Cuma, Nisan 13, 2007

BEN DE TARAFIM !...

Son günlerde gazeteler ve gazeteciler de dahil olmak üzere bir "Yandaşlık Yarışı" başlatıldı!...
Dikkat edilirse "başladı" değil, "başlatıldı" diyorum!.. Basında çarşaf-çarşaf; TSK yanlısı veya TSK karşıtı gazeteciler diye listeler yayınlandı! İncindim! Utandım!...
Gazeteci olmadığımı kesinlikle biliyorum. Çünkü; ne gazetenin basıldığı bir matbaanın sahibiyim, ne de ücretle habercilik yapan muhabirim. Ama gazete ve gazeteciliğin olmazsa olmaz üç argümanından biriyim. Muharririm yani köşe yazarıyım. Ekmeklerini gazete ve gazetecilikten çıkaran gazetecilik savaşçılarının tamamına sonsuz saygılıyım ama henüz yazdıklarımdan dolayı kursağıma bir lokma girmiş te değil!...
Malum olduğu üzre gazeteler; patron, muhabir ve muharrir üçlüsünden oluşur. Bu üçlüden patron yani gazete sahibinin ve muhabirin taraf olma hakkı -asla- yoktur. Muharrir ise tam tersi olarak asla tarafsız olamaz.
Patron, gazetenin finansörüdür. Gazetesinin kazancından yanadır. Bu da çok doğaldır.
Muhabir; koşar, kovalar, haber yakalar ve haber yapar. Yakaladığı haberin yanında veya karşısında olma hakkına -asla- sahip değildir. Sadece haberini verir ve yorum yapamaz, yapmamalıdır.
Muharrir yani köşe yazarları ise muhabirlerin yakaladığı, yazı kurulu ve patronun yayınlanmasına karar verdiği haberin ya yanında, ya da karşısındadır...
Son iki günün gündem haberi; Genel Kurmay Başkanımız'ın basını bilgilendirme adıyla yaptığı tesbitlere gelmek istiyorum:
Aklı olan olmayan, ağzı olan, eline kalem alan herkes; haberin değil haber olan Genel Kurmay Başkanımız'ın ya yanında, ya da karşısında! İncindim! Utandım!...
Çaresizliğimden ve gazeteciyim demekten utanarak(!) bendeniz de tarafımı açıklamak zorundayım!... Çünkü bi-taraf, ber-taraf oluyormuşşşş!...
Evet! Ben de TARAFIM...
Haklıdan yanayım. Milletimden yanayım. Devletimden yanayım. Siyasi erk olmayı yanlış anlayıp yorumlayarak devletin kurumları arasındaki insicamı bozan AKP'ye karşıyım. TARAFIM...
Asker, siyasete karışmasın tamam! Asker demokrasiye müdahele etmesin tamam! Asker; sınırlarımızı korusun, devletimizin bekası için gerekirse şehit olsun tamam!...
Pekiiiii, Irak'ın kuzeyinden Türk Milletine, Türk Devleti'ne havlayan zağarlara kim "Hoooşşşt!" desin?...
Bize havlayan, bizi tehdit etme ukalalığını ve terbiyesizliğini gösteren, yediği ekmekleri inkar eden nankörleri ABD'ye şikayet etme aczine düşen hariciyemize kim ne desin?..
Kırmızı çizgilerimizin teker teker yok edilmesine sade seyircilik yapan, muktedir olamayan iktidarın dış politikadaki aczi karşısında kim, ne yapsın?..
Siyaseten çare arıyoruz. Çare arıyorum.
Rahmetli Alparslan Türkeş'in; " Sol'un ihanete varan davranışları karşısında sağ'la mücadelemizi erteledik." şeklindeki sözlerini hatırlıyorum bu arayışlarımda...
Günümüze uyarlamaya çalıştığımda, bu sözün; "Sağ'ın ihanete varan uygulamaları yüzünden, Sol'la yapacağım mücadeleyi erteledim." şekline girmesi gereğini görüyorum!...
"Bağımsız Türkiye" diyen sol'la; ısrarla AB veya ABD mandacılığına hevesli sağ'ı kıyaslıyor ve bütün milliyetçiliğimle sol'la mücadelemi erteliyorum...
Israrla "Türk Milleti" diyen sol'la; inadına "halklar ve Türk Halkı" diyen ve millet kavramının içini boşaltmaya çalışan sağ'ı kıyaslayınca, sol'la mücadelemi erteliyorum...
"Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran vatandaşların adı Türk'tür. Ne mutlu Türk'üm diyene." tarifine sahiplenerek üniter devlet savunan sol'la; "farklılıkların farkında olmak" diyen sağ'ı, hatta milliyetçiyi kıyaslayınca sol'la mücadelemi erteliyorum...
14 Nisan'da Tandoğan Meydanı'nda toplanarak; Türk'e, Atatürk'e, Cumhuriyet'e sahiplenme mitingine hazırlanan sol'la; bu sahiplenmeye karşı çıkan sağı ve milliyetçileri kıyaslayınca sol'la mücadelemi erteliyorum...
Artık sol'la mücadelemi erteledim. Çünkü TARAFIM...
Çünkü Sayın Yaşar Büyükanıt'la birlikte devletimden, cumhuriyetimden, Atatürk'üm'den yanayım. TARAFIM...
Muhteşem Türk Atatürk'ün Babam'a emanet ettiği Cumhuriyet'e; aynen Babam'ın sadakatiyle sahiplendiğimi belli etmekten yanayım. TARAFIM...
14 Nisan'da Tandoğan Meydanında toplanacak halklardan değil, Türk Milleti'nden yanayım. TARAFIM...
Doğruyu; Türkçe, erkekçe, Atatürkçe söyleyen; "Son karar Meclisindir." diyen Genel Kurmay Başkanım'dan yanayım. Demokrasiye müdaheleyi düşünen her kim olursa karşısındayım. TARAFIM...
Millete kulak vermeyen, milletle ters düşen siyasi erk olduklarını zanneden acizlerin karşısındayım. Sesini duyuramadığı kulaklardan tutarak onları sandığa gömme hazırlığında olan milletimden yanayım. TARAFIM...
"Varlığım Türk varlığına armağan olsun. Ne mutlu Türk'üm diyene." diye hançeresini yırtarcasına naralar atan Muhsin Yazıcıoğlu'ndan yanayım. "Farklılıkların farkında olarak...", "Birlikte yaşamayı öğrenmeliyiz." diyerek; alt-üst kimlik vehimlerine itiraz edemeden, AB ve ABD korkusundan işgallere ses çıkaramayan sahte milliyetçilere karşıyım. TARAFIM...
"AB'ye hayır. Büyük Türk Birliği'ne evet." "İslam alemiyle ticari birlikteliklere evet." diyen Muhsin Yazıcıoğlu'ndan yanayım. TARAFIM...
Başta TSK olmak kaydıyla milli duran, milli kalan bütün devlet kurumlarımın yanındayım. Kurumlar arasındaki insicamı bozan ve bozmaya çalışan güçsüz siyasi erk(!)e , AKP'ye karşıyım. TARAFIM...
Türk Milleti'nden yanayım. Haklara karşıyım.
Türk'ten, Türkiye Cumhuriyeti'nden, Atatürk'ten; diniyle barışık devletten, ordusuyla barışık dinden yanayım. Milletle devletin, orduyla dinin arasını açmaya çalışan milliyetçi(!)ye- dinciye karşıyım.TARAFIM...
TEVEKKELTÜ A'LALLAH
Selam, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

1 yorum:

Alibey dedi ki...

Merhaba,
Sayin Mustafa Aslan bey efendi
Size önceliklen saygilarimi sunuyorum.
Düsünceleriniz gercekten takdire sayen,Sizleri Tebrik ediyorum Ben bir MHP li olarak Saglikli günler Dilerim
Berlin
Alibey Bas