Cumartesi, Mart 06, 2010

TÜRK'SÜZ TÜRK İLİNDE İSTİKRÂR!...

On milyon seçmenin sandığa gitmediği seçimlerden alınan %47'lik oyla; "Güç bende artııık!" naraları atan AKP sâyesinde, müthiş bir istikrârımız var şükr'olsun!
27 Aralık 2002 günlü, Meydan'ımdan Recep Tayyip Erdoğan'a; "Her şeye ve herkese rağmen sizin doğrularınızı alkışlamak istiyorum! Sizi sevenler, sevmeyenlerinizin inâdına sizi, Türkiye'de ilk defa Başbakan'ın Genel Başkanı ettiler! Teamülleşen yanlışlar yüzünden Meclis dışındasınız. Bu yanlışın azâbını sizin kadar bilen biri olabileceğini sanmıyorum. Bu 448 Millet vekilini, genel başkanların esâretinden -isterseniz- kurtarabilirsiniz! Millet vekillerine, gerçek görev ve ûnvanlarını tevdî ederseniz, yaşarken tarih olursunuz. Ve ben; demokrasi diye dayatılan bu zorba zihniyetten kurtaran olarak ömür boyu sizi alkışlarım! Aksi halde; sizin de diğer zorbalardan bir farkınızın olmadığına kanaat getiririm ve demokrasi hevesim kursağımda kalır." diye seslenmişim!
Sekiz sene geçmiş! "Gelen, gideni aratır!" bu değilse ne Allah aşkına?
Bundan önceki Genel Başkan sıfatlı demokrat zorbalar, popülizm yaparlardı, partizanlık yaparlardı ama taraftarlarına dünyâlık sağlarken muhalefetten olanlara zûlmetmezlerdi! Devlet İhâlelerine girip iş alan sayısız muhalif müteahhit biliriz!
Meclis'te; 4-5 parti dolayısıyla da 4-5 genel başkan sıfatlı 'demokrat zorba' varken muhalefet parti millet vekillerinin, iktidar partisi vekilleriyle selam-sabahları vardı! Birbirlerinden rica hakları ve hemşehrilerinin işlerine müdahele şansları vardı!
"Taş bitti, inşaat paydos!" slogan esprisiyle seçimlerden hemen sonra herkes işinin başına döner, bütün partililer düne sünger çekerek komşuluk ilişkilerine, hayata devâm ederlerdi!
Kimse kimseden endişelenmez, kimse kimsenin yanında konuşmaktan korkmazdı! Muhbirlik, şerefsizlik, dedikodu-gıybet ölmüş kardeşin etini yemek kadar murdarlıktı! Yedi yerde sual edileceğine inanılan komşu hakkını gözetmeyen, toplumdan tecrît edilirdi.
Bütün delikanlılar, mahallelerinin namus bekçisiydiler. Ayık hiç kimse, sarhoşa vurmazdı! Sarhoşa vuran delikanlı, delikanlıdan sayılmazdı. Silahsıza silah çekilmez hele arkadan kalleşçe, puştça, alçakça asla ateş edilmezdi!
Kan davalısının malına zarar vererek intikam ucuzluğuna düşene asla itibar edilmez, ömür boyu yalnızlığa mahkûm edilirdi!
Ya ben çok yaşlandım, anlattıklarım tarih öncesi efsâneleri, ya da îmanlı siyâsilerimizin iş başına gelmeleriyle, "İnâdına Tayyip!" sloganıyla, inâdına seçilen yeni Demokrat Zorbamız'ın; gelenek-görenekleri bile değiştiren gücüne güç yetmiyor!
Sokaklarımız cehennem gibi alev alev! Daha fazla demokratik hak talebinde bulunan PeKaKa'lılar, kimseyi bulamazlarsa arabaları yakıyorlar ve istikrâr var!
Türkiye-Ermenistan maçında, Okyanus ötesinden ve AB'den alınan tâlimatla protokol imzalanırken Diyarbakır'da Bursa Sporlu futbolcu ve taraftarları, Taliban'ın recm uygulaması gibi taşla linç edilmek isteniyor, polis çâresiz! İstikrâr var!
Millet aç! İstikrâr var!
Paslaşılan "General"ler serbest, "Paşa"lar tutuklu! Cemaat mensûbu oldukları söylenen savcı ve yargıçlar; Atatürk ve Cumhûriyete sâdık, mer'i yasalara uyan savcı ve yargıçları sorguluyor, tutukluyorlar, hukuk hukuku yok ediyor! İstikrâr var!
Hiç kimsenin sosyal güvencesi kalmadı, devlet memurları, emekliler, sendikalı-sendikasız işçiler aç ve sokaklarda, istikrâr var!
Anadolu'nun göbeğinde, hatta batının batısındaki Muğla'da, PeKaKa'lılar parti binaları taşlayıp yakıp yıkıyorlar, bir anda bir araya gelerek, milleti darp ediyorlar; polis, saldırıya uğrayan Türkleri, can güvenliklerini sağlamak için saatlerce göz altına alıyor! İstikrâr var!
Velhasıl-ı kelâm; nasıl bir istikrârsa AKP'den ve "daha fazla demokratik hak" talebindeki bölücülerden başka herkes, istikrâr arayışında! Türk'süz, Türk Milliyetçisi'siz, Türk'üm demenin yasaklandığı bir Türk İlinde istikrâr, böyle mi oluyor yoksa?
"TÜRK'ÜM. BU AD, HER ÛNVANDAN ÜSTÜNDÜR."
Selâm, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: