Çarşamba, Kasım 30, 2005

ÇOK SUSTUK !...

Biz, çok sustuk !...
Bizim suskunluğumuz, yanlış anlaşıldı!...
Veya -birileri- bizim suskunluğumuzu, işlerine geldiği gibi yorumlar oldu!...
Onlar ısrarla taşkınlık yaptıkça, bizler de ısrarla susunca; "Sükut ikrardandır." şeklinde yorumlama gafletine düşenler oldu!...
Bayrağımızı yaktılar, sustuk !...
Atatürk büstlerini kırdılar, sustuk !...
Kogre yapıyoruz diye, Başkentimizde salonları doldurdular Bayrağımızı -göstere göstere- atıp çiğnediler, yerine paçavralar salladılar, sustuk !...
Kongre sonrası sokaklara dağılıp çevreyi als-üst ettiler, sustuk !..
İstiklal Marşımızı okumadılar; uyduruk enternasyonal parçalar okudular, zılgıtlar çektiler, sustuk !...
AB'nin yolunu; siyasi destekçilerinin de desteğiyle Diyarbakır'dan geçirmeye soyundular, sustuk !...
Yol kestiler, sustuk !...
Baş kestiler, sustuk !...
Baş kaldırdılar, sustuk !...
İstanbul'un, Mersin'in altını üstüne getirdiler, sustuk !...
Güneydoğu'dan hareket ederek İmralı Tatil Köyü'ne hürriyet götürmeğe kalktılar, sustuk !...
Baş kaldırarak, "İstemezük!.." diyerek Hakkari Valimizi yerinden aldırdılar, sustuk !...
PKK'ya destek amaçlı olduğu kesinleşen kap-kaç çeteleri oluşturdular, sustuk !...
Türkiye'yi dünya kaçakçılık cennetine dönüştürdüler, sustuk !...
Bütün bu yukarda saydıklarımı hem yaptı hem de göz altından bizi izlediler!...
Bizim ne yapacağımızı, bizim nasıl bir tepki vereceğimizi merakla beklediler !...
Baktılar ki; biz hep susuyoruz, artık gizli saklı davranmamak gereğine inandılar!...
Şimdi de alt-üst kimlik gibi uyduruk, yapay bir gündemle -günlerdir- beynimizi kemiriyorlar !...
Yukarda saydığım davranışlarla; ne istiyorlarsa aldılar !...
Her istediklerini zorla alınca da, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni kimliksizleştirmeyi istemeye başladılar !...
Yeter artık be !...
Yeter edepsizlik ettiniz be !...
Sustuysak, suskun kaldıysak, yaptıklarınızı bıyık altı gülerek izlediysek; yaptıklarınızı, art niyetli komşunun şımarttığı çocuğumuzun yaptığı şımarıklıklar saydığımız içindir !...
Sizden korkan, sizin gibi olur !...
Başbakan; "Haklarını, istediklerini vermezsek isyan ederler." anlamına gelen çok talihsiz ve bana çok korkakça gelen beyanlarda bulundu !...
Yedi düvel bir olup benim üzerime geldiğinde korkmadım ki şimdi üç-beş baldırı çıplağın zılgıtından korkayım !...
Haçlı olup yüzlerce yıl üzerime geldiklerinde geri adım atmadım ki; şimdi bu Avrupalı Birliği dayatmalarıyla başkaldırmaya niyetlenen tebaalarımdan korkayım !...
Israrla, ısrarla söyleyeceğim;
Devlet olmanın kuralları vardır. Atalarımız, bu kuralları uygulayarak Devlet oldular...
Devlet Kalmanın da kuralları vardır!...
Devlet kalmak istiyorsak -ki Türk Milleti asla devletsiz olmaz- bu kuralları uygulamak ta yaşayanlar olarak bize düşer !...
Nedir bu kurallar?...
1- Kimsenin uymakta endişe edemeyeceği, adil yasalarımız olacak... Kırk bin insanımızın katiline özel beslenme kürleri uygulayıp, töre cinayeti veya kazara suç işlemiş bir kader kurbanını şiddetle cezalandırırsak, bu yasalara uyulmaz!...
Bölücü terör örgütünün Hakkari deki irtibat adresi olan, kanlı Şemdinli baskınına fiilen karıştığı için yıllarca cezalandırılmış olan, hatta PKK'nın kurucu 20 kişisinin arasında olan birini takip eden Güvenlik Güçlerimizi; PKK'nın senaryosu olduğu her yerinden belli olan bir oyuna kurban verirsek; Kahramanlarımızı, -AB ve iç bağlantıları istiyor diye- hainlerle bir tutmak, onlarla bir görmek gafletine düşersek, yeni kahramanlarımız olmaz !...
2- Paramızın değerini kazandırıp, yeniden piyasada kendi paramızın gücünü sağlayamazsak, vergi toplayamayız. Dolarla, euroyla yapılan alış verişleri, kayıt altına alamayız. Böyle olunca ekonomimiz olmaz...
3- Kırsalda da şehirlerde de vatandaşımızı; terörist ve çapulcularla başbaşa bırakırsak, can ve mal güvenliklerini sağlayamazsak Mili Ordu oluşturmakta ve güvenlik gücü oluşturmakta sıkıntı yaşarız !...
Yani Devlet kalmayı, tehlikeye atarız !...
Kutadgu Bilig'den sunduğum bir paragrafı, bir daha hatırlatayım; "Ülkeyi elde tutabilmek için orduya ihtiyaç vardır.Orduyu besleyip donatmak için de çok mal ve servet gerekir. Orduyu besleyip donatacak akçayı bulabilmek için de halkın zengin olması gerekir.
Halkın zengin olması için de yöneticiler doğru yasalar koymalıdır. Bunlardan biri ihmal edilecek olursa dördü de işe yaramaz.
Dördü de işe yaramaz olunca devlet yönetimi çözülür, ülke yönetimi bozulur."
Günümüzde devlet yönetimi çözülmek üzeredir, ülke yönetimi bozulmak üzeredir!...
Ve hala susmaktayız !...
Biz susmaya devam ettiğimiz sürece; alt kimlikler de olacaktır, alt kimlikleri kaşıyanlar da !...
Korkarım sıra bize geldiğinde aklımız başımıza gelecektir ama -yine korkarım- geç kalmış olacağız !...
Tarihi, hep biz yaptık başkaları yazdılar. Mütevekkil olalım ama böyle de tevekküle baş eyemeyiz ki !...
TEVEKKELTÜ A'LALLAH...
Selam, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN
http://maslan.blogspot.com
tokkali@mynet.com
tokkali_53@yahoo.com
tokkali_53@hotmail.com
tokkali@gmail.com

Hiç yorum yok: