Pazartesi, Nisan 23, 2007

İNADINA OLUNCA...

Milletin de, benim de artık zorumuza gitmeye başladı!...
"Ben yaptım oldu!" mantığının; mantıkla, hiç bir sistemle, demokrasiyle hiç mi hiç alakası yok!...
Sayın Recep Tayyip Erdoğan;
Sizin; görünüşte parti, ama içine girildiğinde bir deprem çadırı görüntüsündeki toplama kampınızın istikbalinden bize ne?...
Sizin şahsınıza inanarak, güvenerek gelmiş olan 'Deprem Çadırı Sakinleri'nin; siz köşke çıkarsanız bir arada kalamayacakları ve AKP adındaki toplama kampının dağılması endişenizden bize ne?...
Yaklaşık 75 milyonluk dev bir ülkenin ve demokrasiyle idare edildiğini zanneden dev bir ülkenin; sizden daha büyük bir yanılgısı olabilir mi?...
Hiç mi çevrenize bakmazsınız?
Hiç mi dünyaya, dünyada demoktaikiz diyen ülkelere bakmazsınız? Fransa'da seçimlere aylar varken adaylar belliydi. Biz "Günü geldiğinde açıklayacağım." şeklindeki tekil bir emrivaki ile karşıkarşıyaydık.
Fransa'da 4 aday adayı seçimlere girdi. Propogandalarını yaptı. Seçmenler sandığa giderek oylarını kullandı. Biz, hala tek kişilik demokratın iki dudağı arasına hapsolmuş bir cumhurbaşkanı adayını bekliyoruz!...
Artık çevrenizdekilere güvenemez hale gelmiş olabilirsiniz. Bu sizin deprem çadırlarında vaki olan bir iç meseleniz.
Ama bilesiniz ki çadırlardaki en mahrem konuları, yanında oturanlar duyabiliyor!... Yani AKP adındaki deprem çadırında olup bitenleri; çadırınıza çok yakın depremzedeler olarak vallahi duyuyoruz!... Milletten saklı hiç bir şeyiniz yok!.. Bu yüzden deprem çadırınızda söylemeye cesaret edemeyebilirsiniz!...
Ama 75 milyonluk Türk Milleti ile böylesine alay etme hakkınız da yok!...
Mesela ben; asla ne sizin, ne de sizin işaret edeceğiniz bir AKP'li depremzedenin Cumhurbaşkanlığına razı değilim!...
Mecliste olsam sine-i millete dönerdim. Bürokrat olsam istifa ederdim. Şimdi ne yapabileceğimi düşünüyor ve öfkeden kahroluyorum!...
Ben; bir Türk'üm şükrolsun. İslam'la teşerrüf erderek te ayrıca önemliyim elhamdülillah. Nizam-ı alemle kendini görevlendirmiş; idealleri, iddiaları olan bir Türk'üm üstelik. Toprağa karışarak vatanlaştıran şühedanın da ahfadıyım hamdolsun. Yani Türkiyeli falan değilim!... Yani çiçek bahçesinin mevsimlik renkli nebatlarından değilim!... Bu topraklarda doğdum, bu topraklarda öleceğim inşallah... Yani ne size, ne de bir başkalarına kızarak vatanımı terk etmeyi düşünemem bile...
Sadece sizi, sizin önereceğiniz, sizin dayatacağınız bir cumhurbaşkanını asla kabul etmeyeceğimi gününden önce bilesiniz isterim.
Meclisteki sayısal çoğunluğunuzla ve zorlamayla, millete dayatmayla birini cumhurbaşkanı edebilir veya cumhurbaşkanı olabilirsiniz. Meclise itiraz etmemek için bu yapılanın meşru olduğunu kabullenebilirim!...
Ama bilesiniz ki Allah(c.c.) ömür verirse; sizin dayatacağınız biri veya sizin cumhurbaşkanlığınız süresince memleketimi cumhurbaşkansız addedeceğim!... Memleketimi yedi yıllık bir tiran rejiminde hissedeceğim!...
Bizimle yani milletle böylesine alay etiğiniz için de günü geldiğinde meşru yollarla bu milletin sizinle nasıl hesaplaşacağını da hep beraber yaşayacağız!...
Sayın Başbakan;
Sayın Recep Tayyip Erdoğan; millet "İnadına Tayyip" slogan ve inadıyla nasıl bir hata yaptığının, aylardır farkında!... Sakın ha! Siz de milletin inadına "İnadına Tayyip!" demeyesiniz!...
Bu millet; geçmişteki duruşunuz, söylemleriniz yüzünden size inanarak şu anki indiremediği mevkiye getirdi. Şimdi siz; milletin, o inandığı, duruşunu sevdiği Kasımpaşalı değilsiniz!... Duruşunuz, AB'ye teslimiyetiniz, BOP'a eşbaşkan oluşunuzla; millet nazarında ziyadesiyle irtifa kaybındasınız.
Sizin de bildiğiniz bu kadar kayba ve millete rağmen "İnadına Tayyip" derseniz, vallahi kaybeden siz olursunuz... İnadına olunca, karşılık olarak ta inadına olur...
"Ben yaptım, oldu." mantığı, vallahi mantıksızlıktır...
Benden, bizden söylemesi...
TEVEKKELTÜ A'LALLAH
Selam, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: