olan ve bu yoculukta tek rehberi Kur'an olan bir seferin süvarisiyim... Kazandığım, kazanacağım en büyük ikbal, en son "zirve-makam" budur... Halimden; şükredecek kadar, günümü bana nasibeden Rabbım'a hamdedecek kadar memnunum....
Halimden, yaşımdan, müktesebatımdan ve yaşadıklarımdan hareketle; doğru zamanda, doğru zeminde, doğru safta yer alarak Ülküdaşlarıma da seslenmek gibi bir görev edindim kendimce...
Bu kendimce edindiğim görevim yüzünden bazı yerleri rahatsız etmiş olmalıyım ki; bana "ayrık otu" diyebilecek kadar seviyeyi düşürdüler veya kendilerine göre kavga çıtasını yükselttiler!...
Ne diyebilirim? Canları sağ olsun. Haklı işlerinde, haklı davranışlarında Allah(c.c.) yardımcıları olsun...
Ben; Kutlu Sefer'in donanımlı süvarilerinden biriyim. Bunu da övünerek söylerim... Bilmeden bana "mide ülkücüsü" falan diyen de var. Bunu diyen; "Yol Arkadaşı", bilse ki; hayatım boyunca teşkilatlarımdan asla görev istememiş ama verilen görevleri de -hamdolsun- eksiksiz tamamlamış bir Ülkücüyüm, vallahi utanır!... Ülkücüyüm dediğine göre hala utanır yüzü vardır bilirim.
Ne çektiklerimizi, ne kaçıp kovaladıklarımızı, ne kaybettiklerimizi -kimseye siteme tenezzül etmediğimizden- asla ağzımıza almamışız. Çünkü o çektiklerimizin karşılığı olarak "Ülkücü" ve "Kutsal Sefer Süvarisi" ünvanını almışız. Hamdolsun...
Bu ünvanımız da canımız, tende misafirliğine devam ettiği sürece sürecektir...
Bana yapılan; kişisel ve belden aşağı saldırılar yüzünden asla doğru bildiğimi söylemekten vaz geçmeyeceğim. Çünkü bütün Ülküdaşlarıma karşı sorumluyum, çünkü şu anki halimizde ben de veballiyim!...
Erzurum'da Ülkü Ocaklarında ki gereksiz ve zamansız görev değişikliğinde; bir Ülkücünün kafasına kurşun sıkıldı!... Bir Ülkücü de ağır yaralandı!... Rahmetli olan da, kurşun sıkanlar da Ülkücüydü!...
Ülkücüyü, ülkücüye kurşun sıkabilecek kadar yandaş ve karşıt tarifine sokanlardan şikayet etmeyeyim mi?
Hem rahmetli olana, hem de cezaevine düşen civanlarıma akıttığımız gözyaşlarımızın muhataplarını, aramayalım mı? Unutulsun diye bahsetmemiş olmama rağmen eğer söylemezsem beni müfterilikle itham edeceğini söyleyen "Yol Arkadaşı", bu olayları bilmiyor mu? Daha buna benzer bir-kaç yerdeki olaylardan habersiz mi? Eğer habersizse ben ve benim gibi doğruları söyleyen Ülküdaşlarına "Ayrık Otu" demeye, nasıl vicdanı izin verir?...Eğer bu olayları bilerek söylüyorlarsa o zaman da; "Taraftar"la Ülkücü arasındaki farkın farkında olamayanlara, "Yol Arkadaşları"na bir daha haykırarak derim ki:
Bu iş, Devlet Bahçeli Bey'le olmadı!...
Bu iş, Devlet Bahçeli Bey'le olmaz!...
Bunu bütün millet, bütün Ülkücüler söylüyorlar ve biliyorlar!...
Milletin fısıltıyla ve sözlü olarak günaşırı söylediklerini, biz yazarak tarihe şerh düştüğümüz için mi öfkelere muhatabız!... hal böyleyse öfkelenmeye ve seviyesizce saldırmaya devam ededursunlar...
Herkesin mutlaka bir hesabı var. Ama biliriz ve iman ederiz ki Alla(c.c.)'ın da bir hesabı var...
Tevekkül ve sabırla ama bu arada doğruları söylemeye, bütün Ülküdaşlarımızı doğru safa davet etmeye devam ederek Allah(c.c.)'ın kesin hesabının gününü bekleyeceğim... O adil günün de yakında olduğundan eminim...
TEVEKKELTÜ A'LALLAH...
Selam, sevgi, dua
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: