Cumartesi, Eylül 16, 2006

"YUSUFİYE'DEN ÜLKÜCÜLERE MEKTUP VAR"

Bu sesi duymayanlara, bu sesi duymazdan gelenlere herkes, içinden bir şeyler söyleyecektir eminim...
Ama ben yine sesli düşüneceğim!...
Bu sesi duymayanlar, bu sesi duymazdan gelenler; tarifin en hafifiyle "gaflet, dalalet ve hatta .....t içinde" olanlardır!...
Ülküdaşlarımıza küsmek, ülküdaşlarımızdan uzaklaşmak gibi bir durum -Allah korusun- asla olmadı, olmayacakta...
MHP Genel Başkanını yetersiz bularak tenkit hakkımız elbette kullanacağız. Seçilmiş bir Genel Başkandır. Tarihi belirlenen kongre gününde divan teşekkül edinceye kadar da Genel Başkandır. Buna kimsenin itirazı ve itiraz hakkı yok.
Ama başarısızdır.
Kendi kararıyla alınan erken seçimde MHP'yi %18,5'tan %8'e geriletecek kadar başarısız ve başarısızlığını kabullenerek görevinden istifa etmiş bir Genel Başkandır. "Yeniden aday olmayacağım." deyip sonradan, Genel Başkanlıktan vaz geçmemek için; Ülküdaşlık yerine "Yol Arkadaşlığı" kavramını monte etmeğe çalışan bir Genel Başkandır...
Bunlar ve benzeri söylemler, bizim söylediğimiz ve kongre sabahına kadar söylemeye devam edeceklerimizdir.
Şimdi bir ses var!...
Bu sesi, cezaevleri zaptedememiş!... Bu ses demir parmaklıkları, beton duvarları patlatmış ama duymaz kulakları, duymazdan gelen kulakları çınlatmamış bile!...
"YUSUFİYEDEN ÜLKÜCÜLERE MEKTUP VAR" başlığıyla sitelere düşen bu mektubu; Ülküdaşlarımla paylaşarak "Yol Arkadaşları"nın da -belki- duymalarına sebep olabiliriz diye hep beraber inceleyelim.
Önce Ülkü Devi, Kahramanlarımızdan, Dava'nın Aysberglerinden Bünyamin ADANALI ülküdaşımıza ve O'nun şahsında hücrelerinde "Tek Kişilik Teşkilat"larıyla; düzene, kadere, feleğe kafa tutan bütün Ülküdaşlarımıza geçmiş olsun dileklerimizi, kefaretleri sayılsın dualarımızı iletmemiz lazım...
Şimdi buyurun Bünyamin ADANALI ülküdaşımızın mektubundan satırlar seçelim:
"Belki yıllardır bizlere çilehanelerde layık görülen bu terkedilmişlik ve kullanılma duygusu şüpheci olmamıza sebep oldu. Niye derseniz, daha önce ülkücü basında “Yusufiye” ismiyle iki defa yazı dizisi hazırlandı ve sonuçta meselenin gerçekten "Yusufiye"de yatanlarla ilgili olmadığını görünce hayal kırıklığına uğradım. Evet... biri seçim yatırımı içindi, diğeri de "İmralı kontunu" asamayacağını bilen siyasetçi büyüklerimizin bizleri de terazinin diğer kefesine koyma bedbahtlığını göstererek milletimize hoş görünme çabasıydı. Onun için bu tip çalışmalara her zaman şüpheyle yaklaşmak zorunda kalıyoruz. "
Yıllardır sahte kahramanlardan kastımızı, umarım bu birinci ağız anlatıyordur. Vefasızlığa; Ülkücü vakarıyla teyet olarak dokunduktan sonra:
"Ama bizlerden ve hareketin geçmişinden utanarak bizleri yok sayan bu zat-ı muhteremler (hem de içlerinde MHP’li milletvekilleri de olmak üzere) cezaevlerinde yatan hortumcu Hayyam Garipoğlu’nu, rüşvetçi bürokrat Sedat Aban’ı ziyaret ederken hangi teşkilatçılık ölçülerine göre hareket ediyorlardı? Veya bizler; yüzlerce müdahil avukatın bir o kadar vatan haininin doldurduğu mahkeme salonlarında ülkü bayrağını yalnız başımıza taşırken bazı yetkili "başkanların" cezaevlerindeki uyuşturucu baronlarına avukat gönderme nezaketlerini nasıl anlayacaktık ?! Bu olaylar bu davaya gönül vermiş, ömür vermiş olanları derinden yaraladı ve teşkilatımıza olan inancımızı sarstı." diye devam ediyor Ülkü Devi!...
"Bu yazdıklarım asla hezayan değil, belge ve şahitlerle sabit olaylardır. Eğer bu zat-ı muhteremler yüreklilik gösterip de bizim bir türlü anlayamadığımız o ulvi(!) gerekçeleri açıklarlarsa gene saygı duyarız. Yoksa bu zatları ve ilişkilerini biz açıklamak zorunda kalacağız." şeklinde de sessizce nara atmaya devam ediyor...
Bizim kızgınlıklarımız, isyanlarımız bunlara Ülküdaşlarım.
Elbette "Yanlıştan örnek olmaz." inancındayız ama yanlışta ısrarın da izahı olmaz!...
Dünümüzden, mazimizden, bu günlere gelişimizin sessiz kahramanlarından utanarak; Yusufiyelerdeki çilelerini tamamlamış olanların adaylıklarını, veto edenden de biz utanıyoruz...Ülkü Devleri'ni Yusufiyelerde yalnızlığa mahkum eden vefasızlardan da utanıyoruz!...
Bu utançtan kurtulabilmek için de; MHP adındaki Türk Milliyetçiliğinin tek siyasi adresi olan partimizi, bu başarısız Genel Başkan'dan kurtarmak gereğine inanmaktayız.
Başarısız da olsa Ülküdaşımızdır ve "Eski Genel Başkanımız" olarak ömrümüz boyu bizlerden gereken saygı ve ihtiramı görecektir...
Ama Ülkü Devleri'ni Yusufiyelerde "Tek Başına Teşkilat" halinde yalnızlığa terk eden Ülkü Ocakları'nın; bu mektubu daha başka bir mantık süzgeciyle olkuyacaklarından emin olduğumuzu da söylemek isteriz.
Ülkü Devi Bünyamin ADANALI ülküdaşımızın mektubundan kolay vaz geçemem. Devam ederiz inşallah...
TEVEKKELTÜ A'LALLAH
Selam, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: