Pazar, Haziran 25, 2006

LİDER(!) BOLLUĞU !...

Bir Lider'ler sultasıyla karşıkarşıyayız!...
Bir Liderler, işgalinde gibiyiz!...
Veya ortalarda Liderlik adında bir salgın hastalık var!...
Altmışa yakın partimiz var ve hepsinin Genel başkanının adı:Lider!...
En az bir o kadar da sivil toplum örgütü var ve tamamına yakını da Vatanı Kurtarmak için emekli paşalar ve bürokratlar tarafından kurulmuş ve yine tamamı, duyumlarımıza göre partileşme sürecindeler.
Yani her kuruluşun da bir Lider'i var!...
Lider bu kadar çok olunca da millet olarak lidersiz kaldık tabi!...
Daha dün başarısız olduklarını kendi ağızlarıyla itiraf ederek siyaseti bırakanlar da yeniden ve Lider adlarıyla piyasaya arz-ı endam edince; nerdeyse her 500.000 kişiye bir Lider düşüyor!...
Lider'in sözlük anlamının genel başkan olduğunu biliyoruz, doğrudur...
Ama bir de teamülleşmiş bir Lider tarifi vardır ki; milletin aradığı Liderde bu teamülleşmiş özellikler aranır...
Lider; güvenendir, güvenilendir.
Lider; verdiği sözü tutan, tutamayacağı sözü vermeyendir.
Lider; yürüyendir ve arkasına bakmadan yürüdüğü için peşinden milyonları yürüttüğünü göremeyen ama bilendir.
Lider; çarelerin tükendiği yerde kendini ortaya atarak çare olandır.
Lider cesurdur.Lider ataktır. Liderin en mükemmel müdafaası taarruzdur!...
Yani 7-8 kişi bir araya gelip, yasaların verdiği izinle ve yasaların izin verdiği tarifte bir parti kurmak ve ona genel başkan olmakla, lider olunmuyor!...
Ömürlere, ikballere, canlara, kanlara mal olmuş; lideriyle fikriyatı nerdeyse özdeşleşmiş bir partinin başına, olağanüstüden de olağanüstü bir zamanda genel başkan seçilmekle de lider olunmuyor!...
Lider, tavırlıdır. Lider, taraflıdır. Tarafsızdan, tavırsızdan lider olmuyor!...
Eyyamcıların, günü kotarmak için yaşayan günübirlikçilerin ne peşinden gidiliyor, ne de böylellerine lider deniyor!...
Lider; kaybederken bile kazançlı çıkandır.
Bırakılan mükemmel bir miras ve o mirasla esmiş rüzgardan istifade bile edemeyerek kazanmışken kaybedene de, lider denmiyor!...
Üç-beş yandaşın, yapılan her verimli konferans ve toplantıya illegal olarak girmesiyle ve bağırmasıyla da lider olunmuyor!...
Elbette herkes evinin hükümranıdır diyeceğim ama kılıbıklar aklıma gelince ondan da vaz geçerek ekseriyetle demek isterim...
Elbette; insan evinin bahçesindeyken gurbetten korkmaz!...
Elbette her çocuk, babası evdeyken bahçenin önünden geçen yabancı birine kabadayılık yapabilir...
Elbette herkes; tesadüfen, olağanüstü hallerin yardımıyla oturdukları koltuklarında ve genel başkan makamlarında liderlik edebilir!...
Hatta Ankara'da da genel başkanken "Ben liderim." demek kolaydır...
Bölücü eşkiya başının yandaşları, Ankara'da göbeğimize basa basa; gözlerimizin içine baka baka bölücülük propogandaları yaparlarken, Diyarbakır'a gitmeyerek,gidemeyerek orada Devlet-Millet tarifli bir miting yapamayanlardan Lider mi olur?...
Daha doğrusu; Allah aşkına bu kadar lider mi olur?...
Lider; kendine muhalefet edenlere bile şahsiyet ve meşruiyet kazandıran değil midir?...
Lider; ölümüyle taraftarlarından daha çok muhataplarını, muarızlarını şaşkınlığa uğratan değil midir?...
Böylesi liderlerin mirası üzerine oturarak sonradan O'nu inkar edenden Lider mi olur?...
Allah aşkına kavramlarımıza sahip çıkalım...
Kavramlarımızın içinin boşaltılmasına izin vermeyelim...
Yakın tarihimizde Muhteşem Türk Atatürk, Menderes, Alparslan Türkeş,Bülent Ecevit ve Necmettin Erbakan'dan başka lider mi var?...
Ve bu liderleri, -sevip sevmemek bir yana- hep ekibinden sandıkları, kendilerinin özel olarak güvendikleri terk etmemiş midir?...
Liderini terk edenden Lider mi olur Allah aşkına?...
Olağanüstü hallerde, kaptan rahatsızsa veya araç kullanamayacak kadar yorgunsa ve aracın yürütülmesi gerekiyorsa yardımcı kaptanların, muavinlerin direksiyona geçmeleri mümkündür.
Her direksiyona geçen muavin şöför müdür?...
Her genel başkan, lider midir?

"Dudaklarımızda kan ve ateşe gülen bir gülüşle
Yürüdük ölümü kıskandıran bir yürüyüşle
Düştük te bağrına toprağın adımız vatan oldu

Geçtik yardan ve serden ülkü denilen düşle
Ve dirildik ölümü öldüren bir ölüşle..." Mehmet Emin ALPER

şeklinde kükreyemeyen veya bu kükreyişlerin sahiplerini kendine ram edemeyen aksine kızdıran, aksine teşkilatlarından uzaklaştırarak soğutan, Lider midir?...
"İnandığınız gibi yaşamazsanız, yaşadığınız gibi inanırsınız." diye buyuran Hz.Ömer(r.a.)'i doğrularcasına, tepki verilecek yerlerde susmak ve genel merkez binasının dışına çıkmamak gibi bir hareketlilik göstererek, lider mi olunur?...
Kaç taraftarınızla, adreslerinde görüştüyseniz o kadar Lider olunmuyor mu?...
Kimseye sormadan, ülkenin en ücra köşesinde bile meselesine sahip çıkan yandaşının, yoldaşının, ülküdaşının adını bilmeden lider mi olunur?...
Lider, terk eder mi? Lider, terk edilir mi?...
Daha çoook sorarım. Ama sordukça da aklım karışır ve akılları karıştırırım diye korkumdan susacağım!...
Allah(c.c.); cümle fikri hareketleri, bu lidercilik oynayan başarısız genel başkanlardan kurtarsın!...
Bunlardan kurtulmadan, memleketin kurtulması vallahi mümkün değil!...
TEVEKKELTÜ A'LALLAH
Selam, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN
http://maslan.blogspot.com
tokkali@gmail.com
tokkali_53@yahoo.com
tokkali@mynet.com

Hiç yorum yok: