Cumartesi, Nisan 21, 2007

İKİ ÖLÜDEN BİR DİRİ...

Beklediğim oldu sonunda!...
Böyle konuşmaları, böylesine yazıları sevmez hatta tenkit te ederdim. Ama haklıymış demekki kalem sahipleri!...
Atalar; "Hacı hacıyı Meke'de, derviş dervişi tekkede bulur." demişler. Yani birbirine benzeyen insanlar, bir türlü bir yerde buluşurlar demek istemişler.
Bu atalar sözü, gerçekleşiyor günümüzde...
"AB'nin yolu Diyarbakır'dan geçer." diyen ANAP genel başkanını hatırlıyorum. Millet; bu söyleminden dolayı cezalandırdı cezalandırmasına ama dünyada bizden başka kaybedeni başarılı sayan bir ülke olmadığı için, eski başbakanımız yeniden Türkiye'yi kurtarmak üzere aktif siyasete döndü!...
Demokrat Parti'nin ve Menderes'in varisleri olarak uzun yıllar siyaset yapan DYP'lileri ve onların siyasetten çekilmesi ile aynı adreste siyaset yapmaya başlayanları hatırlıyorum. Ve "dağdakileri ovaya siyaset yapmaya" çağırdıklarını hatırlıyorum...
Niye hatırladım? Ve niye hatırlattım?
Dağdakileri ovaya siyaset yapmaya çağıran bir genel Başkanla, AB'nin yolunu Diyarbakır'dan geçiren partinin mevcut yöneticileri önce cumhurbaşkanlığı seçimlerinde birlikte hareket etmeye ve sonrasında da genel seçimlerde birleşerek milletin huzuruna çıkmaya hazırlanıyorlar...
Derviş, dervişi tekkede... Anlayacağınız!...
Bu tavırlara o kadar kanıksadık ki, milleti aptal yerine koyanlara kızmamaya o kadar alıştık ki; nerdeyse bu beraberlik duyurusuna daha başlamadan alkışlar çalınacağını zannedenler var!...
İki tane, siyaseten kendini kurtaramamış siyaset mağlubu; bir araya gelerek, galip edalarıyla seçim kazanmak ve milleti kurtarmaya soyunmak hazırlığındalar!...
Ya Rabbi! Aklımıza mukayyet ol!...
Bu adamlara; "İki ölüden bir sağ çıkmaz." sözünü, birileri hala hatırlatmayacak mı? "Hamsi kavağa çıkar mı?" diye sorarak, şimdi vatan kurtarıcılığına soyunmuş birini, hemen Rize'de miting yaptırarak "Hadi hamsiyi kavağa çıkaralım." dedirtecek kadar tahrik etmeyi başarıp, hafızamda ayrı bir yer tutan Sayın Demirel; şimdi bu hamsiyi kavağa tırmandırmaya soyunacak kadar akıllı siyaset adamına, "Kardeşim, vatan sizden kurtulduğu gün kurtulmuştu!" demez mi?...
Yüce Divan'daki duruşmalarından zaman aşımı nedeniyle kurtulduğu söylenen bir vatan kurtarıcıya, artık ihtiyacımızın olmadığını birileri artık söylemeyecek mi?...
Yoksa bu milletin; "Hafızayı beşer nisyan ile maluldür." sözünü, artık sıfat olarak kabullenmekten vaz geçtiğinin, artık hiç bir şeyi unutturmanın mümkün olmadığının farkına varmaları içinde mi bir Tandoğan Mitingi düzenlemek gerek?!...
"Körler, topallar, sağırlar; birbirini ağırlar." mantığıyla bir araya gelinerek, Vallahi iki ölüden bir diri çıkarmanın imkanı yoktur.
Artık milletin kafasını karıştırmaya da kimsenin gücü yetmez. Lütfen kendi aklınızı karıştırmayın ve oturun oturduğunuz yerde.
Milletin; dağdakileri ovaya, siyasete çağıranlarla, AB'nin yolunu Diyarbakır'dan geçiren yerli işbirlikçilere tahammülünün olabileceğini, sanmıyoruz.
Sayın Demirel;
Sayın Cumhurbaşkanım, Sayın büyüğüm; sizin; "Millete kulak verin ama sakın kulağınızı vermeyin." sözünüzü, önce size hatırlatarak; sizi çok dinlediklerine emin olduğumuz bu iki siyasi mevtaya lütfen evlerinde oturmalarını salık verir misiniz?... Diye ricacıyız...
Gerisini, elbette kendileri bilirler...
TEVEKKELTÜ A'LALLAH...
Selam, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: