Pazar, Nisan 01, 2007

KİMLİKLİ DOSTUM'A...

Bir medya kurumunda, "Aykırı Sorular" programında iki kişiyi bir arada izledim.
Hayret ettiğimi söyleyemem. Ama şaırmadım dersem de yalan olur...
İki aykırı kişilik gibi sunuluyordu program katılımcıları. İki ayrı kişiliktiler doğru. Ama aykırı değillerdi!...
Mehmet GÜL; varlığıyla müftehir olduğum, özel Dostlarım'dan ve Ülküdaşlarımdan biri. Diğer kişi yani Doğu DERİNCEK (perinçek değil) ise yıllardır kendimi görmemeye, duymamaya programladığım, olsa da olmasa da fark etmeyeceğim, silik kişiliklerden biri...
Derinçek'in; daha bir kaç yıl evvel Bekaa Vadisi'nde Apo alçağına verdfiği güllleri, verdiği selamlarını asla unutamayanlardanım...
Doğu Derincek; kendine verilen görevleri bihakkın yerine getirebilen ehil bir görev adamı intibaı uyandırdı hep bende. Bu yüzden de varlığını da, yokluğunu da pek önemseyemeyenlerdenim...
Mehmet GÜL ise asla yokluğuna tahammül edemeyeceğim "Dava Adamları"ndan biri... Doğrusunu, doğrularını; her ortamda, her platformda söyleyebilecek yürek ve kapasitede bir Ülküdaşım...
Neden o silik kişilikle bir arada görünerek O2nun seviyesine inerek kendine kıydı anlayabilmiş değilim!... Anlayabilmem de mümkün değil!...
Doğu Derinçek; yaklaşık 30 yıldır particilik oynar. Allah aşkına hangi dönemde, hangi siyasi varlıkla kendini ve partisini hissettirebildi?
Yoksa bu Derinçek hep vardı da, çok derinlerde olduğu için ben mi fark edemedim?...
Mehmet GÜL gibi, rüştünü ispatlamış bir Türk Aydınının yeri, bana göre asla o silik kişiliğin yanı değil!...
Uç art niyetlilerle televizyonlarda izledik Mehmet GÜL'ü. Ve varlığıyla soluklandık, varlığıyla iftihar ettik. "Susar mısın? Susturayım mı?" diye milyonların önünde hainlere kükrediğinde; kimsenin kimseyi sevemeyeceği kadar sevmiştik Mehmet GÜL'ü...
Ne söylemeliyim? Nasıl söylemeliyim? Bilemiyorum!...
Oysa açık sözlü bir adamım...
Mehmet GÜL'e daha bir kaç gün önce bir telefon görüşmemeizde; "Allahını seversen Mehmet Gül olarak kal. Sen bu millete çok lazımsın." diye yalvarmıştım... O ısrarımda hala aynen duracağım...
Omuzunu omuzumda hissettiğimde çok fazla rahatlayabileceğim kişiliklerden biri Mehmet GÜL...
Bu kadar net kimliği ve kişiliğine rağmen böylesi silik bir kişilikle "Aykırı" tanımına girebilmesini, ben hazmedemedim...
Buradan ve son kere ve bir daha Mehmet GÜL Dostum'a seslenmek istiyorum: "Allah aşkına kendinle oynama ve kendinle oynatma Dostum. Senin gibi net duruşlu siyaset adamlarına, Türk Milleti'nin çok ihtiyacı var. Türk Milliyetçiliğinin siyaseten sahipsizleştirildiği bu günlerde, Allah aşkına sana olan ihtiyacın farkında ol..."
Zaman, her şeyin ilacı olduğu gibi çok insafsız bir yıpratıcıdırda...
Bunu Mehmet GÜL Dostum kadar kaç kişi bilebilir?...
Lazımsın Mehmet GÜL. Türk Milletine, Ülküdaşlarına lazımsın.Lütfen kendini en az bizim sevdiğimiz kadar tanı ve sev.
Bırak sana narsist desinler, megaloman desinler ama kişiliksiz adamlarla bir rada durarak kendine ve sana değer verenlerine irtifa kaybettirme...
Karar elbette senin ama, bilesin ki senden kolayına da vaz geçmeyiz...
TEVEKKELTÜ A'LALLAH
Selam, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: