Çarşamba, Eylül 06, 2006

MİLLET'E RAĞMEN !...

Bu nemenem demokrasi?!...
Millete rağmen, Devlet'in kurumlarının çoğuna rağmen, hatta Cumhurbaşkanı'na rağmen; bir halk oylaması yapılsa %95'in "hayır" diyeceği kesin olan bir Haçlı isteğine, bir ABD buyruğuna itaat edilerek, İsrail'in -saldırdığı- Müslüman dünyasından korunmasına destek vermek!...
Ya Rabbi aklımıza mukayyet ol!...
Millete, halka rağmen demokrasi de var mı Allah aşkına?...
Biz, Türk Milleti olarak baba-oğulun aynı savaşta şehid olduğunu sayısız kere yaşamışız. Aslında acıklı olması gereken bu durumla, hep iftihar etmişiz. Şehit ana-babaları; "Vatan sağ olsun! Diğer oğullarım da Vatana feda.." diye ağlamıştır hep şehitlerine, şehitlerimize...
Şimdi; "Devlete hakkımı helal etmeyeceğim!" diye feryat eden şehit yakınları var!..
Şimdi; "Vatan sağ olsun diyemeyeceğim!" diyen şehit anası var!...
..............
"Askerlik yan gelip yatma yeri değildir!." buyurdu Sayın Başbakan!...
Çok ta doğru söyledi!...
AB'nin, ABD'nin, Haçlı'nın isteklerine boyun eğerek, hiç bir şey yapmadan yan gelip yatan ve maaşlarının azlığından şikayetlenen siyasiler varken ve onların yaptıkları sıralama hatalar varken asker, yan gelip yatabilir mi?!...
Her gün üçer-beşer Vatan Evladı şehit edilirken, şehirlerimizde eşkiya kol gezerken, Adalet'in en üst kurumlarından biri mesaisi başında basılarak Mahkeme Başkanı öldürülürken, milletin umudu sayılacak milliyetçi partilerin genel başkanları bölücüler ve "Dolma kalemler"ce methedilirken, kendi asayişimiz ciddi manada can çekişirken, bütün bunların üstüne en büyük müttefik(!)imiz Haçlı'nın ortadoğu komseri, eşkiya-terörist Devlet İsrail; Müslümanların saldırısı(!)na muhatapken "Askerlik, yan gelip yatma yeri..." olabilir mi?!...Nerde bu yoğurdun bolluğu?!...
Millete, en fazla hizmet vermesi dolayısıyla da milletçe en fazla sevilmesi gereken siyasilerin ve bunların hizmet yerleri siyasi partilerin neden gözden düştüğünü , hala hızla gözden düşmeye devam etmelerinin sebebini bir merak eden çıkmayacak mı hala?...
Hangi siyasetçinin çocuğu şu an askerdir ve hangi siyasinin oğlu Lübnan'a gidecektir?...
Milletim, devletimin asli unsuruyum, alt-üst kimliklerim hep Türk, Türk oğlu Türk'üm ve merakla soruyorum: Sayın Başbakan'ın, Sn. Dışişleri Bakanının, Başbakanın birinci dereceden danışmanlarının -mesela özellikle Zapsu'nun- veya birilerinden birilerinin oğlu da Lübnan'a gidecek mi?
Allah aşkına numune olarak, örnek olarak bir asker gösterebilirler mi millete?...
Hadi yine acıyalım!...
Onların çocukları Lübnan'a gitmesinler! Doğu'da, Güneydoğu'da askerlik yapan bir siyasi oğlu var mı?...
Elbette "Askerlik, yan gelip yatma yeri değildir."
6,5- 7 milyar maaşı az bularak "Acımızdan ağzımız kokuyor." diye bu teskerenin görüşülmesinde feryat eden Siyasiler varken; sadece "Vatan borcu, namus borcu." inanç ve zihniyetiyle askere gidenin, "En büyük asker bizim asker." tezahüratlarıyla, davul-zurna eşliğinde seve seve şehadete gönderilen askerin "yan gelip yatma" hakkı olabilir mi?...
Ayıp olmaz mı siyasilerden?!...
Onların açlıktan ağızları kokarken; gönüllü namus borcu bilerek askere gidenlerin, İsraili korumayarak Siyasilerimizin AB ile, ABD ile, Haçlı ile aralarını bozmaya hakları olabilir mi?...
Muhteşem Türk Atatürk'ümüzün meclisteki üniformalı resminden rahatsız olanlardan, kulağımıza çalınan bir habere göre şehit analarını da ihanetle suçlayanlardan, "Lübnan'da askerimizin ne işi var?" sorusunu soranları -içlerinde Cumhurbaşkanımız da olsa dahi- hain ilan edenlerden, başka ne beklenir ki Allah aşkına?...
Yapın efendiler yapın!...
Herşeye rağmen, herkese rağmen hatta Millete rağmen çocuklarımızı, Mehmetçiğimizi İsrail savunmasına destek vermeye gönderin!...
Yakında hem de artık çok yakında; bu Milletin sizi nereye göndereceğini de hep beraber izleyeceğiz...
Artık kimse bir şey yapmasa da, hatta Cumhurbaşkanımız'ı bile yetkilerini kısıtlayarak bir şey yapamaz hale getirseler de; sandıkta bizim ellerimize hükmedemeyecekler!...Artık "inadına." diye vicdanlarımıza ambargo koyamayacaklar.
Bu millet; eski siyasilere kızgınlıklarından -sadece- "İnadına Tayyip!" sloganıyla sizi buralara getirdi. Ne kadar nadim olduklarını hergün defaatle dinlemekteyiz. Sizde Milletin inadına, bizim inadımıza çocuklarımızı, evlatlarımızı Haçlı'nın emrine sokuyorsunuz!...
Yapın efendiler yapın!...
Seçilinceye kadar yani adayken siyasi, hadim-i millet; seçildikten sonra hükümranlaşan, zorbalaşan, tiranlaşan sizlerden verdiğimiz gücü geri alma günümüz yakındır...
Erken de olsa, vaktinde de olsa, becerip savsaklayarak geciktirmeniz de mümkün olsa; "Milletin inadına, millete rağmen" yaptığınız bu milli zulmün hesabını, millete vereceksiniz!...
Millete rağmen demokrasi neymiş, nasıl olurmuş Allah'ın izniyle sizler de göreceksiniz...
Gel birkaç ay geeeeel!...
Gel sandık geeeeeeee!...
Gel; "Hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir." tarifli demokrasinin tek mahkemesi seçim geeeeeeel!...
Seçimden, sandıktan, siyasetten bu kadar soğumuş bir milletin; hiç bu kadar seçim beklediğini hatırlamıyorum...hayatımda seçim sandığını hiç bu kadar özlemedim!...
Sayılı gündür tez geçer ve rüzgar eken elbette fırtına biçer!...
TEVEKKELTÜ A'LALLAH
Selam, sevgi, dua
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: