Pazar, Haziran 11, 2006

"FİTNENİZ KİMLİĞİNİZDİR"E CEVAP VE AÇIK MEKTUP

Sevgili Genel Başkanım;
Yiğit Ülküdaşım;
Genç Bozkurtum
Sayın Harun ÖZTÜRK;
"Ülkü Ocakları, Ülkücülerin siyasi kıbleleridir.
Ülkü Ocakları Genel Başkanı; yaşı kaç olursa olsun "Ben Ülkücüyüm." diyen herkesin Başkomutanıdır.
Ülkü Ocakları; Türk Milletine çağlar atlatacak yetenek ve kapasitede ehil Türkler yetiştirmek için Başbuğumuz'un Türk Milleti'ne emanet ettiği bir kültür mektebidir...
Ülkü Ocakları; hiç kimsenin ve hiç bir partinin gençlik koları değildir ama "Her Ülkücü otomatikman MHP'lidir." emri ve vasiyeti gereği elbette oyu olan her ülkü ocaklının oyu MHP'nindir..."
Bunlar ve benzeri sözlerimizi 38 yıldır söyledik, söylüyoruz, söyleyeceğiz...
Son günlerde canı yanan ülkücülerden daha ziyade, can yakanların feryadını anlamakta sıkıntı çektiğimi bir daha belirterek, internet sitelerine alışkın olmadığımız bir şekilde düşen açıklamanıza cevaba niyetlendim...
Ülkü Ocakları'nın çok bilinen ve çok izlenen bir sitesi olmasına rağmen, başka gruplara düşülen bu açıklamadan Ülkü Ocakları sitesi adına rahatsız olduğumu da belirterek başlayacağım...

Sevgili Genel Başkanımız;
"Ülkemizde ve dünyada hemen her ideolojik teşkilat, özünde bir problemi de
barındırır. Bu problem, “taraftarlık” ve “mensubiyet” kavramlarıyla alakalıdır." diye başlamışsınız açıklamanıza... Bu açıklama ve tarifin altına hiç düşünmeden ben de imza atarım...
Ve imzamı attıktan hemen sonra da Sevgili Genel Başkanım'a; "Siz Devlet Bahçeli taraftarı mısınız, yoksa Ülkücülük misyonunun mensubu musunuz?" diye sormak isterim...
"Başka bir ifadeyle Ülkücülük sadece bir süreç değil, aynı zamanda bir sonuçtur."
Tarifine de noktası virgülüne kadar katılırım.
Ama devamında ki;"İçinde bulunduğumuz çağda,ülkücülüğü sadece bir süreç olarak kabul edenler hâla teşkilat içinde revizyondan bahsetmekte, şekillenmesini umdukları yeni yapılarda kendisine koltuk ayarlamaktadır. " açıklamasına itirazım olacaktır.
Eğer teşkilatlarda revizyona gitmek söz konusu ise uygulanan ve canlara mal olan revizyonlarını herkesin bildiğini hatırlatmak isterim.
Yok bu revizyondan kasıt, Devlet Bahçeli'nin olağan kongrelerde kazanarak oturduğu Genel Başkanlık koltuğu ise bahse konu koltuk, ülkücü olan herkesin hakkıdır ve o koltuğun kazanılması gereken kongrelerde Ülkü Ocakları'nın taraftarlık yapmak hakları olmamalıdır...
Sevgili Genel Başkanım;
Defalarca yazdım ve söyledim. Hiç bir kongrede Devlet Bahçeli tarafında olmadım. Yarınki kongrede de Devlet Bahçeli'nin karşısında olacağım. Ama Devlet Bahçeli'ye muhalif oluşum, dün Ülkücülüğüme bir halel getirmediği gibi bu gün de getirmeyecektir...
Benim Ülkücülüğüme bir halel getirmeyen bu muhaliflik, hiç bir Ülkücünün tarifine de halel getirmeyecektir.
Kongrenin bitimiyle her Ülkücü, yine Teşkilatları'nın emrinde duruşunu sergilemeye devam edecektir.
Ama; sadece teşkilatlarımızın emrinde olacağımızı defaatle söyledik, söylüyoruz, söyleyeceğiz. Sadece söylemekle kalmayıp duruşumuz ve vereceğimiz mücadele ile de bunu göstereceğiz Allah'ın izniyle...
Sevgili Genel Başkanım;
Yiğit Ülküdaşım; Genç Bozkurt'um;
Sizlerin varlığınızla ne kadar müftehir olduğumu ve sizlerden ne kadar cesaret aldığımı, sizlerin varlığınızla ileriye dönük ne kadar ümitvar olduğumu hem defalarca yazmış, hem de birebir sohbetlerimizde defaatle arz etmiştim....
Bende var olan bu tarifinize neden kıymak gibi bir zulme tevessül ettiniz?...
Ben sizi ve şahsınızda bütün Ülkü Ocağı Genel Merkezi görevlilerini, Ülküdaşlarım olarak sevdim. Yoksa Devlet Bahçeli taraftarı olduğunuz için sizi sevip gönlüme yerleştirmedim...
Siz; tercihinizi Devlet Bahçeli fedailiğinden taraf kullanabilirsiniz ama bilesiniz ki -atanmış olmanıza, sizi atayan Makamda oturan kişi Devlet Bahçeli olmasına rağmen- siz taraftar olacak bir makamda değilsiniz...
Belki kongre salonlarının dizaynı ve düzeniyle ilgili, gönüllü olarak görevler alabilirsiniz. Böyle bir teamülümüz de vardır. Ama Ülkü Ocakları'nın Ülkücü Ağabeyleri arasında taraftarlık yaparak, birisi hariç diğerlerine hasım tavır sergilemeye asla hakkı yoktur, olmamalıdır!...
Sevgili Genel Başkanım;
" Harekete mensup olan her ülküdaşım, kendisini lider,doktrin ve teşkilat mefhumlarına vakfetmiştir." şeklindeki tarifinize de -haşa- itirazımız olamaz. Ama size "Lütfen bu tarife uygun davranıp davranmadığınızı, kendinize sorar mısınız?" diye hatırlatmak ta görevlerimizdendir.
Hiç bir Ülkücünün Lider'e itirazı olamaz. Çünkü Hareketin Lideri Sayın Devlet Bahçeli'nin de Erciyes'te buyurdukları gibi tektir ve adı Alparslan Türkeş'tir.
Hiç bir Ülkücünün Doktrine de itirazı -haşa- olamaz çünkü doktrinimiz, Liderimiz'den bize emanet kalan 9 Işık'tır.
Hiç bir Ülkücü'nün Teşkilat'a da itirazı -haşa- olamaz çünkü Liderimiz'den, Başbuğumuz'dan bizlere mirastır.
Lider, teşkilat, doktrin üçlüsünü, lütfen kendi kendinizle yapacağınız vicdani bir muhasebeyle gözden geçirir misiniz?
3 Mayıs Türkçüler Günü'nün adını, Milliyetçiler günü olarak değiştiren zihniyete; "Ne mozaiği ulaaan!" diye kükreyen ve yıllardır kulaklarda çınlayan sese rağmen, millet tarifini mozaikten daha yumuşak, daha dayanıksız "Çiçek Bahçesi"ne çeviren zihniyete; sokaklarımızı parselleyen bölücü hainlere rağmen "Ülkücüler sokaklara çekilemez." deyip bütün "Dolma Kalemler"den methiyeler kazanarak Ülküdaşlarımızı küstüren zihniyete taraftarlıkta ısrarla, ne kadar Ülkücü kaldığınızı lütfen sorgular mısınız?
"Bir ülkücü, Dava'ya kaç kişi kazandırmış ve MHP'ye kaç oy kazandırmışsa o kadar ülkücüdür." tarifimize ve doğru tarife rağmen, her gün beşer-beşer, onar-onar ülküdaşlarımızı Teşkilatlarımızdan dışlayan zihniyete taraftarlık, ne kadar vicdanidir?...
Sevgili Genel Başkanım;
Tekrarlıyorum; Siz, Ülkücülerin siyaseten Kıblesinde oturuyorsunuz. Kendine MHP Genel Başkanlığını yakıştıran her ülküdaşımızın yanında durmayı kendine göre vefa sayan Ülküdaşlarımızı, Devlet Bahçeli taraftarlığı yüzünden dışlama lüksünü yapamazsınız.Yapmayınız!...
"Kim Ne Kadar Ülkücü?" diye yazdığım feveranımda da belirtmiştim. Ülkücü, edeplidir adaplıdır.Genç Ülkücü'nün sermayesi edebi, adabı, saygısıdır. Ozan Arif saygısızlık yapmışsa ki yapmıştır ona cevap verecek bir akranı yok mudur?
Bir akranının vereceği cevapla, Ozan'ın da bir daha düşüneceğine emindim...
Sevgili Genel Başkanım;
"Ülkü Ocakları, Türk Milliyetçiliği doktrininin hizmetindedir. Bizlerin hiçbir şahsi hesabı yoktur. Kilitlendiğimiz tek hedef; TürkMilliyetçilerinin iktidarıdır. Şahsi hesaplarının peşinde olanları ne teşkilatlarımızda görmek istiyoruz, ne de Ülkücü Hareket ile alakalı beyanat sarf edilen kürsülerde. Ülkücü Hareket, mevcut kadroları ve birikimiyle üstüne aldığı sorumluluğu yerine getirecek niteliktedir. Artık bu hareketin önünde köstek olmayın, birilerinin ekmeğine yağ sürmekten vazgeçin. Sizlerle artık hiçbir müşterekimiz kalmamıştır. Bu noktadan sonra herkes lafını bilip de konuşsun." sözlerinizle, hayatımda ilk defa Hareket adına endişelendim.
Teşkilatlarımız ve şu an bulunduğunuz göreviniz, sizden öncekilere mülk olmadığı gibi size de mülk değildir.
Hayırlısıyla günü geldiğinde ve nöbetinizi devrettiğinizde sizin de gidebileceğiniz tek adres, Ülküdaşlarınızın yürekleridir.
Makamınızla asla bağdaşmayan bu taraftarlık görünümünüzü lütfen terk ediniz.
Ve asla ve sakın ha, hayatlarını ülkücü olarak dizayn etmiş ve ülkücü olarak yaşamayı kendilerine yaşam tarzı edinmiş Ülkü Devleri'ne ülkücülük öğretmeye soyunmayınız!...
Sizi; ısrarla sevdiğimizi bilmenizi istirham ederek, bu tavrınızla Ülkücü Yürekleri inciteceğinizin de bilinmesi ricalarımla, sahibini bilmediğim bir Ülkücü yüreğin duygularıyla sizleri başbaşa bırakarak Allah(c.c.)'a emanet eylerim.


"Bir Savaşçı Vedası

Bilin ki, kaybetsem de, hep devlerle savaştım

Ölmeden son bir defa saldırıp gideceğim
Benim silahım yoktu, ellerimle dövüştüm
Bu yalnız savaşlarda çıldırıp gideceğim

Bu dünya baştan yalan, bir alem var, gerçektir

Ben kime eğileyim, Tanrı bir, Tanrı tektir
Bilirim ki, amenna, kefenin cebi yoktur
Ceplerimi kanımla doldurup gideceğim

Bir sen kal bu meydanda, bu nasıl bir savaştır

Bir sen gerçeği unut, ya bu nasıl bir düştür
Gelen bir akıl versin , bu ne garip bir iştir
Elalemi kendime güldürüp gideceğim

Kalbimde bir bayrak var, asırlarca yası var

Kırk parçaya bölünmüş bir milletin düşü var
Gökyüzünün mavisi, bir bozkurtun başı var
Ben o bayrağı göğe kaldırıp gideceğim

Ben kar olup yağayım, bu dağ sevmesin beni

İmanlı bir Türk'üm ya, sol-sağ sevmesin beni
Ben bu çağı sevmedim, bu çağ sevmesin beni
Hayallerimi en son söndürüp gideceğim..."

TEVEKKELTÜ A'LALLAH
Selam, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN
http://maslan.blogspot.com
tokkali@gmail.com
tokkali_53@yahoo.com

Hiç yorum yok: