Cuma, Mart 05, 2010

PAŞALAR VE GENERALLER...

Deryâlaşan suyun, deryâlaşma serüvenini ifâde etmeğe çalışırken aklayıcı, pâklayıcı, yeşertici, düzen kurucu veya öfkeyle "kükremiş sel gibi" bendini çiğneyip aşan, önce bendini sonra önüne gelen her yapılmışı, ekilmişi yıkan, söken su ile eşref-i mahlûkat insan arasında bir benzerlik bulmaya uğraşmıştık!...
Bu sancımız yeni değildi! Bâzen kendinden önce rüzgârını fark edip selden kaçarak, bâzen kuru toprağı güneşle birlikte nefeslendiren, toprak kokusu ile çevreyi bahtiyâr eden rahmeti severek; bâzen şemsiye ile birikemediği yüksek kaldırımlarda sekerek yürüyüp seyrederek ve onlarca yıldır dağlarda, ovalarda, köylerde, ilçelerde ve beton yığınlarıyla yağmura kafa tuttuğunu zannederek, çamuru engellediği zannedilerek sokaklara taşmasına sebep olan asfaltlarda, yağmura kızanlara kızarak sessiz sedâsız suyla anlaşmaya çalıştık!
Bir katre olarak ana rahminde deryâya düşen, dokuz ay uzun karanlık bir yolculuktan sonra, durağı eve/ocağa bereket tarifiyle doğan, nazlı yağmur damlası gibi yıllarca yerlerde sürünen, dizinin yere sürtünmesiyle ebeveyninin yüreğini muhabbetle sızlatan, badi-badi ayaklandığında mecrâından saptırılan su gibi yalpalayıp esrikçe yürüyen; sokakla tanıştıktan sonra bendinden taşan su gibi engelleri atlayarak coşan, emsalleriyle, çelik-çomak oynayacağım diye komşu camı kıran, komşuya verdiği çocukça zararla babasına yüklediği külfetin altında gölleşerek susan...
Ana-baba kontrolünden çıktıkça benzerleriyle buluşan; ehîl birine, ehîl bir yönlendiriciye denk gelmezse ailesine, sülâlesine, komşusuna, hemşehrisine, milletine benzemeyen birilerini taklîde yönlendirilen, bunu söyleyene delice kızan; ateş elini yakınca, taş başını kırınca, gözünün önünde su birini boğunca gerçeği öğrenen ve pişmân olan insan adayı genç insanları düşündük. Üzülsek mi, sevinsek mi bilemedik!
"İnsansan, insan san!" diyen kardeşim Ali Haydar Aslan'ın da kulaklarını çınlatarak herkesi kendi gibi zanneden ve bu yüzden Millet Evlatlığı cendereye sokulan, milliyetçi görev karakteri sorgulanan, madalyalı görevleri suçlaştırılarak üstlerine yıkılmağa çalışılanları görerek veya öyle algılayarak selleşip önüne geleni yıkarak felâketleşen insâna benzer zâlimleri, deryâca insanlığımızla sorgulamamız gerekmez mi diye öfkeyle dalgalanmağa başladık!...
Tûfan habercisi fırtına öncesinin sessizliğini, milletten başka duyan yok mu yoksa?
Generaller Karargâh'ta olağanüstü toplanıyor, yakın diye tarif edilen generaller, serbest bıraktırılıyor ama milletin "Paşa"larının tutukluluğuna bigâne kalınıyor! Emir verenler, özel trilyonluk zırhlı makam araçlarıyla emekli ediliyor! Bir bakana; "Makatına süngü bağlatır dolaştırırım!" dediğini demokrat "dolma kalemler"den öğrendiğimiz, "postmodern darbe"nin başı ve yöneticileri generallerin esâmisi okunmuyor ama yıllardır tutuklu ve; "Dördüncü tayin yerimde cumhuriyeti koruma-kollama görevimdeyim! "diyen Veli Paşa, unutturulmaya çalışılıyor!
Bizimde milletçe 'kükremiş sel' öfkemizle, NATO'ya dolayısıyla ABD'ye yakın generallerle, millete-devlete-Atatürk'e yakın olan "Paşalarımız" arasında tefrîkimiz başlıyor!
Madalyalı ve kahraman diye televizyonlardan tanıtılmış Vatan Evlâtlarına revâ görülen bu çifte standarttan, milletin çok rahatsız olduğunu, biri dillendirmeliydi!
Bu madalyalı görev adamları, milletin yâni bizim kahramanımız olmak için ölüme gözü kapalı atılmamışlar mıydı? Analarımızı ağlatanların analarını ağlatmakla görevli değil miydiler?
Yetsin artık! Adâletse tecellî etsin ve bu çin işkencesi bitsin artık! Suçlu iseler cezâlandırılsın, hatta asılsınlar! Değillerse, kahraman iseler -ki millet nazârında öyle- onlara revâ görülen bu demokrasi maskeli zûlmü, bu demokrat maskeli Cumhûriyet ve Atatürk'ten intikama soyunmuşları millet, millî hafızasına not etti!...
Günü geldiğinde, cumhûr üslûbunca nasıl sorgulayacağını da ilk sandıkta; zalimler de, demokratlarda, maskeli demokratlarla paslaşan generallerde ve sîne-i milletin sevgi tahtlarındaki Paşalarımız'da görecekler inşallah...
"Doğacaktır sana va'dettiği günler Hak'kın/ Kim bilir belki yârın, belki yârından da yakın."
Selâm, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: