Pazar, Eylül 03, 2006

DOĞRU ŞEKİLDE KIZMAK !...

Bu gün, sadece kendimle hasb-ı hal olacağım...Kendimle sohbet edip, kendimle kavgayı deneyeceğim.Kendime kızacağım! Bu en zor gibi görünen kavgayı nedense çok severim ben...Herhalde vuran da, vurulan da ben olunca ve kavganın galibi ve mağlubu olmayınca hep berabere biten bu kavga, tiryakilik yapıyor her geçen gün...
Aristo; "Herkes kızabilir, bu kolaydır. Ancak doğru insana, doğru ölçüde, doğru zamanda, doğru nedenle ve doğru şekilde kızmak, işte bu kolay değildir." demiş...
Doğru zamanda, doğru ölçüde,doğru nedenle, doğru insana kızmak!...
Buradaki doğrudan kasıt, hak eden insan tabi ki...
Hak eden insana elbette kızmak gerek. Kızınca doğru ölçüde, doğru nedenle kızmak ta elbette işin doğrusu ama keşke bizleri kızdıran olmasa ve biz de kızmasak!...
Lübna'na Mehmetçik gönderilecek. Azınlık olmasına rağmen" gitsin" diyen de var olmasına rağmen, ezici bir çoğunluk "Gitmesin." diyor...
Abdulhak Hamit Tarhan; "Bu millet söylemez, söylenir." diye tarif etmiş Anadolu insanını... Demek ki zamane değişti. Artık millet söylenmiyor. Söylüyor hem de nara atarak söylüyor! Bağırarak, haykırarak söylüyor ama duyan nerde?!...
Seçildikten sonra hükümranlaşan demokrasi lümpenleri siyasetçilere, yarım asırlık yaşımızla alıştık!... Bu yüzden onlara kızmıyorum. Çünkü nasılsa önümüze gelecek ilk sandıkta, -son sandıkta yaptığımız gibi- birilerine kızarak bir sonraki seçime kadar kızacağımız birilerini seçeceğiz!...
Bu yüzden de doğru zamanda, doğru şekilde ve doğru nedenle kendime kızıyorum!...
Son Lübnan'a asker gönderme hadisesiyle, ezici bir Millet çoğunluğunun kızdığı AKP adındaki "Deprem Çadırı"nı; Millet, "Bizimkiler." diye tarifleyerek sunduğumuz kişilere kızarak seçmişti.Milletin kızdığı ve cezalandırdığı "Bizimkiler"e, biz herkesten fazla kızmıştık!...
Kızgınlığımız ve kızdıklarımızın bizi kızdırmaya devam etmeleri yüzünden sakinleşemiyoruz!...
Ceviz Kabuğu Programı'nda; Lübnan'a asker gönderilmesi masaya yatırıldı. Program konukları ve telefonla katılanların tamamı, kanaatlerini söylediler. AKP'ye baş kaldıran AKP'li Millet Vekilinden başka katılımcıların tamamına kızdım durdum!...
Hele MHP Genel Başkan Yardımcısı'na yani "Bizimki"ne iyice kızdım!..."Ülkücüleri sokağa indirmeyeceğiz. Ülkücünün elinde silah değil bilgisayar olacak." şeklindeki makul ve "Dolma Kalemler"ce alkışlanan tavırla, Bayrağımıza saldırılarda bile susulmuştu! Çok kızmış, çok öfkelenmiştik ama yakalanması ve izlenmesi mümkün olmayan gündem değişimi içinde unuttuk sanki o kızgınlıklarımızı!...
Ama milletin %98'inin hayır dediği bir işe; AB ve ABD istiyor diye takıyyeci Hükumetimiz herkesten önce evet demiş!...Teskere meclise -Meclis tatildeyken ve toplantıya çağrılmadan- gönderilmiş!...Bir şeyler yapılmalı ve bu bir şeyleri de Anayasal hakları olan siyasilerimizin yani "Bizimkiler"in yapmaları gerek diye düşündüm.
Türkiye'de hiç bir teşkilat mensuplarını ve sempatizanlarını MHP kadar çabuk organize ederek toplayamaz.
MHP Genel Başkan Yardımcısı Sn.Mehmet ŞANDIR, telefonla katıldığı programda çok haklı ve güzel şeyler söyledi. Söylediklerinin sonunda; "Ankara'ya Tandoğan Meydanına iner ve gök kubbeyi başınıza yıkarız." demesini bekledim durdum. Sanki söyleyecek gibiydi. Ama söylemedi!
Söylediği; "Ölüm gelince komşuya.." mantığıyla, sivil toplum örgütlerini bu işe itiraz etmeye davet oldu!...Kendime kızdım! Kendime kızmaya devam ediyorum!Suskunluğunu bile bile, suskun kalacağını bile bile, bu suskun Genel Başkanı seçtiğimiz ilk güne kızdım... Günün kabahati yok elbette, kızabildiğim kadar kendime kızdım!...
Aklıma neler geldi, neler? Gözümün önünden ne sahneler geçti tekrar, ne sahneler!...
Biz, bu muyduk?
Bu kadar susmamızı gerektirecek mecburiyet neydi?
Milletin bu meselesine sahip çıkılmazsa, Bayrağına sahip çıkılmazsa, Şehit Ailelerine sahip çıkılmazsa ve bunlar söz konusu olduğunda meydanlar yıkılmazsa ne zaman, ne yapılacaktı?...
Milletin siyaseten çaresiz, siyaseten açmazda olduğunu sabahtan akşama kadar en az değişik 30 kişiden dinliyorum.
"Niye sordum?" diye kendime kızıyorum sonra!...Ama hep sordum, hep kızdım; hep soracağım, hep kızacağım!...
Bu demokrasi denen illeti, sevemedim de sevemedim!...
Cumhurbaşkanım'ın oyu ile, Genel Kurmay Başkanım'ın oyu ile Apo şerefsizinin ablasının oyunun aynı güçte oluşunu, bir türlü hazmedemedim.Oylar arasındaki bu korkunç ve adaletsiz güç eşitliği yüzündendir ki hep, önce kızıp seçiyor sonra da beş yıl aralıksız kızıyoruz!...
Lübnan'a Mehmetçiği gönderene kızıyoruz, Mehmetçiği gönderene "Gönderme" demesi gerekirken demeyenlere kızıyoruz.
"Teskere metnini okumadan tavır koymayacağız." diyen "Allah'tan gayrı kimseden korkmam." diyen, "Adam gibi adam" diye bilboardları süsleyene kızıyoruz!...
İlk kongrede; bağırıp çağıranlar arasındaki en suskun olduğu için seçtiğimiz "Suskun Adam"a şimdi de suskun diye kızıyoruz!...
Bu kadar kızana, kızdırana ve hem kızıp hem kızdıranlara kızan millete de ben kızıyorum!...Milletin bir ferdi ve Devletin asli unsurlarından biri olarak ta elbette en çok kendime kızıyorum!...
Sanırım şu anda herkes te kendi kendine kızıyor!...Herkesin "Kendim ettim kendim buldum." diye mırıldandığını, duyar gibiyim!...
Biz kızmaya devam edelim, bir şey değişmeyecek! Çünkü; "Bir şey değişecek, herşey değişecek." inancımız değişti!...
Kızdıklarımızın ve kızacaklarımızın içine artık "Bizimkiler" de çıkmamacasına dahil oldu!...Artık ne kızdıranların kızdırmaktan, ne de kızanların kızmaktan vaz geçeceğine inancım kalmadı!...
Allah(c.c.) sonumuzu hayretsin...
TEVEKKELTÜ A'LALLAH
Selam, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

1 yorum:

gaykedi dedi ki...

meclisteki milletvekillerinin yarısı kadın olsaydı bence cıkacak her karar daha barışcı ve insani olurdu

Kahvehane kültürü silahlar kadinlar islam dünyasi ve TBMM

Bir defa kızgınlıkların ifadesi, kesinlikle küfürle yapılır. Hep bir ağızdan kadınlar küçümsenir, bayağılaştırılır. Her erkek tarafından kadınının erkeği kücük düsürmesi, potansiyel bir tehlike olarak algılanır ve böyle bir olasılığın bile, bunca erkek toplumu içinde kişiyi ne durumlara düşüreceğinin korkusuyla yaşanır,kişi hezeyanı doğrultusunda davrandığında, diyelim ki eşini dövdüğünde, kendi çevresindeki topluluktan psikolojik bir destek kazanır.

Erkek erkeğe kahvehaneler, kesinlikle erkeklik yarışının yapıldığı lokallerdir. Sık sık içine kapanık sessiz sakin adamlara homoseksüel yada kılıbık muamelesi yapılır. Her konu seksüalize ya da politize edilir. Diğer taraftan kahvehanenin önünden geçen her genç kız laf yemese bile kahve içindeki herkes kafasını çevirip, otomatik bir davranışla kızın geçtiği sokağa bakar. Bu nedenle kadınların kahvehanenin önünden geçmemesi neredeyse bir gelenektir. Kahvenin önünden tesadüfen birkaç defa geçmiş bir kadının ise "yollu" olduğuna dair dedikodu çıkması sürpriz değildir.

kahvelerde olgunlaşan yarı psikopat alt kültür, düğünlerde sokağa taşar,havaya bolca silah sıkılır biraz sonra mutlaka bir yerlerde kavga çıkarılır.Bu kavgaların temel geleneği de, asla eşit koşullarda yapılmaması, sık sık bıçak, silah kullanılmasıdır.Kadınsız bir toplum, "boğuk" bir toplumdur. Sevgili Coşkun Aral'la bir sohbetimizde, kadınsız Taliban topluluklarının erkek erkeğe çok fazla dokunduklarını ve biribirlerine sık sık sarıldıklarını ifade etmişti. Kadın olmadan erkekler de, erkekliklerini koruyamayacak gibiydiler... sanki!.

Erkekler; kadınların kücümsendigi,günlük yasam dısına itildigi toplumlarda psikopatlaşmakta, ruhsal sakatlığın içine girmektedirler!...
M.EMİN CEYLAN,Psikiyatrist, Farmakolog,Yazar...yazi tarafimdan biraz kisaltilmistir...Gaykedi

Benim ekleyebileceklerim; bu yazı müslüman ülkelerdeki siddetin neden bu kadar fazla oldugunuda bir parca acikliyor sanki, bir kahvehane ortami düsünün ne kadar küfür dolu laubalidir etraf daginik ve pistir, birde kadinlarin da gittigi bir cay bahcesi yada bir kafe düsünün, eger calisan birkac garson yada hele sahibide bir kadinsa etrafta ciceklerin saksılarin fazlaligi eminim daha fazla olacaktir ve belkide birkac yere konulmus dantelden birseyler, kadinca bikac güzel dokunuş dikkatinizi cekecektir, sanki kadin girdigi her yere bir asalet bir kalite getiriyor,ne olurdu sanki su kahvehane gibi millet meclisimizde de kadinlarin oranı avrupa ülkeleri gibi yari yariya yaklassa :( gaykedi

http://gaykedi.blogspot.com/